Haşmet Babaoğlu

Zaman gelip geçerken: Karne günleri...

Yine kafama takıldı... Yetişkinler nasıl da kendi okul günlerini icat edilmiş hatıralaradönüştürüyorlar! Hoşluklar abartıldıkça abartılıyor, nahoşluklar kuytuya itiliyor. 30'umuzu geçince mazi cilalanmaya başlıyor, mesela okula ayaklarımızın geri geri gittiği günleri hatırlayıp anlatmaya yanaşmıyoruz. Gecelerimizi kâbuslarla bölen yaklaşan karne günleriniçocuklarına anlatan ebeveynler var mıdır?.. İlkokul, ortaokul, lise boyunca yaşadığımız derin hayal kırıklıklarımızı, herkesin içinde haksız yere horlanışlarımızı hızla unutulmaya terk edişimiz ne tuhaf! Sonuç? Okulla birlikte, "gerçek" hatıralardan da mezun oluyoruz sanki.

***

Güzel karneler var, hem de çok güzel karneler... Yok, bütün notların tavan yaptığı, üstüne takdirnameler yazılmış karnelerden söz etmiyorum. Mesela fiziksel ya da davranışsal bakımdan ayrı eğitim alması gereken çocukların (özel eğitim rehberi) öğretmenlerinin şöyle notlar düştükleri karneler: "Seni tanıdığım ilk günü hatırlıyorum. Senin de benim de korkularım vardı. Beraber ne güzel yürüdük o yokuş yolu... Biz yürüdükçe yol da düzeldi, rahatladı. Hayatın hep böyle olsun!"

***

Altı, yedi yıl öncesinin en sevdiğim tiyatro topluluğu Krek'ti. Tabii köprünün altından çok sular aktı, toplum olarak ne çok sınavlardan geçtik, geçiyoruz! Krek'in yeniden kurulup oyunlarına başladığı haberini alınca soluğu Wolkswagen Arena'da alıp "Dünyada Karşılaşmış Gibi"yi izledim. İyi oynanıyor, kesin. Fakat geçmişte izlediğim şahane oyunları "Güzel Şeyler BizimTarafta"nın yerini tutamadı.

***

Belki kızanlar olacaktır ama sorum şu: Bildiğimiz leziz lokma tatlısının ne günahı vardı da, içine birbirinden garip başka tatlar doldurmaya başladık? Yavaş yavaş "bulamaç tatlar kültürü" diye bir şey oluşuyor. Çok "tatsız" bir gelişme.

***

Ah, o bakış, o gözler! Museo Del Prado'da (Madrid) hızlı adımlarla Goya'nın "karanlık tablolar"ının bulunduğu salona gittim. Ama beni o ürkmüş yüzler, korkudan dağılmış çenelerle bezeli tablolar (aslında duvar resimleri) değil de Köpek (El Perro) tablosu sarstı, dağıttı... Kimileri "bir köpeğin mukadder ölüme bakışı"nın resmedildiğini iddia ediyor. Yolu Madrid'dengeçenler zaten bu müzeye uğramadan yapılamayacağını biliyorlar ama bence ne yapıp edip bu köpeciğe de baksınlar!

Haşmet Babaoğlu - Sabah

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.