Herkes gittikten sonra
Müslim Coşkun, Milli Gençlik Vakfı günlerinde tanıştığımızı söylüyor. Ben ise 1989 seçimlerinde oy kullanma sırasında tanıştığımızı hatırlıyorum. Hangisi doğru, ikimiz de emin olamıyoruz. Nihayetinde otuz beş yıllık bir kardeşlikten bahsediyoruz. İnsan ömrü için ne kadar uzun bir süre.
Coşkun, yazıyı yazgı olarak görenlerden. Kendisini tanıdığımdan beri yazmaktan hiç kopmadı. Bir insanın bunca zaman kalemi elinden bırakmaması, elbette bir derdinin, meselesinin ve kuvvetli bir yazma gerekçesinin olduğunu gösterir.
Her insanı diğerlerinden ayıran belli başlı vasıfları vardır. Dostluğa yatkınlığı, köklerine bağlılığı, sözüne sadakati ve cömertliği Müslim Coşkun'un bende öne çıkan özellikleri. Öyle olmadığı halde öyleymiş gibi davrananlardan ziyadesiyle uzağız.
Hayatımızın son çeyrek asrı beraber seyahatlerle geçti. Neredeyse hiç ara vermeden. Konuşmadan. Uzun yürüyüşler yaptık, mağaralara girdik, kanyonlara indik, ıssız ormanlarda kaldık, ırmak kıyılarında ve dere boylarında molalar verdik. Kaybolduk, güzel soğuk yedik, tipiye yakalandık, dağlarda geceledik. Her mevsimi ve iklimi gördük. Böylece 'yaşamak maceramıza' benzersiz sayfalar eklenmiş oldu. İnsanla ve dünyayla ilgili türlü tecrübeler edindik. Ağacı gövdesinden, insanı gözlerinden tanımayı öğrendik. Alacağını alan, verme sırası kendisine gelince ortadan kaybolan kimselerden olmadık. Çok şükür.
***
İnsanlar gibi kitapların da bir kaderi var. Herkes Gittikten Sonra, bana kalırsa, tam zamanında vücut bulmuş bir eser. (Muhit Kitap, Şubat 2024) Kitapta yer alan yazılar bizi daha düzgün bir insan olmaya davet ediyor. Anahtar kelime, samimiyet.
Refah Partisi dönemi, Millî Gazete yılları, Yeni Söz şaşkınlığı, adeta bağımsızlık mücadelesine dönüşen İtibar serüveni, sonrasında Muhit dergisi; edebî ve siyasî onca yakın şahitlik, yazıların satır aralarında kendini gösteriyor. Kitap boyunca umut ve hayal kırıklığı kardeşçe ilerliyor.
Bir insanla / eserle ilgili düşüncemiz iyiyse, yazar veya konuşuruz. Değilse, susarız yahut susmalıyız. Fıtrat değişmez fakat kader değişebilir. En uzakta görünen bir anda yakınımız olur. Yanımızda bildiklerimiz bilmediğimiz bir şeye dönüşebilir. Müslim Coşkun, iyi olanı yazmaya ve yaymaya dönük çabasını kitabında da sürdürüyor. Herkes Gittikten Sonra'nın istikameti iyilik, doğruluk ve güzellik üzerinedir.
***
Herkes Gittikten Sonra, referanslarını inancımızdan ve vatan fikrinden alan bir eser olmuş. Nezaket, itimat ehli olmak, dostluğa yatkınlık, fedakârlık, emek vermek, vefa göstermek; memleket manzaralarıyla beraber, kitap boyunca bize eşlik ediyor.
Müslim Coşkun'un yazılarında ve yaşantısında kalp önemli bir yer tutar. Çünkü: "Gözün kaçırdığı birçok şey kalbin görüş mesafesindedir." (Sayfa 67)
Dünya gurbetindeyiz. Meşakkatli yolculuğumuzu tamamlayacak ve asıl yurdumuza ulaşacağız. Zorlu gurbet hayatının ağırlığını hafifletmek, ancak candan ve hasbi dostlarla mümkündür. Dert varsa hemdert de olmalıdır. Müslim Coşkun, yazılarında, dostluk bahsini insanî bir ihtiyaç olarak öne çıkarıyor. İyilik ve incelikten neşet eden dostluklar, ömrümüzü daha güzel, anlamlı ve bereketli kılar. Öte yandan günümüz dünyasının çıkmazlarından biri de ikili ilişkilerin büyük ölçüde karşılıklı çıkara dayanmasıdır. Artık arkadaşlık kurmaktan değil de çevre oluşturmaktan bahsediliyor. Yazarın itirazı işte tam buradan yükseliyor: "Dostların hesabı olmaz. Hesap yapanların dostları yoktur, sadece hesaplarına uyan tanıdıkları vardır." (Sayfa 61)
Dostluğun önemini kavramakla beraber, Herkes Gittikten Sonra, daha ilk sayfalarından itibaren ayrıca şunu söylüyor bize: İnsanın kendisiyle güzel vakit geçirebilmesi çok kıymetlidir. Bunun kalıcı sonuçları olur. Nitekim öyle olmuş.
İbrahim Tenekeci
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.