Geçen hafta Almanya'daki Correctiv adındaki kuruluşun organizasyonuyla 9 farklı ülkeden medya organlarının desteğiyle Türkiye'ye karşı yeni bir dezenformasyon ve karalama kampanyası başlatıldı.
Ama görünen o ki bu kampanyayı fonlayanlar ve planlayanlar istedikleri etkiyi yaratamadılar.
Bu başarısızlığın iki temel nedeni var.
Öncelikle Black Sites haberinin yayınlandığı aynı gün 55 milyar avroluk Cum-Ex vergi kaçakçılığı haberi nedeniyle Correctiv'in Genel Yayın Yönetmeni Oliver Schröme yönelik Almanya'da soruşturma başlatıldı.
Dolayısıyla bütün dikkatler bu yöne kaydı.
Kaderin bir cilvesi olsa gerek.
Zira basın kuruluşları ve gazetecileri dokunulmaz gibi lanse eden Almanya büyük para babalarının çıkarları söz konusu olunca ticari sırları ifşa ettiği gerekçesiyle bir gazeteci olan Schröm'e yönelik soruşturma başlattı.
Ama bu karalama ve dezenformasyon kampanyasının başarısız olmasının esas nedeni, yalancı çoban haline gelmiş olan FETÖ'nün temelsiz iddialarına dayandırılmış olması.
Dolayısıyla iddia edildiği gibi bu haber ciddi bir araştırmanın ürünü değil.
Gazetecilik standartları açısından ortada tam bir rezalet var.
Haberin yazılış biçimi ve haberde kullanılan dil tarafsız bir gazetecilikten ziyade Türkiye'ye yönelik taraflı ve ideolojik bir tutumu yansıtmakta.
Örneğin haber metninde Türkiye'den Erdoğan Rejimi diye bahsediliyorken, FETÖ hakkında dünya çapında okulları ve yardım kuruluşları olan meşru bir hareket olarak bahsedilmekte, tarihi takiyye, yalan, iftira, kumpas ve dezenformasyon ile dolu olan FETÖ'nün cürümleri hakkında hiçbir bilgi verilmemekte.
Gelelim haberdeki iddialara.
Öncelikli olarak haberde Türkiye'nin FETÖ'cüleri Kosova, Malezya gibi ülkelerden kaçırarak Türkiye'ye getirdiği iddia ediliyor.
Halbuki ortada kaçırılma diye bir şey yok.
Zira Türkiye'nin yurtdışında FETÖ'cülere yaptığı operasyonlar ilgili ülkelerdeki makamların onayı ve işbirliği ile yapılıyor.
Dolayısıyla ilgili ülkeler Türk yargısına hesap vermek üzere FETÖ'cüleri Türkiye'ye iade ediyorlar.
Zaten Almanya'da Sol partinin konu ile ilgili verdiği soru önergesine Alman hükümetinin verdiği cevapta da bu husus vurgulanıyor.
Söz konusu cevapta Alman hükümeti Türkiye FETÖ'cüleri kaçırmıyor, bu şahıslar yerel makamlar tarafından Türkiye'ye iade ediliyor diyor.
Haber metnindeki ikinci iddia Türkiye'deki FETÖ'cülerin sokak ortasında kaçırılarak hukuk sistemi dışındaki hapishanelerde işkenceden geçirildiği yönünde.
Bu iddianın kaynağı yalan, kumpas ve manipülasyon konusunda isim yapmış FETÖ terör örgütü mensubu iki şahıs.
Güya gazeteciler bu şahısları çapraz sorguya tutmuşlar ve söylediklerinde bir çelişki bulamamışlar.
İddiaya göre bu iki şahıs Türkiye'de işkenceden geçirildikten sonra FETÖ içerisine sızıp ajanlık yapmaları şartıyla serbest bırakılmışlar.
Serbest kalır kalmaz da güya ajanlık yapmaları karşılığında serbest bırakılan bu şahısları her nasılsa öyle ellerini kollarını sallayarak Avrupa'ya kaçmışlar.
Görüldüğü gibi hikayenin elle tutulur bir tarafı yok, bundan dolayı da operasyonu yapanların elinde patladı.