Türkiye'de her seçim öncesi bazı konuları temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp tekrardan milletin önüne getirmek artık bir gelenek haline geldi.
Hayat tarzına müdahele edildiği, irtica korkusu ve seçimlerde hile yapılacağı iddiaları bunlardan birkaçı.
Seçim güvenliği ile ilgili iddialar şüphesiz eskiden de vardı.
Yenilgilerine bahane arayan siyasetçiler seçimlerde hile yapılacağını seçim kampanyaları sırasında iddia eder, seçimlerden sonra bir kaç gün daha dile getirir, sonrasında her şey unutulurdu.
Son dönemde bu tartışmaların daha sistematik bir biçimde gündeme getirildiğini görüyoruz.
Hâlbuki Türkiye yereldeki somut sorunların ve bunları çözmeye yönelik somut projelerin tartışılması gereken bir yerel seçime gidiyor.
Milletin kahir ekseriyeti zaten ısıtıp ısıtıp önüne sürülen bu bayat pilava dönüp bakmıyor bile.
Zira insanların hayatlarına dokunan gerçek gündemleri ve sorunları var.
Muhalefet partileri ise yereldeki gündelik sorunlara yönelik somut projelerden ziyade bu bayat tartışmaları gündeme taşımayı tercih ediyorlar.
Zira somut projeler için rahatlarından feragat etmeleri, daha fazla seçmene hitap edip daha fazla oy alabilmek için ise ezberlerini bozup kendilerini dönüştürmeleri gerekiyor.
Gelgelelim hiçbirinin böyle bir adım atmaya cesareti yok.
Bundan dolayı kolaycılığa kaçarak seçmenlerini konsolide etmenin yolunu bu tartışmaları yeniden gündeme getirmekte buluyorlar.
Seçim güvenliği ile ilgili ortaya attıkları iddiaların elle tutulur bir yanı yok.
Zira bunlar Türkiyedeki seçimlere gölge düşürmekten uzak birkaç tekil örnekten öteye gidemiyor.
Öldüğü halde sistemden kaydı düşülmeyen, yahut muhtarlık seçimlerinde köyündeki akrabasının muhtar yapmak için kaydını köyüne aldıran birkaç seçmen örneğinden öteye gidemiyor bu iddialar.
Halbuki bu tarz örneklere Türkiye'de her daim rastlanıyor.
Öldüğü halde trafik cezası yazılan da var, kadın olduğu halde askere çağrılan da.
Nitekim bu hatalar yapılan itirazlar neticesinde hukuk sistemi içerisinde düzeltiliyor.
Seçimler ve seçmen kütükleri ile ilgili itirazlar da hukuk sistemi içerisinde yapılıyor, sonuçlandırılıyor.
Türkiye'de 60 milyona yakın seçmen var.
Birkaç bürokratik hatayı yahut kötü niyetli şahısların suistimalini bahane ederek tüm seçim sistemini töhmet altında bırakmanın kime ne faydası var?
Bunun muhalefete seçmen konsolidasyonu gibi bazı faydalar sağladığı kesin ama demokrasimize olan güveni sarsarak kendi altlarını oyduklarının farkında değiller.
Zira Türkiye'nin son yüzyıldaki en büyük kazanımı, 1950 yılından beri darbe sonrası yapılan birkaç seçim hariç serbest ve adil seçimleri her şeye rağmen gerçekleştirmiş olmasıdır.
Bundan dolayı toplumumuz bütün gerginliklere ve sorunlara rağmen çözümü meşru siyasette aramış ve seçimlere her zaman büyük teveccüh göstermiştir.
Bu güveni yıkmak, meşruiyyetini sorgulamak sorunların çözümü için demokrasi ve sandık dışı yöntemleri teşvik etmektir.
Bu tartışmaların en tehlikeli yanı da budur.