Kudüs: İnsanlığın kırmızı çizgisi…
"Ve Kudüs şehri.
Gökte yapılıp yere indirilen şehir.
Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri.
Altında bir krater saklayan şehir.
Ve Kudüs şehri.
İçiyle ve ruhuyla suskun
Göklere kaçmış hayaliyle
Bir pervane gibi ışığa uçmuş gönlüyle
Bir başka aleme göçmüş hakikati
Tanrı katına varmış
İki elini kavuşturup divana durmuş
Hüküm istemiş.
Yeryüzüne, yeryüzü kadısına
Hüküm ki:
"Haksız yere bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir"
Üstad Sezai Karakoç'un bu ölümsüz mısralarıyla andığım Kudüs, bizim davamızın ve sevdamızın sembol şehirlerinden birisidir. Kudüs, Kur'an'ın ifadesiyle çevresi mübarek kılınmış bir şehir, Mescid-i Aksa'nın şehridir.
Âlemlere rahmet Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: "Yolculuk ancak şu üç mescitten birine olur: Benim mescidim, Mescidi Haram ve Mescidi Aksa." Bizim başımızın tacı olarak gördüğümüz bu üç mescidimizin her birisi ayrı tecellilerin mekânıdır.
Üç mübarek mescidimizden ilki Mekke'dedir. Mekke, izzetin ve celalin tecessüm ettiği Kâbe'yi içinde barındırır. Devasa bina ve kulelerin arasındadır, ama dünyanın merkezi, üssül esası olarak kimse onunla boy ölçüşemez, o kadar azametlidir. Allah'tan başka kimseye boyun eğilmeyeceğine dair o ebedi kulluk sözleşmesi Mekke'de dağa, taşa ve mekâna yansımıştır.
Sonra Medine'miz gelir. Orası da Ravza'nın mekânıdır. Rahmetin, merhametin ve şefkatin tecessümüdür o nurlu belde. Medine'de yaralar sarılır, gözyaşları silinir, gönüller ılık bir meltem ile sükûnete erer.
Ve üçüncü mescidimiz Kudüs'tedir. Mekke ile Medine sevgisinin tamamlayıcı cüzüdür bu kutlu şehir. Peygamberimiz ve yanındaki aziz sahabelerin 14 sene boyunca namazlarında kıble olarak döndükleri yer, Mirac'ın ve Beyti Makdis'in şehridir. O Beyti Makdis ki makarr-ı enbiya, mahalli vahyi ilahi ve salihlerin mabedidir. Kıyamete kadar artık şeytanın hükmünü kaybettiği mukaddes beldelerin yanında, sanki Kudüs dünya maceramızın, iyilik ile kötülüğün mücadelesinin bir maketidir. Burada birbirine zıt tecellilere şahit oluruz. İyi ile kötünün, zalim ile mazlumun, mağdur ile gaddarın yan yana yaşadığı bu şehir hem acımızın, hem de tarihi mirasımızın heykeli olarak yükselir. Bir çığlıktır Kudüs… Kim olduğumuzu, ne halde bulunduğumuzu ve neyi gaye edinmemiz gerektiğini bize sürekli tekrarlayan bir çığlık… Kudüs, bir taraftan içimizde kanayan yaranın remzidir, diğer taraftan içine gireni saran, sanki göklerden inmiş havası ile ihtişamlı medeniyetimizin silinmeyen izidir.
Kudüs insanlığımızın ve insanlığın ortak mirasıdır. O miras Allah'ın kulları olarak bütün insanların kardeşçe yaşamasına dair formülü içinde barındırır. Kudüs bize derdi de gösterir, devayı da… Kudüs bizim bu anlamda hem çaresizliğimiz, hem de çaremizdir. Bu açıdan Kudüs'ü hiç unutmamalı, hep gündemimizde tutmalı ve yüreğimizde bir muska gibi taşımalıyız.
Nuri Pakdil Usta'nın dediği gibi ya da:
"Tûr Dağını yaşa
Ki bilesin nerde Kudüs
Ben Kudüs'ü kol saati gibi taşıyorum
*
Ayarlanmadan Kudüs'e
Boşuna vakit geçirirsin
Buz tutar
Gözün görmez olur
*
Gel
Anne ol
Çünkü anne
Bir çocuktan bir Kudüs yapar
*
Adam baba olunca
İçinde bir Kudüs canlanır
*
Yürü kardeşim
Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."
Bir hadisi şerifte bildirildiğine göre Rasulullah (s.a.s)'ın câriyesi Meymune (r. anhâ): "Ey Rasulullah! Bize Mescidi Aksa hakkındaki hükmün ne olduğunu bildir" dedi. Rasulullah (s.a.s.) da şöyle buyurdu: "Oraya (Mescidi Aksa'ya) gidin ve içinde namaz kılın." Rasulullah (s.a.s) sözlerine daha sonra şöyle devam etti: "Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız, kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin."
Kudüs'e gönderilecek zeytinyağı, oranın kalbi gibi atan Mescid-i Aksa'nın ihya edilmesidir. Mescidin ihyası sadece maddi kaynaklarla olmaz. İhya, acı ile hissiyatını kaybetmiş gönüllerin ve çaresizlikle iğdiş edilmiş zihinlerin ihyasıdır. Kudüs'ün ihyası aslında kendi ihyamız, milletin ve ümmetin ihyasıdır. İhya, Kudüs'ü konuşmak, hesaplaşmasını yaşamak, göklerden yere ağmış bu kutlu beldenin yaşadıklarını yüreğimizde hissetmektir. Ve en önemlisi ihya, aklı selim ve duru bir zihinle üretilecek bilgi, kararlılık, basiret ve cesaretle üretilecek siyasetin ve yeni nesillerimize Kudüs bilincini verecek bir eğitim içeriğinin üretilmesidir.
Hal böyle iken, bilindiği üzere, Amerika Birleşik Devletleri'nin özel üretim başkanı Donald Trump, 6 Aralık 2017 tarihinde yürürlüğe koyduğu bir kararla Kudüs'ü, İsrail'in başkenti olarak tanıdığını ve Telaviv'deki büyükelçiliğini Kudüs'e taşıyacağını açıkladı. Meşruiyeti tartışmalı bir işgal devletinin 1980'de ilan ettiği ve Birleşmiş Milletler'in kınayarak tanımadığı meşum bir kararın devamı niteliğindeki bu açıklama, hiç şüphesiz, hem sahipleri hem de bölge adına talihsiz ve yersiz bir adım olmuştur. Uluslararası hukuk ve insanlık vicdanı ile telif edilemeyecek bu tek yanlı karar, ecdadımızın tabiriyle Kudüs'ü- Şerif'i, işgalci bir devletin sözde başkenti olarak bütün dünyaya dayatmaktadır. Bölge dengeleri, diplomasi ve uluslararası toplumun karşılıklı saygıya dayanan teamülleri ile telif edilemeyecek bu talihsiz girişim aslında bir dayatmanın da ötesinde yeterince gergin bir coğrafyayı daha da gerecek bir tür meydan okumadır. Asırlardır insanlık için bir barış yurdu olan kutsal şehir Kudüs'ün bölgede sistematik terörle ayakta kalmaya çalışan işgalci İsrail'e bir oldubitti ile peşkeş çekilmeye çalışılması asla kabul edilemez. Kudüs; barış, selamet ve gelecek açısından insanlığın kırmızı çizgisidir. Kudüs esenliğe kavuşmadan ne bölgenin ne de dünyanın esenliğe kavuşması beklenebilir.
İşte bu mülahazalardan hareketle, ülkemiz ve halkımızda oluşan duyarlılığa paralel olarak İstanbul Medeniyet Üniversitemiz de, hem oybirliği ile aldığı ve bir önceki paragrafta içeriğini paylaştığım senato kararıyla bu tutumu protesto etti; hem de Kudüs davası konusunda kalıcı ve sadra şifa çalışmalar yapmak, araştırmacılara nitelikli ve interdisipliner akademik destek sağlamak amacıyla "Uluslararası Kudüs ve Filistin Araştırmaları Birimi"ni kurdu. Kudüs davasına, ülkemize ve insanlığa hayırlar getirmesini dilediğimiz merkezimiz hakkında ayrıntılı bilgi şu linkten edinilebilir:
http://www.medeniyet.edu.tr/tr/haberler/ismam-bunyesinde-uluslararasi-kudus-ve-filistin-arastirmalari-birimi-kuruldu#sthash.QOCNqGZC.dpbs
Prof. Dr. M.İhsan Karaman
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sinsi katil: Sigara (29.10.2017)
- Medya, gençliğimiz ve geleceğimiz (01.10.2017)
- Bağımlılık Sarmalı Ve Mücadele Stratejileri (06.09.2017)
- Eğitim, Bilim ve Üniversite Üzerine (26.08.2017)
- Modern sömürgeciliğin sonuna doğru: “Afrika, Afrikalı’larındır” (24.07.2017)
- Küresel Adalet ve İnsanlığın İmtihanı (19.06.2017)