Neden İstanbul seçildi? Kim seçti?
Basmakalıp kültürel yargıları severiz.
Rahatlatıcıdırlar...
Zihnimizde kaotik bir fırtınanın esme ihtimalini bir anda silerler.
Üstelik güven de verirler...
Karanlık labirentlerde sorular sorarak dolaşmanın ne âlemi vardır! Bu budur, şu bu kadardır, zaten öyledir, işin gerçeği odur, falan dersiniz ve sonra söylediğinize sırtınızı dayayıp keyfini yaşarsınız.
Ama bir an gelir...
Yıpranmış klişe yargılar bizi tuzağa doğru iter; zihnimizi bulandırır, olaylar bu yolla unutulmaya terk edilir ki, işte o fenadır.
***
Kaşıkçı cinayetini (belki "Kayıp Kaşıkçı olayı" demek daha doğrudur) alalım...
Belli ki Suud devletinin üst kademesinden gelen emirle ortadan kaldırıldı Kaşıkçı.
Ama plan tam yürümemiş görünüyor.
Tam bu noktada kabullenmek zorundayız ki, "bedevi caniler insanı böyle kıtır kıtır keserler"; "Suud devletinden zaten ne beklenir ki" türünden yargıların ortama hâkim olması (zihinlerimize konfor verse de) gerçeği bütün yönleriyle anlamamıza yardımcı olmadı.
Tersine, belki de bu ortam hem "Neden İstanbul?" sorusunu perdeledi hem de katillerin arkasına dolanıp esas planlayıcılar ve teşvikçilerle yüzleşmemizi engelledi.
Şimdi bakıyorum da...
"Kaşıkçı gerçekte kimdir?" sorusuna dahi bir cevap bulamadık.
(Ara not: Mossad ve CIA'nın yabancı diplomatik misyonlarında böyle çok işe kalkıştıklarını nedense kimse listelemez ve hatırlamaz!)
***
Oysa Başkan Erdoğan'ın Washington Post'a yazdıkları arasında geçen bir cümle yeterince kritiktir: "Hiç kimse bir daha bir NATO müttefikinin toprağında böyle bir suç işlemeyecüret etmemelidir."
Bu cümlenin yol açtığı sorular önemli.
İşin içinde bir ya da birkaç NATO müttefiki mi var?
Ya da cinayetin arka planı NATO'nun gelecek planlarıyla doğrudan ilgili mi?
Dahası...
Erdoğan'ın gayet sert biçimde "bir daha olmasın!" uyarısı yaptığı açık.
Bu uyarı aslında muhtemel tekrarlara mı işaret ediyor?
Hepsi bir yana...
Türkiye'nin dost yüzlü düşmanlarını yavaş yavaş diz çökmeye zorladığı ve Akdeniz'in iyice ısındığı bir dönemde her şeyden önce "bu cinayet için neden İstanbul seçildi?" ve "Kim seçti?" sorularını masada tutmak gerekiyor.
***
AYNA
Âlime sordular: Cömertlik mi, cesaret mi tercih edilmeli? Cevap şöyle geldi: Cömert olanın cesarete ihtiyacı yoktur.
ŞİRAZLI SADİ
Haşmet Babaoğlu - Sabah
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Hafızamızı diri tutmalıyız! (06.11.2018)
- Dokunulmaz kürsünün 15 Temmuz’a dokunması!.. (05.11.2018)
- Hayat gelip geçerken-3 (03.11.2018)
- Sonbahar güneşi, saf zeytinyağı, sahte besin, günümüz insanı... (02.11.2018)
- Bak, bu adamlar da yapabiliyormuş! (01.11.2018)
- Diplomasi vitrini yanıltmasın, stratejilere bakın! (26.10.2018)
- Geri planda konuşulanlar... (25.10.2018)
- Avrasyacılık, şuculuk, buculuk, derken... (23.10.2018)