"Biraz yukarıda, bir ağacın altında oturdum. Kızıltoprak'ta trenden indikten sonra, buraya gelinceye kadar terlemiştim. İyi pişmiş bir kahve ile şurada, ağaçların koyu gölgelerinde ne latif bir an-ı istirahat geçirilirdi. Hemen ekseriya buraya gelir; bazen elimde ikmal olunacak bir kitapla birkaç saatimi böyle sadece kendime hasretmekten büyük bir zevk duyardım." Bu cümleler 23 Mart 1911'de Servet-i Fünun'da yayımlanmış bir Cemil Süleyman hikâyesinden. Ne ilginç! Şu güzel "eski" kelimeler olmasa benim ilk gençliğimden bir manzaranın tasviri sayabilirdim. 1970'lerde de Kızıltoprak istasyonu çevresi böyleydi. Çok zaman trenden orada iner, bir ağacın koyu gölgesi altında kitabımı okur, bazen arkadaşlarla buluşur, çok daha sonra Göztepe'deki evimize yürüyerek giderdim. Elbette şimdi bu manzaranın yerinde yeller esiyor ama kabul edelim ki, Anadolu Yakası'nın eski mahalleleri değişime çok uzun süre direndi...
***
"Anons" filmini nasıl bulduğumu soranlar var... Sinematografik izlenimlerimi falan yazacak değilim. Çünkü yaşadıklarımız darbecileri hafife alacak, darbe girişimleriyle matrak geçecek bir ruh durumuna girmemizi imkânsız kılıyor. Venedikliler beğenebilir, onların bileceği iş! Fakat bizim yaralarımız sıcak ve böyle senaryoları kabullenemeyiz.
***
Sevgi taşkınlığı... Pozisyonunuzu değiştirip öyle bakın. Şimdi ne görüyorsunuz? Sevilme açlığı...
***
Bilmem, farkında mısınız, sosyal medya gezilip görülecek yerler konusunda gayet otoriter bir harita çiziyor. Bir süre sonra gözümüz bize işaret edilenden başka bir şey görmüyor. Mesela instagramcılar Ayvalık'a geldiklerinde hiç durmadan Cunda'ya geçiveriyorlar. Oysa Ayvalık uzun uzun durulacak bir yer, hele tarihi arka sokakları çok güzel! Geçen hafta Zeytin Hasat Günleri'ndeydim. Özlemişim. Ayvalık sokaklarında dolaşmaya doyamadım. Cafe Caramel'in sokağa koyduğu masalardan birine oturup kahve içmek çok iyi geldi. Orman meyveli irmik tatlıları çok güzelmiş ama artık başka zamana! Macaron Muhallebicisi'ne de uğradım tabii. Giderseniz, siz de uğrayın.
***
Uzaktan bakmanın güzelliği... Yol boyunca yaprakları turuncuya çalan ağaçlar arasından geçtim. Hazanı bilmesem hüzne değil, neşeye kapılırdım.
Haşmet Babaoğlu- Sabah