Alaeddin Camii'ndeki kemikler, üç Selçuklu sultanı ve bir bebeğe ait
Konya Alaeddin Camii'nde bulunan sanduka içindeki kemiklerin Anadolu Selçuklu Sultanlarından 1. Rükneddin Mes'ud, Sultan 2. Kılıç Arslan ve Sultan 2. Gıyaseddin Keyhüsrev ile 1-3 yaş aralığındaki bir bebeğe ait olduğu belirlendi. Bir araya getirilip kefenlenen kemikler, İslami usullere uygun bir şekilde defnedildi.
Tarihi Konya Alaeddin Camii'nde bulunan sanduka içindeki kemiklere yönelik uzmanlarca yapılan inceleme sonucu, üç Selçuklu sultanı ve bir bebeğin kemikleri tespit edildi. Kemikler bir araya getirilip, kefenlendi ve İslami usullere uygun olarak defnedildi.
Konya Alaeddin Camii'nde bulunan sanduka içindeki kemiklere yönelik uzmanlarca hazırlanan ön rapordan derlenen bilgilere göre, tarihi caminin haziresinde bulunan kemikler üzerinde 24 Temmuz 2017'de kapsamlı bir inceleme başlatıldı. Bu çalışmada, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Bilge, Necmettin Erbakan Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerafettin Demirci, Atatürk Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Ortaçağ Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Emel Akpolat, Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğü İnşaat Mühendisi Semih Sırrı Turgut ile Konya Müze Müdürü Arkeolog Uzman Sanat Tarihçi Yusuf Benli yer aldı.
Uzmanların tarihi kaynakları da dikkate alarak yaptığı inceleme ve tasnif çalışmalarında, üç Anadolu Selçuklu sultanı ve bir bebeğin kemikleri tespit edildi. Uzmanlar, yetkililerin katılımıyla kemikleri bir araya getirip kefenledi. Ait oldukları sandukalara koyulan kemiklerin İslami usullere uygun bir şekilde defin işlemleri gerçekleştirildi.
SULTAN RÜKNEDDİN MES'UD DA DEFNEDİLDİ
Kemikleri tespit edilen sultanlardan ilkinin tarihte en uzun süre hüküm süren Anadolu Selçuklu Sultanı olarak bilinen ve 1156 yılında vefat eden 1. Rükneddin Mes'ud olduğu belirlendi. Mes'ud, yaşı ve tarih kaynaklarında yer alan hastalığı dikkate alınarak uygun kemikler birleştirilerek defnedildi.
Yapılan incelemelerde ayrıca Sultan 2. Kılıç Arslan ve 10. sultan olarak tahta çıkan Sultan 2. Gıyaseddin Keyhüsrev'e ait kemikler de saptandı. Uzmanlar, kambur olduğu bilinen Sultan 2. Kılıç Arslan'ı, iki kemiğin birleşmesi olarak tanımlanan "sinoztoz" görülen kemiklerden tespit etti. 2. Gıyaseddin Keyhüsrev ise yaralanması ve ileri yaş özelliği itibarıyla uygun bulunan kemikler birleştirilerek kefenlendi.
BİR BEBEĞE AİT KEMİKLER TESPİT DE EDİLDİ
İncelemeler sonucunda ayrıca 1-3 yaş arasındaki bir bebeğe ait kemikler de saptandı. Söz konusu kemikler, tıpkı sultanlara yapıldığı gibi kefenlenerek definedildi.
Bu tespitlerin yanı sıra bir arada, karışık bir şekilde bulunan, ayrım imkanı olmayan ve ne zaman öldükleri saptanamayan diğer kemikler ise yapılan tıbbi tasnife göre gruplanıp dualar eşliğinde kefenlenerek, defin işlemi yapıldı.
Rapora son şekli, kemik ölçümlerinin, fotoğrafların ve diğer incelemelerin tamamlanmasının ardından verilecek.
2. KILIÇ ARSLAN TÜRBESİ'NDE YENİLEME ÇALIŞMALARI YAPILDI
Öte yandan gerçekleştirilen tasnif çalışmalarında 2. Kılıç Arslan Türbesi'nin olduğu bölümde zeminde bozulan harçlar temizlendi ve çöken zemin taşları düzeltildi. Duvarlarındaki bozulan derzler temizlenerek yenilenen türbede, ahşap sandukaların bakımları yapılıp ziyaret bölümü de temizlendi. Ayrıca çini sandukalar üzerinde bulunan çinilere yönelik de belgeleme çalışması yapıldı.
KEMİKLERLE İLGİLİ İDDİALAR
Ön raporda yer alan bilgilere göre, tarihte, en erken Konya Asar-ı Antika Müzesi Müdürü Zeki Oral'ın "Konya Alaüd-din Cami ve Türbeleri" isimli makalesi haricinde türbedeki naaşların bulunduğu bölümle ilgili yeteri kadar bilgi yer almıyor. Söz konusu makalede de türbenin mahzen kısmı hakkında bilgiler bulunurken, türbeye ait herhangi bir mumya veya kemikten bahsedilmiyor.
Daha sonra Türkiye'nin en önemli tarih araştırmacılarından biri olan İbrahim Hakkı Konyalı'nın 1964'te basılan "Abideleri ve Kitabeleriyle Konya Tarihi" isimli kitabında, dönemin müzeler ve kütüphaneler umum müdürü Ahmet Tevhid Bey'in Tac-i Veziri Türbesi'nde mumyaların köpekler tarafından çekiştirildiğini ve bir mumyanın Sultan Keyhüsrev'e ait olduğunu böğründeki hançer yarasından bildiğini ifade ederek, dönemin valisi İzzet Bey'e durumu bildirdiği ve akabinde de Feridiye Karakolu komiserinin kemikleri gömdüğünü anlatmıştı.
Anadolu Selçuklu Devleti döneminde yapılan caminin avlusunda yer alan sultan türbeleri, halihazırda Vakıflar Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde bulunuyor.