Çocuklarımıza medeniyetimizi, maneviyatımızı ve tarih bilincini yeterince öğretiyor muyuz?
Son günlerde yaşanan olaylar bizlere öyle büyük bir gerçeği hatırlattı ki, artık bu gerçekle yüzleşmeden, onu değiştirmek için mücadele etmeden nefes almak bile ağır geliyor. Şimdi herkes kendine şu soruları sormalı: Yaşadığım hayat, inançlarıma, kültürüme ve tarihime uygun mu? Çocuklarıma hangi değerleri aşılıyorum? Onlara medeniyetimizi, maneviyatımızı ve tarih bilincini yeterince öğretiyor muyum? Eğer bu soruların yanıtları içimizi rahatlatmıyorsa, derin bir muhasebe yapmanın vakti gelmiş demektir.

➡ Gencecik nesillerin, kendilerine yakışmayan bir tavırla köksüz ve şuursuz bir şekilde maneviyata sırt çevirdiğine tanık olduk. Ancak burada en büyük eksiklik biz yetişkinlere, ailelere, eğitimcilere ve toplumu yönlendiren herkese ait. Bizler, çocuklarımıza doğruyu, kutsalı, tarihi yeterince anlatmadık. Onları, en büyük değerlerimizden bihaber yetiştirdik. Bir asırlık manevi mirasın üstüne basıp geçerken neyi kaybettiklerini fark etmediler. O kabirlerin ne anlama geldiğini hiç düşünmediler. O kutsal mekânda kimlerin yattığını merak bile etmediler. Orası sadece taş ve duvarlardan ibaret bir yapı değil; orası medeniyetimizin şahidi, inancımızın nişanesi, geçmişimizin sesi…
➡ Şehzade Camii, Mimar Sinan'ın mimarbaşı olduktan sonra tasarladığı ilk selatin camisi. Kanuni Sultan Süleyman, Mimar Sinan'dan İstanbul'un merkezini belirlemesini ve bu noktaya oğlu Şehzade Mehmet için bir cami inşa etmesini istemiş. Sinan, ölçümler yaparak İstanbul'un tam ortasının burası olduğunu tespit etmiş ve Kanuni, burayı tarihi yarımadanın sıfır noktası olarak kabul etmiştir. Burada inşa edilen cami sadece bir ibadet mekânı değil, aynı zamanda bir düzenin, bir nizamın sembolüdür. İslam, her alana düzen getiren bir sistemdir; dünyevi hayata, maneviyata, insanın kalbine ve toplumun yapısına…
➡ Çoğu zaman şikâyet ediyoruz ama kötü giden şeyleri düzeltmek için sorumluluk almazsak, vazifelerimizi yerine getirmezsek, büyük bir eksiklik içinde oluruz. Daha iyisi ve daha güzeli, İslam medeniyetine göre Kitabullah tarafından tanımlanmıştır. Daha iyi bir kul, daha iyi bir hizmet ehli, daha bilinçli bir nesil yetiştirmek zorundayız. Bugün, inancımızı ve medeniyetimizi ihya edecek bir gençlik yetiştirmezsek, geleceğimizi de kaybederiz.
➡ Aile, insanın ilk eğitim aldığı yerdir. İslam'da eğitimin temeli ailedir. Çocuk, dünyaya tertemiz bir fıtratla gelir. Sevgili Peygamberimiz (SAV) bir hadisinde, "Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar; sonra anne-babası onu Yahudi, Hristiyan veya mecusi yapar" (Buhari, Cenâiz 92) buyurmuştur. Yani çocuk, ailesinden aldığı terbiye ile şekillenir. Bu sebeple anne-baba, çocuğunu yetiştirirken ona doğruyu, güzeli ve hakikati öğretmekle mükelleftir.
➡ Din eğitimi ailede başlamalıdır. Bu görev, başkalarına devredilemez. Anne-baba, evlatlarına önce Allah sevgisini, peygamber aşkını ve İslam ahlakını öğretmelidir. Çünkü çocuk, küçük yaşta öğrendiklerini hayatı boyunca taşır. "Ağaç yaşken eğilir" atasözünde de ifade edildiği gibi, küçük yaşta verilen eğitim, insanın karakterinin temel taşlarını oluşturur.
➡ Sevgili Peygamberimiz (SAV), "Çocuğa güzel bir isim vermek, ona güzel bir terbiye vermek ve iyi bir eğitim almasını sağlamak, anne-babanın çocuğuna karşı görevlerindendir" (İbn Mâce, Edeb 3) buyurmuştur. Bu sadece bir ahlaki sorumluluk değil, aynı zamanda dini bir vecibedir. Bir çocuk konuşmaya başladığında, artık dini eğitimi almaya da hazırdır. Küçük yaşta Allah'ın adını öğrenen bir çocuk, büyüdüğünde de imanını sağlam temellere oturtur. Anne-babaların bu bilinçle hareket etmeleri şarttır. Çünkü çocuk, duyduğu ve gördüğü şeylerden etkilenir. Onlara İslam ahlakını öğretmek, onları inançlı ve şuurlu bireyler olarak yetiştirmek, ebeveynlerin en büyük sorumluluğudur.
➡ Şimdi, her aile kendi evlatlarını birer bilinç abidesi gibi yetiştirmelidir. Çünkü bu ruhu kaybedersek, sadece kendimizi değil, geçmişimizi, geleceğimizi ve tüm medeniyetimizi kaybederiz. Çocuklarımıza, "Burası senin mirasın, burası senin ecdadın, burası senin ruhun" demeli ve onları bu bilinçle büyütmeliyiz. Anne-babalar olarak, evlatlarımıza sahip çıkmalı, onları köklerinden, tarihinden ve inancından bihaber bırakmamalıyız. Bugün çocuklarımıza vereceğimiz bilinç, yarın medeniyetimizin varlığını koruyacak en büyük güç olacaktır.
Şimdi başta sorduğumuz soruları cevaplayalım:
➡ Yaşadığım hayat, inançlarıma, kültürüme ve tarihime uygun mu?
Bu sorunun cevabı, günlük alışkanlıklarımızdan aldığımız kararlara kadar geniş bir yelpazede saklıdır. İnancımıza ve kültürümüze uygun bir yaşam sürdürmek için, öncelikle İslam'ın hayatın her alanına yön veren ilkelerini özümsemeliyiz. Günlük ibadetleri ihmal etmemek, helal-haram sınırlarını gözetmek, ahlaki değerleri hayatın merkezine almak bu yolculuğun temel taşlarıdır. Kendimize düzenli olarak muhasebe yapmalı, Kur'an ve sünneti rehber edinerek yaşamımızı gözden geçirmeliyiz. Çevremizi ve hayat tarzımızı inancımızı pekiştirecek unsurlarla donatmalıyız.
➡ Çocuklarıma hangi değerleri aşılıyorum?
Çocuklarımız, bizim yansıtmadığımız hiçbir değeri içselleştirmezler. Onlara sevgiyi, saygıyı, fedakârlığı, sadakati ve adaleti öğretirken, bizzat bu değerlere uygun bir yaşam sürdürmek zorundayız. Maneviyatı sadece anlatmak değil, yaşamak ve yaşatmak esastır. Çocuklarımızın karakter gelişiminde rol model olmalı, onları İslam ahlakıyla yetiştirmeli ve onlara inanç temelli bir kimlik kazandırmalıyız. Dini sohbetler, kıssalar, peygamberimizin hayatı üzerine yapılan anlatımlar ve bilinçli bir eğitim süreci, onları doğru bir istikamette yetiştirmeye yardımcı olacaktır.
➡ Onlara medeniyetimizi, maneviyatımızı ve tarih bilincini yeterince öğretiyor muyum?
Eğer çocuklarımız geçmişlerini bilmiyor, büyük şahsiyetleri tanımıyor, manevi mirasımıza yabancı kalıyorsa, burada eksik olan şey bizlerin onlara aktarması gereken şuurlu eğitimdir. Ecdadını tanımayan, tarihini bilmeyen bir nesil, köksüz kalır ve kolayca savrulur. Çocuklarımızı ecdat yadigârı mekânlarla, eserlerle, şanlı tarihimizle erken yaşlarda tanıştırmalı; kitaplar, belgeseller ve eğitim programlarıyla bilinçlendirmeliyiz. Aile içinde sohbetlerle, dualarla, ibadetlerle manevi atmosferi güçlü kılmalı ve onların ruh dünyasını beslemeliyiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.