Gerçek muhalif kim?
Rahmetli İdris Küçükömer Batılılaşma ve Düzenin yabancılaşması adlı kitabında "Türkiye'de sol sağdır, sağ da soldur" tezini işlemişti.
Küçükömer özetle Türkiye'de kendilerini siyasi yelpazenin solunda konumlandıranların aslında gerici olduğunu, sağ da bulunanların ise ilerici olduğunu açık ve seçik bir biçimde ortaya koymuştu.
Gerici olarak lanse edilenler aslında Türkiye'nin demokratikleşmesinin, modernleşmesinin ve ekonomik olarak gelişmesinin ana taşıyıcısıydı.
2002 yılında AK Partiyi iktidara işte bu Türkiye'nin gerçek ilericileri getirdi.
O günkü gazeteler Anadolu İhtilali başlıklarını bundan dolayı attılar.
2002 yılında ilk AK Parti hükümeti kurulduğundan beri Türkiye'de bir muhalefet tiyatrosu oynatılıyor.
Türkiye'deki kademelendirilmiş vesayet rejiminin medya, bürokrasi, sanat dünyası ve akademideki yılmaz savunucuları kendilerini AK parti iktidarına muhalif ilan ederek ahlaki olarak güya yüksek bir pozisyona konumlandırdılar.
Halbuki sonuna kadar Türkiye'yi arka planda yöneten gerçek iktidarın yanlısı idiler.
AK Partinin demokratikleşme ve modernleşme ile ilgili attığı tüm adımlara bundan dolayı sonuna kadar canhıraş bir şekilde direndiler.
Akademisyenler cübbelerini giyip sokaklara döküldü.
Odalar, Meslek birlikleri dava üstüne dava açtılar.
İmam hatiplerin orta kısmının açılmasını önlemek için Mecliste kavgalar çıkardılar.
CHP Başörtü yasağının kaldırılması dahil olmak üzere demokratikleşme ile ilgili her kanun değişikliğini Anayasa mahkemesine taşıdı.
Gebze-Harem Banliyö hattını endüstriyel miras olarak ilan ettirip Marmara'yı durdurmak için davalar bile açtılar.
Daha başka birçok altyapı yatırımını durdurmak için ellerinden geleni yaptılar.
AK Parti hangi vesayet odağını dağıtsa yeni bir vesayet odağı karşısına dikildi.
Netice de büyük mücadeleler sonucunda bu vesayet odaklarının büyük bir kısmı tasfiye edildi.
Cumhuriyet Mitingleri, E Muhtıra, Gezi ayaklanması, 17-25 Aralık Yargı Darbesi ve 15 Temmuz darbe girişimi gibi girişimlerin tek hedefi bu dönüşümü durdurmak ve mümkünse geriye çevirmekti.
Vesayetçiler, ve Türkiye'nin gericileri hala pes etmediler ve edecek gibi durmuyorlar.
Zira İdris Küçükömer'den ilham alarak şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Türkiye'deki mevcut muhalefet aslında iktidar, iktidar ise aslında muhalefettir.
Bu her bakımdan böyledir.
Cumhuriyetin kuruluşundan beri devletin teşviki ile yığdıkları sermaye birikimi ve yetişmiş insan unsurları üzerinden ürettikleri kültürel ve iktisadi iktidar ile vesayetçi anti demokratik gerici kesimler Türkiye'de hala esas iktidarı temsil etmektedirler.
Sadece bu da değil. Celal Ali Ahmed'in garbzede olarak tanımladığı bu kesimlerin Türkiye'de kurduğu iktidarın esas kaynağı Batının dünya üzerinde kurduğu küresel ve iktisadi hegemonyadır.
İşte bundan dolayı hem küresel iktidar hem de onların Türkiye'deki uzantıları ile başından beri dimdik durarak çarpışan Erdoğan ve arkasındaki halk kitlesi müesses nizamın esas muhalifleridir.
Enes Bayraklı
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye AB ilerleme raporlarını ne zaman ciddiye alır? (31.05.2019)
- Ezana saygısızlık daha büyük bir soruna işaret ediyor (11.03.2019)
- Sisi’nin AB’si (28.02.2019)
- Almanya’da NSU terör örgütü ve Neo-nazileri kim koruyor (16.02.2019)
- Avusturya’daki bozkurt ve rabia yasağı neyi hedefliyor? (14.02.2019)
- Avrupa çatırdarken (10.02.2019)
- PKK için Suriye'de çember daralıyor (24.01.2019)
- Seçim güvenliği tartışmaları neye hizmet ediyor? (18.01.2019)