Batı'nın Türk ve Müslüman düşmanlığının propagandası dizi ve filmler!
Avrupa’nın bazı sözde sanatçı kesimleri, her ne kadar hümanist bir yaklaşımla isimlerini ve yaptıkları işlerini dünyaya duyurmaya çalışsa da bilinçaltlarına yerleştirdikleri Türk düşmanlığını her buldukları fırsatta su yüzüne çıkarmaya devam ediyor. Asırlardan beri süren bu Türk ve Türkiye karşıtlığı, medya vasıtasıyla propaganda aracına dönüştürülerek dizi ve filmlerde konu ediliyor. Bu sözde sanatçı kesimlerinin son marifeti ise ‘Collateral’ isimli dizide geçirilen Kırıkkale diyaloğu oldu…
Çağın en güçlü silahı olan sinema, daha geniş pencereden bakarsak medya, tarihin olanını ve olmayanını en kolay ve hızlı biçimde propagandaya dönüştürebilecek güce sahip. Bunu bu anlamda bir numaralı olarak kullanabilen ise Batı dünyası… Tarihi sömürge, soykırım ve katliamlarla dolu Batı'nın başka ülkeleri bu denli aşağılaması hem komik hem de ucuz…
Batı'nın asırlardır süren dizi ve filmlerde alet ettiği Türk ve Müslüman düşmanlığının dünü ve bugününü derledik.
SON SKANDAL COLLATERAL DİZİSİYLE GELDİ
İlk olarak İngiliz kanalı BBC Two'da ve daha sonra da Netflix'te yayınlanan 'Collateral' adlı dizide geçen Kırıkkale diyaloğu sosyal medyada tepki çekti. Dizideki diyaloğun videosunun sosyal medyada paylaşılmasının ardından o sahne adeta günün konusu haline geldi.
İşte dizideki İngiliz İstihbaratı'ndan Sam Spence isimli karakter ile MI5'in insan kaçakçıları arasına ajan olarak yerleştirdiği Berna Yalaz isimli karakter arasında geçen ve tepki çeken o diyalog;
Berna: Çocukluk arkadaşlarımın hayvan olduğunun farkındayım. Beraber büyüdük ve bana güveniyorlar. Çocukken birlikte Kırıkkale'deydik.
Sam: Hiç gitmedim.
Berna: Dünyanın en berbat yeri. İngiltere'ye beraber geldik. Her sabah uyandığımızda Türkiye'de olmadığımız için şükrediyoruz.
Türk ve Türkiye düşmanlığının dünü ve bugünü…
MİDNİGHT EXPRESS - GECEYARISI EKSPRESİ /1978
Bu film aslında, 1970'te haşhaş kaçakçılığı yüzünden tutuklanan ve hapis yatan Billy Hayes'in aynı adlı kitabının sinemaya uyarlanması... William Billy Hayes kitabında, Türk gardiyanlar tarafından işkence gördüğünden ya da cinsel istismara uğradığından hiçbir zaman söz etmediği halde dramatize etmek için senaristler tarafından filme bu skandal eklemeler yapılmıştı. Türkiye, yaşanmaz, pislik ve merhamet duygusu olmayan insanlarla dolu berbat bir yer olarak gösterilmişti. Türkiye ve Türk halkına karşı tüm dünyayı provoke eden tavrı ise yıllarca konuşulmuş ve tepki çekmişti. Hatta filmin çoğu İstanbul'da geçmesine rağmen İstanbul Valiliği tarafından filme ev sahipliği yapılması reddedilmişti.
HE WHO MUST DİE - 1957
Film, 1920'li yıllardaki güya Türk işgali altında olan Yunan köylülerinin dramını anlatır. Filmde Türk askerleri barbar, merhametsiz; Yunan köylüler ise mazlum olarak gösterilir. Oysa gerçekte ise durum tam tersidir.
DRACULA
300 Spartalı filminde Persler nasıl gösterildiyse bu filmde de Fatih Sultan Mehmet ve Türkler zalim ve barbar olarak gösteriliyor. Filmde şımarık ve açgözlü tavırlarıyla dikkat çeken Fatih Sultan Mehmet, kadın ve çocukların ağırlıkta olduğu masum bir halka saldırı düzenleyebilecek kadar acımasız bir hükümdar olarak çizilmişti.
LOLİTA - 1962
Stanley Kubrick'in yönetmeni olduğu bu filmde ise Bayan Haze, evlilik üzerine olan düşüncelerini şu şekilde dile getiriyor: "Annenin babası bir Türk bile olsa umurumda değil, ama tanrıya inanmadığını öğrenirsem intihar ederim!"
LOST
Dördüncü sezon dokuzuncu bölümünde kendini çölde bulan Benjamin Linus, atla dolaşan silahlı iki teröriste "Türkçe biliyor musunuz?" diye sorması, Türkiye karşıtlığının bir boyutu olarak yayınlandığı zaman diliminde çok büyük tartışmalara yol açmıştı.
WAR DOGS - SAVAŞ KÖPEKLERİ /2016
Bu filmdeki Türkiye düşmanlığı azımsanmayacak türden… film komedi olarak çekiliyor ve ülkemizde vizyona girmesi yasaklanıyor. Çünkü çeşitli görüntülerin yer aldığı sahnede Irak'ın devrik lideri Saddam'ın devrilen görüntüsünün hemen ardından boşalan yer adeta Türkiye'yi hedef tahtasına koyacak şekilde doldurulmuş.
Filmde görüntü üzerine olayları anlatan anlatıcı, savaşların temelde ekonomik nedenlerle bağlantılı olduğunu ifade ettiğinde "And that's what war is really about" (Ve aslında işte savaş budur) diyor ve ekrana tam o anda Altay tankları, Otokar ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eli silahlı görüntüleri birkaç saniye boyunca gösteriliyor.
Milli tanklarımızın gösterilmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elinde silahlı görüntüsünün birkaç saniye ile tüm o sahnelerin arasında sıkıştırılması, izleyenlerin direkt bilinçaltına seslenen bir olay.
AMADEUS – 1984
Bu filmde ise Osmanlı hareminden sanki bir genelevmiş gibi bahsediliyor.
LA PASİON TURCA - TÜRK TUTKUSU / 1994
Filmdeki Türk karakteri barbar, vahşi, sürekli pastırma yiyen, onu çok seven kadını sürekli aldatan, kaba saba bir tip olarak lanse ediliyor.
THE QUEST - ÖZGÜRLÜK SAVAŞÇISI / 1996
Başrolünde Van Damme'ın oynadığı bu filmde, Van Damme'ın dövüştüğü dövüşçü Türk olarak gösterilmiş. Filmde ayrıca Van Damme, Türk korsanlarınca esir alınmıştı.
MY BİG FAT GREEK WEDDİNG - KALBİNİN SESİNİ DİNLE / 2002
Bu filmde her fırsatta Türklere küfreden bir kadın var. Her ekrana geldiğinde bir şeyler söylüyor ve bu da çok normal ve komikmiş gibi servis ediliyor.
ARABİSTANLI LAWRENCE
Bu film, Türk askerlerini acımasız ve barbar göstermesi sebebiyle uzun yıllardır Türkiye'de tepki çeken yapımların başında geliyor. Bu yetmiyormuş gibi o yıllarda kervanları ve köyleri basıp yağmalayan Bedevileri zulüm gören taraf olarak göstermeye çalışması tepkileri daha da hararetlendirmişti.
OUT OF REACH - 2004
Steven Seagal'in başrol oynadığı filmde, Polonya'da bir Türk şebekesinin yetimhanedeki kız çocukları kaçırıp açık artırmayla sattığı anlatılıyor. Steven Seagal ise bir zamanlar aslen Türk olduğunu açıklamıştı.
THE STONE MERCHANT - 2006
Filmin yönetmeni, tam bir Osmanlı, Müslüman, Türk düşmanı olan Renzo Martinelli'dir. Filmde Ürgüp (Kapadokya), sanki el-Kaide'nin önemli merkezlerinden biri, bu coğrafyada çok tehlikeli ve acımasız bir sürü terörist var ve bunların önemli bir kısmı da Türk'müş gibi lanse ediliyor. Zihinlere verilmek istenen mesaj ise şu; İslam terörizmdir. Hıristiyanlık için kutsal olan bu mekânlar da şu an bu İslamcı teröristlerin elindedir. Ayrıca filmin başlangıç ve bitiş müzikleri Türkçe. Yani tam bir bilinçaltı bombardımanı. Bu arada filmin yönetmeni Martinelli'ye göre Amerika'daki terör olayları 11 Eylül 2001'de değil, 11 Eylül 1683 Viyana Kuşatması zamanında başlamıştır…
TİRANTE EL BLANCO – 2006
Bu filmde ise Türkler vahşi, kaba, iğrenç ve ırz düşmanı gibi sıfatlarla nitelendirilmiş. Bir bölümünün de İstanbul'da çekildiği filmde, Türkler için en çok kullanılan tanımlama, "Şeytan Türkler" olmuştur.
TAKEN 3 – 2014
2014 yapımı bu filmde ise Murat 131'li sahneleri ile ülkemiz sanki 1980'lerde kalmış izlenimi veriliyor. Ayrıca İstanbul'un göbeğinde her gün bombalar patlıyor ne polis geliyor ne soran oluyor. İstanbul tehlikelerle dolu bir şehirmiş, halk da polis de bu duruma alışmış gibi gösteriliyor.
Görselde gördüğünüz üzere o yıllarda popüler olan Murat 131'ler polis arabası olarak kullanılmakta. İşin ilginç yanı ise film boyunca neredeyse her sahnede kara çarşaflı kadınlar görülmekte ve bunun yanında başı açık kadın hiç yok. İstanbul göbeğinde bombalar patlıyor ne polis geliyor ne halk korkuyor. Sanki her gün bu tarz şeyler yaşanıyormuş da polis ve halk bu duruma alışmış gibi gösterilmiş. Ülkemizi tam anlamıyla bir Orta Doğu ülkesi gibi gösteriliyor.
OUTLANDER – 2014
Metin Hüseyin adlı Kıbrıslı bir Türk'ün yönetmenliğini yaptığı bu dizinin bir bölümünde, hizmetçisine ağda yaptıran zarif bir Fransız hanımefendisi, yine aynı zariflikle şu repliği sarf ediyor:
DA VİNCİ'S DEMONS
Dizide Türklere giydiren birçok sahne mevcut ve Osmanlı acımasız olarak resmediliyor. Dizide yer alan bir diyalogda Floransa'nın önde gelen Medici Ailesi'nden bir yönetici "Türklerle anlaşalım. Onlar Allah'sız ve kâfir olsalar da parayla satın alınabilirler" derken, diğer yönetici "Kadınlarımıza tecavüz edip öldürdüler. Erkekler de esir alınıp katledildi. Bu tarz insanlarla anlaşma yapılamaz" repliğini sarf ediyor.
24 DİZİSİ / 2001-2010
ABD'de 9 yıl boyunca yayımlanan bu dizi ise tamamen hayal ürünü olan İslam kökenli teröristlerle anti-terör örgütlerinin mücadelesi üzerine kurulu. Dizide sözde ABD Savunma Bakanı ile onun kızını kaçıran, kanlı eylemler gerçekleştiren Müslüman teröristleri Türkiye'den terörist bir Türk grubu yönlendiriyor. İslamcı teröristlerle anti-terör örgütlerinin mücadelesinin işlendiği bu dizide ABD Savunma Bakanı ile kızını kaçıran ve birçok kanlı eylemleri bulunan bir terör örgütünü Türkiye'den terörist bir grup yönetiyor.
Dizide o dönemde ABD'deki bir Türk ailenin uyuyan hücre olarak gösterilmesi, ABD'de yaşayan Türklerin can güvenliğini bile tehlikeye atmaya yetiyor.
FRİENDS
Friends'in Şükran Günü'nü işlediği bu bölümde Monica'nın ülkemize ve Türk insanına gönderme yaparak kafasına bir hindi geçirip üzerine bir fes koyuyor ve akabinde göbek atmaya başlıyor.
HOW I MEET YOUR MOTHER
Dizideki Robin karakterini canlandıran kadın, bacak kıllarının uzamasından bahsederken, "tıpkı bir Türk lezbiyene benzedim" diyor.
THE WEST WİNG DİZİSİ / 1999-2006
24 dizisi kadar popüler olan ve sınırsız sayıda ödüle boğulan bir diğer Türk düşmanlığını işleyen dizi ise, ABD'de 7 sezon yayımlanan Beyaz Saray entrikalarını işleyen The West Wing. Bu dizide öncelikle Türkiye'de zinanın cezasının kafa uçurarak idam olduğu anlatılıyor.
Sonrasında bu anlatış zina yaptığı için bir Türk kızının mahkemece kafası kesilerek idama mahkûm edildiği görüntüleri ile pekiştiriliyor. ABD Başkanı ise kızı kurtarmak için varını yoğunu ortaya koyuyor. Yani bir tarafta barbar, çağ dışı kalmış ilkel Türkiye, diğer tarafta ise modernliği ve insancıllığıyla göz kamaştıran, mücadeleci ABD.
THE SİMPSONS
Animasyon televizyon komedisi olan dizide aile, bir Türk gemisiyle karşılaşıyor. Bu sahnelerde Türkler fes takarak zurna çalan ve haşhaş içen insanlar olarak tasvir ediliyor.
ARİZONA RÜYASI FİLM
Filmde Axel ve Paul'un barda karşılaşma sahnesinde fonda bir adam telefonla İstanbul'dan biriyle konuşmaktadır: "Ne hamile misin? Ne kadar lazım kürtaj için? 600 dolar mı? Ne doğuracaksın sen deve mi? 300 dolardan fazla göndermem!"
Yine Türkiye deveden geçilmiyor göndermesiyle yapılmış bir şaka olduğu aşikâr.
13 SAAT: BİNGAZİ'NİN GİZLİ ASKERLERİ /2016
Bu film Libya'nın devrik lideri Kaddafi'nin öldürülmesinden sonra ABD'nin orada bıraktığı CIA ajanlarını koruyan SEAL timinin hikâyesini konu alıyor. Filmde bu time karşı savaşarak, ön plana çıkarılan teröristler Türk bayraklı tişört giyiyor. Ve bu teröristler terör örgütü DEAŞ'ın bayrağı altında savaşıyor gibi gösteriliyor.
Filmin sonunda Türk bayrağı tişörtü giyen bir terörist ise yerde ölü yatıyor, başında ise birçok ağlıyor. Zihinlere gönderilen mesaj ise, "ABD Türklerin anasını ağlattı"(!) (onedio,ofpof,türkiyehabermerkezi)
NETFLİX'İN DESİGNATE SURVİVOR DİZİSİ
Netflix'in Designate Survivor dizisinde ise Fethullah Gülen karakteri ve sahneleri tepki çekmişti. ABD'de yayınlanan "Designated Survivor" dizisinde, Türkiye aleyhine algı operasyonu yapıldı. Dizide, kanlı 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili FETÖ'nün aklanma çabası dikkatlerden kaçmadı.
Dizi, ABD yönetimine karşı büyük ve neredeyse kusursuz bir darbe girişimi hazırlayan Patrick LIyod ile darbe öncesi görevden alınmak üzere olan ama ABD Başkanı Parlamento'da konuşma yaparken bombalı saldırı ile tüm yönetim öldüğü için Başkan olarak atanan bakan Tom Kirkman arasındaki mücadeleyi anlatıyor.
ABD'de yayınlanan dizi, özellikle Türkiye'nin konu alındığı son bölümüyle büyük tepki topladı. Dizide Türkiye Cumhurbaşkanı Fatih Turan, bir NATO toplantısı için ABD'ye gider. Burada ABD Başkanı Kirkman ile görüşür. Ortak basın açıklamasında Türkiye Cumhurbaşkanı nezaket kurallarını, devlet protokol kurallarını da aşarak ABD Başkanı'nın sözünü keser ve ABD'de yaşayan ve Türkiye'deki darbe girişiminin sorumlusu olan Nuri Şahin'in ABD'den iadesini ister.
Türkiye Cumhurbaşkanını dizinin konumlandırış şekli, dizideki davranışları, mimikleri, kıyafetinin renkleri, İngilizce aksanı ve diğer yönleriyle tam bir algı operasyonunun parçası olması dikkat çekti.
Ayrıntılı bir zaman diliminde ve üzerinde çokça araştırma yapılarak incelendiğinde bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Tek derdi Türkiye'yi kötülemek olan Batı'nın kendini bu denli hırpalaması, dünyayı kendine sadece güldürmesi anlamına geliyor...
Derlenmiştir.