Kahraman Türk kadınlarının destansı mücadelesi
İstiklâlsiz yaşayamayan Türk kadınlarımız, kahramanlarımız… Onlar, Milli Mücadele Dönemi boyunca ülkemizin işgalden kurtuluşu adına bizzat ön cephede savaşa katıldılar. Bugün düşmandan temizlenmiş her karış toprakta onların emeği, kanı ve gözyaşı bulunuyor. Üstün bir kahramanlık örneği sergileyerek tarihe adlarını altın harflerle yazdıran aziz kahramanlarımızı rahmetle yâd ediyoruz.
İstiklâlsiz yaşayamayan Türklerin mücadelesiydi Kurtuluş Savaşı. Yaşadıkları topraklardan söküp atmak, yok edemedikleri Türk ulusunu ortadan kaldırmak için senaryo yazan Avrupalı devletlere karşı, topyekûn bir mücadeleye girdiler. Anadolu kadını sorumluluklarının bilinci ile Milli Mücadele Dönemi boyunca ülkesinin işgalden kurtuluşu için bizzat ön cephede savaşa katıldı. Dünyanın en modern, en güçlü silahlarına karşı tereddüt etmeyerek bu uğurda canından, malından, evladından vazgeçti. Kendisi aç olsa bile orduya erzak gönderen bu milletin kadınları, savaş sürecindeki yokluk, yoksulluk ve yorgunluğun yanı sıra verem ve sıtma gibi hastalıklara rağmen yurdun her köşesinde kurtuluş hareketine katıldı.
Anadolu kadınının mücadelesi yalnızca cephe mücadelesi ile sınırlı kalmadı. Cephe gerisinde de yaralıların bakımını yapmak, cepheye cephane taşımak, cephane imalathanelerinde çalışmak, askerler için dikimhanelerde giyecek dikmek, ordu için yiyecek, giyecek ve para toplamak, işgalleri protesto etmek için mitinglere katılmak, protesto telgrafları çekmek ve cemiyetler etrafında örgütlenmek şeklinde düşmana karşı vatanını koruma şeklinde gerçekleştirdi. Üstün bir kahramanlık örneği sergileyerek tarihe adlarını altın harflerle yazdıran Türk kadının, bugün düşmandan temizlenmiş her karış toprakta emeği, kanı ve gözyaşı bulunuyor.
ERZURUM'DA VEFAT EDEN KADIN KAHRAMANIMIZ
Fatma Seher
Tarihe "Kara Fatma" olarak geçen Fatma Seher, Balkan Harbi'ne, Edirne'de görev yapan kocası subay Derviş Bey ile katılır. Birinci Dünya Savaşı'nda, ailesinden 9-10 kadınla Kafkas Cephesi'ne gider. Mondros Mütarekesi'nden sonra eşi Ermeniler tarafından şehit edilen kadınları toplayarak, Ermeniler ile çarpışır. Mustafa Kemal Paşa ile görüşerek görev isteyen, kurduğu milis kuvvetiyle Bursa ve İzmit'in işgalden kurtarılması için mücadele eden Kara Fatma'nın müfrezesinde savaşanların sayısını 350'ye çıkardığı bilinir. Sakarya ve Başkomutanlık muhaberelerine de katılan ve üsteğmenlik rütbesine kadar yükselen Kara Fatma, 1955 yılında Erzurum'da vefat eden kadın kahramanlarımızdan…
ASKER İÇİN ÇORAP ÖRDÜ
Hafız Selma İzbeli
Kurtuluş Savaşı sonrasında Kastamonu'daki kadınları toplayarak asker için çorap, fanila ördürüp cepheye gönderdi. Asker Kastamonu'ya geldiğinde hepsini yolda karşılayıp doyurdu.
GEDİZ CEPHESİ'NDE SADECE BİR ALAY BAŞARILI OLMUŞTU
Nezahet Onbaşı
Albay Hafız Halit Bey, komutasındaki 70'inci alayla birlikte Milli Mücadele saflarına katıldı; ancak eşi Hadiye Hanım daha 24 yaşındayken vereme kurban gittiğinden ve o yıllarda İstanbul işgal altında bulunduğundan, küçük kızını da yanında götürmek zorunda kaldı. İstiklâl Savaşı başladığında Alay Komutanı Albay Halit'e, Yunan askerleriyle en çetin çarpışmaların yaşandığı Gediz hattını müdafaa görevi verildi. Minik Nezahet, yanı başında süngü süngüye çarpışan Mehmetçik'in şehit oluşunu görecek kadar savaşın içindeydi artık.
Gediz Cephesi Yunanlılara karşı ilk yenilginin alındığı cephelerden biri. Ancak Türk askeri düşmanın lojistiğini kesmek için verdiği mücadeleyi sonuna kadar sürdürdü. Zor anlar yaşandı. Tarihe kaybedilen muharebe olarak geçen Gediz Cephesi'nde sadece bir alay başarılı olmuştu. O da Hafız Halit Bey'in kumandasındaki 70. Alay. Küçük Nezahet'i onbaşı yapacak, daha sonra onu Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsülerindeki tartışmalara taşıyacak en önemli olaylardan biri de bu sırada vuku bulur.
'Ben babamın yanına ölmeye gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz?'
Türk askeri Yunan saldırıları karşısında zor anlar yaşar. O sırada cepheden kaçmayı düşünenler bile olur. Nezahet, cephe gerisine kaçmaya çalışan askerlerin karşısına duvar gibi dikilir ve ağzından şu sözler dökülür: 'Ben babamın yanına ölmeye gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz?'
Babasına destek olmak isteyen bir çocuğun çırpınışlarının ötesindedir gayreti. Atın üstündeki küçük kız, askerlerin yüzüne tokat gibi bir gerçeği, `vatan sevgisini ve şehadeti' haykırınca hepsi geri döner. Çoğu cephede şehit düşer, Gediz muharebesi kaybedilse de Yunan askerinin Anadolu'nun içlerine kolay sızması geciktirilir. Artık o kız çocuğu değil, 70. Alay`ın Nezahet Onbaşısı'dır.
ASKERLERİN TOPARLANMASINI SAĞLADI
Rahmiye Hanım
Adanalı Rahmiye Hanım, 1920 yılında Türkler ile Fransızlar arasında yapılan Kurtuluş Savaşına katılmıştı. Savaşın ilk zamanlarındaki görevleri keşif ve cephe gerisinde kundakçılık yapmaktı ve bu görevlerini birçok kahramanlıkla gerçekleştirdi. Daha sonra kendi de savaşta çarpışmalara katıldı. 1920'de Fransızlara karşı harekete geçildiği sırada Türk askerlerinde yorgunluk ve korku sebepleriyle bir duraksama olunca, "Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da, siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?" diyerek askerlerin toparlanmasını sağladı. Aynı muharebede ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileriye atıldığında şehit olmuştur…
FRANSIZLARA YANLIŞ YOL GÖSTEREN KILAVUZ KADIN
Kılavuz Hatice
Adana ve yöresinde Fransızlara karşı verilen mücadelede yer alan ve milis kuvvetlerine katıldı. 8 Mayıs 1920'de milli kuvvetler Pozantı'ya taarruzu başladığında, kritik bir duruma düşen Fransızları kandırarak kılavuzluk eder. Hatice, kılavuzluk yaptığı Fransızlara yanlış yol göstererek Karboğazı'na sokar. Boğazda sıkışan Fransızlar, Türk askerine esir düşer.
Gördesli Makbule
Gördesli Makbule, kocası ile çete kurarak dağlara çıkar. 17 Mart 1922'de Kocayayla'da bir çatışmada Makbule, geri çekilen çete arkadaşlarını kınayarak cesaret verici bir konuşma sonrası düşmana saldırır ve başından aldığı kurşunla şehit düşer. Ama silah arkadaşları düşmanı yenerler.
3 AYLIK BEBEĞİNİ BEŞİKTE BIRAKTI
Nene Hatun
Nene Hatun, o zamanlar gencecik bir anne olarak düşmanın Aziziye Tabyası'nı ele geçirdiği haberinin cami minarelerinden öğrenince hiç tereddüt etmedi. 3 aylık bebeğini beşikte bırakarak, ''Evladım anasız yaşayabilir, ama vatansız yaşayamaz'' düşüncesiyle direnişe katıldı. Yaşanan çarpışma sırasında da yaralanmıştır. Bütün halk kazma, kürek, sopa, taş, tüfek, kılıç, nacak eline ne geçirdiyse kapıp Aziziye Tabyasına koştu. Kalan askerlerle birlikte halk Rus kuvvetlerine karşı saldırıya geçtiler. Göğüs göğüse geçen bir muharebe sonunda Ruslar, Aziziye Tabyasından uzaklaştırıldı. 4 erkek, 2 de kız çocuğu olan Nene Hatun, 93 Harbi sonrasında Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı derken oğullarından ikisini de cephede şehit verdi. 93 Harbinde Rus işgaline karşı Erzurum'daki halk direnişinin simgesi haline geldi.
93 Harbi sırasında Erzurum'da Aziziye Savunmasına katılarak Rus işgaline karşı koyan Nene Hatun başta olmak üzere bütün kahramanlarımızı rahmetle yâd ediyoruz.