Osmanlı'nın dayanışma ve yardımlaşma mekanları: Pazarlar

Osmanlı çarşı ve pazarlarında dayanışma ahlakı hakimdi. Esnaflar, bulunduğu mahalleyi ailesi gibi benimserdi, samimi bir bağ kurardı. Pazarlar aynı zamanda sosyal hayatın da merkezi konumundaydı. Kutlamalar halkın yoğun biçimde bulunduğu pazarlarda yapılırdı. Peki Osmanlı'da çarşı-pazar kültürü nasıldı? Pazarlar nasıl kuruluyordu? Pazarlarda yer alan kurallar var mıydı?

Yayınlanma Tarihi: 01.08.2021 19:16 Güncelleme Tarihi: 22.08.2024 18:50

📌 Pazar sözlükte "alıcı ve satıcıların ticaret için belli zamanlarda toplandıkları üstü açık kamu alanı" anlamına gelir. Küçük pazarlara Arapça'da süveyka, Farsça'da bâzârce, Türkçe'de pazarcık denir. Büyük pazarlar için Türkçe'de panayır kullanılır. Çarşı ise iki pazar sokağının kesişmesiyle oluşan dört yol ağzına denir. Tarihte takastan para ekonomisine geçildikten sonra pazarlar canlanmıştır.

◼ Çarşılar Selçuklu başkentinde ticaretin kalbi olurken, yaklaşık 130 yıllık geçmişiyle de türkülerimize misafir oldu. Büyük Selçuklular devrinde Horasan, Hârizm ve Mâverâünnehir'de çok sayıda pazar bulunuyordu. Merv'de sebze, meyve ve ekmek satan çarşılar mevcuttu.

DAYANIŞMA AHLAKI VARDI

◼ Osmanlı döneminde, kentin çarşısı genellikle tek bir bölge olup, bedesten, han ve arastalardan oluşmaktaydı. Osmanlı çarşı ve pazarlarında dayanışma ahlâkı hâkimdi. Esnaflar, bulunduğu mahalleyi kendi mahallesi gibi benimser, aile bağı kurarlardı. Pazarlar aynı zamanda sosyal hayatın merkezi konumundaydı. Kutlama ve eğlenceler halkın yoğun biçimde bulunduğu pazarlarda yapılırdı. Osmanlı'da 16. yüzyıldan sonra çarşı kelimesi ön plana çıkı. Yapıları ve fonksiyonlarına göre kapalı çarşı, bedesten (bezzâzistan) ve arasta gibi isimler verildi.

➡ Şehirlerden uzak olan bölgelerde ticaret haftalık pazarlarda yürütülürdü.

➡ Bu pazarlarda gündelik ihtiyaçlar, ev eşyası ve özellikle dayanıksız tüketim malları bulunurdu.

➡ Pazarlardan tahsil edilen vergilere bâc denilirdi.

➡ Bunun yanında duhûliye ve hurûciye, avâid resmi, gümrük rüsûmu, damga, ihtisap ve kantar vezni rüsûmu, ruhsâtiye resmi, duhan resmi gibi vergiler vardı.

➡ Bilhassa arziye, pazarbaşılık ve resm-i dellâliyye gibi vergiler içlerinde dikkat çekenlerdi.

◼ Bunların yanı sıra pazarlara indirilmeden yapılan küçük çaplı alışverişlerden vergi talep edilmezdi. Köy köy dolaşıp satış yapan çerçiler ve bakkallar vergi vermezdi, ancak pazarda tezgâh açarlarsa vergi alınırdı. Ayrıca kadınların köylerden getirip sattıkları gıda maddelerinden de bir şey alınmazdı.

◼ Osmanlı'da ticaret, camilerin bulunduğu bölgelere göre şekillenirdi. Çarşılar genellikle bedestenin etrafında toplandığı için, çarşının ortasında veya yanında pazar yeri bulunurdu. Toptan ticaret "kapan" denilen ve un kapanı, bal kapanı, yağ kapanı gibi adlarla anılan hanlarda yapılırdı.

➡ Pazara getirilen ham maddelerin kalitesine dikkat edilirdi.

➡ Pazarın düzeni genellikle pazarbaşı ve muhtesip (ihtisap ağası) tarafından sağlanırdı.

➡ Paraların ayar ve ağırlıkları, malların kalitesi denetlenirdi.

➡ Her ay pazarbaşıya fiyat listesi verilirdi.

PAZAR NASIL KURULURDU?

◼ Öncelikle divanın izni gerekliydi. Bunun için de halkın talebine bakılır, onay alınır ve günü belirlenirdi. Gün önemliydi çünkü çevre yerlerde bulunan pazarların zarara uğramaması gerekirdi. Örneğin; Amasya'da Sultan II. Bayezid İmareti'ne on beş yıl boyunca yılda 6000 akçe sağlayan Şabanözü pazarının rekabet sebebiyle zarara uğraması üzerine yeni kurulan pazarın kapatılması yönünde karar alınmıştı.

KAÇ TANE PAZAR VARDI?

◼ TDV İslam Ansikopedisi'nin "Pazar" başlıklı makalesinde; Aydın, Kütahya, Menteşe ve İçel sancaklarında 926-988 (1520-1580) yılları arasında pazar sayısının önemli ölçüde arttığı, Hamîd-ili'nde sabit kaldığı, Karahisar'da ise nisbî bir artış tesbit edildiği, yazılıdır.

◼ Pazar sayılarını nüfus, talep, iş hacmi gibi faktörler etkilerken; vakıf yatırımlarının da dükkan sayısında büyük etkisinin olduğu görülür.

📌 İsimleri açısından hayli çeşitli olan Edirne'deki pazarların adları şöyledir: Araba pazarı, At pazarı, Avrat pazarı, Beyazıt Han pazarı, Çingene pazarı, Dakîk pazarı, Debbâğhâne Çarşısı, Esir pazarı, Eşe Kadın pazarı, Katır Hanı pazarı, Kele pazarı, Koyun pazarı, Küçükpazar, Manyas pazarı, Meyhane pazarı, Mihalbaşı pazarı, Muradiye pazarı, Odun pazarı, Saraçhane Köprüsü pazarı, Sığır pazarı, Taşlık pazarı.

CUMA GÜNLERİ TERCİH EDİLİRDİ

◼ Cami bulunan yerlerde pazarlar özellikle cuma gününe denk getirilirdi ki namaz vakti öncesinde alışveriş yapılabilsin, ihtiyaçlar giderilebilsin. Namazdan sonra da köy gibi uzak yerlerden gelenler kolayca evlerine dönebilsin.

◼ Bu gelenek bizzat şahit olduğumuz bir ilde halen yürütülüyor. Bartın'ın Hasankadı beldesinde Cuma günü halk pazarı kurulur. Cuma vaktinden önce vatandaşlar buraya gelir, gezer, alışverişlerini yapar; namazdan sonra eve dönüş yolculuklarına başlarlar. Yerleşim yerleri birbirine uzak bölgelerde bu şekilde halkın en çok bir arada olduğu günler seçilir.

◼ Tabii Cuma'dan önce ne yapıyorlar derseniz, şöyle anlatalım. Diğer günlerde, seyyar bakkallar araba ile her gün köy köy dolaşır, ekmek gibi temel ihtiyaçları vatandaşlara ulaştırmaya devam ederler. Bu geleneğin çoğu bölgede halen sürdürüldüğü bilinir.

◼ Bunun yanı sıra Bartın Merkez'de bir de Kadınlar Pazarı (Galla Pazarı) bulunur. Kadınlar, el emeği göz nuru yetiştirdikleri sebze ve meyveleri gelir burada satarlar. Osmanlı'da da rastlanan avrat pazarının devamıdır. O dönemde de köylü kadınların mallarını satmaları için ayrılan pazar yerini ifade etmekteydi.

◼ Osmanlı'da Cuma gününün seçilmesindeki sebepler arasında, kadıların bu günlerde davalara bakması ve padişah fermanlarının kasaba ve köylerde halka duyurulması gibi hususlar sayılır.

📌 Günümüzde de olduğu gibi salı pazarı, çarşamba pazarı, cuma pazarı veya odun pazarı, saman pazarı, balık pazarı, koyun pazarı, at pazarı, tavuk pazarı şeklinde kuruldukları günün adını aldığı gibi satılan mala göre de isimlendirilirdi, pazarlar…

Bit pazarı (bat pazarı) tabiri ise eski eşyaların alınıp satıldığı yerler ve çarşılar hakkında kullanılırdı ki bu da günümüzde halen belli semtlerde varlığını sürdürüyor.

Editör: Özge Özkul
ozge.ozkul@fikriyat.com.tr

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.