ÇOCUĞUM ZEKİ AMA ÇALIŞMIYOR!

VERİMLİ ÇALIŞMAYA DAİR EBEVEYNLERE BİRKAÇ NOT

'Zeki ama çalışmıyor' ya da 'çalışıyor ama yapamıyor' ebeveynlerin kurduğu iki meşhur cümledir 😊

Yazımızda bu iki ifadeden ziyade üçüncü dördüncü beşinci başka ifadelerin kullanılması ve soruların sorulması yönünde alan açtık: Çocukları çalışmaya ne itebilir, hangi mesajlar verilirse ve hangi altyapılar kurulursa çocuklar verimli çalışabilirler?

Davranışların en önemli yönlendiricilerinin niyet ve bakış açısı olduğundan hareketle ağırlıklı olarak ilkokul- ortaokul çağında çocuğu olan ebeveynlere hitap eden önerilerimizi beş maddede özetledik…

1. 'BAŞARI' ALGINIZI GÖZDEN GEÇİRİN

Şöyle bir düşünün, 'başarı' deyince aklınıza ne geliyor? Dürüst olalım, notlar üzerinden değerlendirildiğimiz, çoğunlukla süreçten çok sonuca odaklı olan bir sistemde bu sorunun cevabı karşımıza 'iyi okullar kazanmak, iyi notlar almak, iyi bir meslek sahibi olmak' şeklinde çıkıyor. Hayatın büyük ve en kritik dönemini kaplayan okul hayatını bir nedenin, amacın motive etmesi elbette normal. Ancak bu dönemle aynı anda şekillenen başarı algısı kişinin hayatı boyunca özgüvenine, motivasyonuna, hedef belirleme biçimine etki edecektir. Çocuklarının çok erken yaşlarından itibaren ebeveynlerin karşısına çıkan 'sonucu değil çabayı övün' mottosu elbette okul hayatı boyunca da önemli bir klavuz. Başarıdan ne anladığınızı kendinize dürüstçe sorun ve okul hayatı boyunca alınan notların 'iyi bir yaşam' için tek belirleyici olmadığını içinizde kabul edin. Çocuğunuzun tüm derslerde aynı performansı gösteremeyeceğini de tabii. En önemlisi de çabadan elde edilen sonuç istenildiği gibi olmadığında neyin daha farklı yapılabileceği ile ilgili iş birliği halinde olmayı deneyin. Bazen olumsuz sonuçlar almak çabanın niceliğini ya da niteliğini yansıtmaz. Bu algınızı pekiştirmek çoğu zaman akıntıya kürek çekmek gibi olabilir. Dilerim, yanınızda bolca kolaylaştırıcı bulursunuz…

2. YÖNLENDİRİCİ İFADELERİNİZİ FARKLILAŞTIRIN

Elbette anne- babalar çocuklarını okul hayatı boyunca da hayatlarının diğer aşamalarında olduğu gibi yönlendireceklerdir.

Ancak sürekli:

'Hadi derse, ne zaman ders çalışacaksın, ödevini yaptın mı, ders yaptın mı, ders deeerrsss deeeersssss' içerikli cümleler kurarlarsa bu cümleleri duymaktan bıkan çocukların hem ebeveynleriyle arasına mesafe girebilir hem de sorumluluklarına karşı duyarsızlaşabilirler. Tüm bunların yerine samimi şekilde ona nasıl yardımcı olabileceğinizi de içeren rehberlik edici bir tavırla o gün okulun nasıl geçtiğini, tek tek hangi derslerde nelerin kolay nelerin daha zor geldiğini anlamaya çalıştığınız sohbetler edebilirsiniz. Sorumluluklarını parçalara ayırarak 'yapabildiği kadarıyla' bir başlangıç yapması için onu yüreklendirebilirsiniz.

'Her gün beş soru çözmek' ya da her gün bir dersin ödevini yapmak dahi mükemmel bir başlangıç olabilir.

Bununla beraber bazen çocuklar gösterdikleri gayretlerin olumlu sonucunu alamadıklarında ders çalışmaya bir süre küsebilirler. Bu küslüğe kendi gelecek kaygınızı yansıtır şekilde 'artık hiç ders yapmıyorsun' vb yakınmalarla yaklaşmak yerine beklemeyi tercih etmeniz daha kolaylaştırıcı bir yol olabilir. Gerçekten anlamakta zorlanan, dersleri sevmeyen, bilgileri aklında kolay tutamayan çocukların yaşıtlarından geride olma durumları varsa bu durum özel öğrenme güçlüğü kaynaklı olabilir. Bir uzmandan yardım almakta fayda vardır.

3. ANLAŞARAK SINIRLANDIRIN

Çocuklar sınırlandırmak konusunda beyin gelişimlerine de bağlı olarak elbette yetişkinler kadar başarılı olamazlar. Bu bazen şekerlemeler yemek, bazen sokakta oynamak (kaldıysa tabii) bazen ve en sık da teknoloji konusunda olabilir. Söylemekte fayda var:

Çocukların teknoloji kullanımlarını lütfen okul hayatı başlamadan sınırlandırın!

Tabletle oyalanarak yemek yiyen, saatlerce dijital oyunlar oynayan çocukların okul hayatı başladığında bir mucize olmasını beklemek haksızlık olur. Bu çocuklar haz aracı olarak teknolojiyi görmeye devam edeceklerdir. Ancak iyi haber şu ki geç kalmadınız. Akademik başarının da hayallerinin bir parçası olduğunu içselleştiren çocuklar teknolojinin istemsizce kendilerini sabote etmesinden rahatsız olacaklardır. Bu durumda zorlanarak da olsa yavaş yavaş sizlerin desteğiyle teknoloji kullanımlarını sınırlandırmaya başlayacaklardır.

Peki 'akademik başarı da hayallerimin bir parçası' fikri nasıl inşa edilir? Bu yazıda bahsi geçen çoğu şey sorunun cevabına hizmet ediyor ancak özellikle okul çağında bu cevabı vermenin başlangıç noktası dersteki bilgilerle ilgi alanları arasında bağlantılar kuran sohbetlerle, gezilerle, müze ve kütüphane ziyaretleriyle, dergi ve kitaplarla, aktivitelerle beslenmeye vakit ayırmak olabilir. Yavaş yavaş 'okul, öğrenme, ders' kavramlarının sıkıcı fikirler olduğundan uzaklaşan çocuklar akademik başarıyı hayallerinin bir parçası haline getirmeye niyet edebilirler. Teknolojiyi bir anlaşmayla (ödevini bitirdikten sonra bir saat oyun oynayabilirsin gibi) sınırlandırdığınız süreçte mümkünse akıllı saat, telefon, tablet gibi hediyeler seçmeyin; çocuğunuzun sahip olduğu bilgisayarın büyük ekranlı olmasında ve salonda bulunmasında da fayda olduğunu hatırlatalım.

4. 'ACAYİP' DERS ÇALIŞMA ŞEKİLLERİNE OLUMSUZ YAKLAŞMAYIN

'Yazmadan öğrenemezsin, notların nerde?'

'Arkadaşlarınla çalışma kendin çalış ki pekişsin'

'Oturarak çalış ayakta ne işin var?'

'Kendi kendine ne mırıldanıyorsun?'

Bu söylemler size tanıdık geliyor mu? Belki annenizden, belki öğretmeninizden duymuş ya da birilerinin söylediğine şahit olmuş olabilirsiniz. Umarım sizin söylemleriniz arasında değildir 😊

Bazı çocuklar sallanarak çalışabilir ya da sürekli ayağa kalkma ihtiyacı duyabilirler, bazı çocuklar tek başına çalışırken bazı çocuklar arkadaşlarıyla çalışıp verim alabilirler, bazı çocuklar sessizce okuyup anlarken bazı çocuklar yazarak özet çıkarma ihtiyacı duyabilirler. Bazı çocuklar da (ki tavsiye edilen bir yöntemdir) çalıştıktan sonra birilerine anlatarak ya da anlatıyormuş gibi yaparak öğrendiklerini pekiştirebilirler. Bu yöntemler kişilere göre farklılaşabileceği gibi derslere göre de farklılaşabilir. Ayrıca çocuklar kendilerine hangi yöntemin uygun olduğunu hemen bulamayabilirler.

İçinizde gürültü yapan o 'düzeltici' sesi biraz kısabilir misiniz? 😊

5. PEKİ YA SİZ?

Şöyle bir düşünün: Hayatta verim almak isteyerek yaptığınız ne var? Neyi çok öğrenmek istiyorsunuz, nelerde başarılısınız, hedefleriniz neler, vaktinizi nasıl yönetiyorsunuz?

Çocuklarınızın çalışıp 'başarılı' olması isteği (ki çok doğal ve yerinde bir istek) içinize nereden geliyor? Ne kadarı size, ne kadarı kaygılı sese, ne kadarı topluma, ne kadarı annenize ait?

Çocuklar sizin bu sorulara verdiğiniz cevaplarla yansıttıklarınızdan büyük ölçüde etkileneceklerdir.

Yazdıklarım ekseninde ve başka konularda sizlere rehberlik edeceğine inandığım bir kaynak olan masal anlatıcısı Judith Malika Lieberman'ı takip etmenizi aşkla öneririm.

🖌Klinik Psikolog Sena Kübra Çataloğlu

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.