Mustafa Özcan

Cerrah titizliğiyle

'Afrin operasyonu cerrah titizliğiyle başarıldı' ifadesi benim ifadem değil aksine Züheyr Salim isimli Londra'da ikamet eden Suriyeli muhalif liderin Afrin harekatıyla ilgili olarak koyduğu teşhis ve tanıyı yansıtmaktadır. (zuhair@asharqalarabi.org.uk/ Mevkifuna:Erbaa Resail min Gusni'z Zeytun ve İleyha 19/3/2018) Fiilen Afrin operasyonu cerrah titizliğiyle yürütülmüştür. ÖSO ile birlikte Türkiye'nin Afrin'de yürütmüş olduğu harekâtın dışındaki bütün askeri hareketler Vandalizm kokmakta ve Sırp savaşlarını hatırlatmaktadır. Yine Zuheyr Salim'in ifade ettiği gibi Afrin halkına karşı ayrım gözetmeden bir tek olsun bile varil bombası kullanılmamış, atılmamıştır. Türk askerleri haksız yere ölmüş ama öldürmemiştir. Mısırlı yazar Cemal Sultan'ın kendi gazetesi Al Misruyyun'da kaleme aldığı makalede işaret ettiği gibi Suriye savaşlarında belki ilk kez askeri kayıplar sivil kayıpları aşmıştır. Bu da yürütülen operasyonun ahlaki titizliği nedeniyledir. Türk Silahlı Kuvvetleri ile ÖSO birliklerinin yürüttüğü bu savaşta başta PYD unsurları olmak üzere Şebbiha, İran milisleri ve Ruslar Bosna Savaşında amelleriyle Sırp tarafını hatırlatırken Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile ÖSO mensupları ahlaki titizlikte Aliya İzzetbegoviç ve Boşnak tarafını ve askerlerini hatırlatmıştır. Rakka'da ABD ile birlikte Marksist ve terörist ortağı PYD'nin yürütmüş olduğu harekâtta taş üstüne taş baş üstüne baş bırakılmamıştır. Züheyr Salim, Afrin operasyonunun savaşlar için bir model olduğunu ve bunun saptırılmadan, sektirmeden sürdürülmesi gerektiğini yazmaktadır. En büyük tehlike düşmana benzemektir. Bu itibarla Aliya İzzetbegoviç 'asıl yenilgi, düşmana benzediğinizde başlar' diye bir ifade kullanmıştır. Züheyr Salim'in de hatırlattığı gibi bu ifade ya bizzat Kur'an'dan alınmadır ya da ruhundan mülhem, iktibastır. Hak hukuk kaidesi veya kuralı ihlal edildiği zaman düşmana benzemeye başlanır. Nitekim Kur'an, "İnnekum izen misluhum" buyurmaktadır. O halde yani onlara benzediğinizde siz de onlar gibisinizdir. İsminiz aynı kalsa da ruhunuz değişmiş ve onlara benzemeye başlamıştır. Demek ki en büyük zafer ahlaki zafer ve gönüllerin zaferidir. Cihangirlik ahlaki olgunluğa eşlik etmezse ancak Vandalizm doğurur. Bugün Amerikan ve Rus savaşlarında olduğu gibi. Vietnam, Afganistan, Irak ve Suriye'de sadece arkalarında yanık topraklar siyaseti ve vahşet örnekleri bıraktıklarını görebiliyoruz. Ağızları yalan ve amelleri ise vahşetle doludur.

İbrahim Kalın Bey de CNN International Kanalına yaptığı değerlendirmede bütün bunları teyitle şunları söylemiştir: "Afrin olduğu gibi korundu. Bombardıman yapmadık. TSK ve ÖSO, sivil ölümlerini engellemek, ibadethane ve tarihi yerlere zarar vermemek için çok dikkatli davrandı…"

Zuheyr Salim Rakka, Doğu Guta, Doğu Halep ile Afrin karşılaştırmalarında Hüsnü Aktaş ile aynı sonuca ulaşmaktadır. Medeni vahşet. Medeniyet pazarlaması adı altında vahşet irtikap edilmektedir. Bediüzzaman'ın ilginç risalelerinden birisi de 'İman ve Küfür müvazeneleri /Karşılaştırmaları' adını taşımaktadır. Bu operasyonla birlikte Afrin ile Suriye'nin kalanı arasında da medeniyet ile vahşet muvazeneleri ortaya çıkmıştır. Zuheyir Salim Beyin de ifadesiyle PKK yandaşları veya PYD'liler İslam tarihinden bildiğimiz bugat ve gulat sınıfına girerler. Günümüzün ifadesiyle aşırı ve asi olurlar. Buna rağmen dünya onlara sahip çıkmış ve çanak tutmuştur. İşte Salih Müslim ve medeni Avrupa! İdeoloji gelince medeniyet gidiyor vahşet geri dönüyor. Türkiye ve ÖSO birlikteliğine ve birliklerine karşı herkes de bu asi ve aşırılara bel bağlamıştı. Hatta Yemen'de Kararlılık Operasyonu adıyla kirli bir savaş yürüten Arap Koalisyonu bile eskiden aynı cepheyi temsil ettiğimiz halde yetersizliklerinden dolayı kıskançlık krizlerine girmeye ve nöbetleri geçirmeye başladılar ve önümüzü kesebilmek için dolaylı olarak Esat ve yandaşlarının yanında yer aldılar. Buna mukabil uslanmayan içimizdeki birileri 'emekli askeri uzman' veya sivil sıfatla Afrin'i ne zaman rejime devredeceğimizi soruyorlar. Hâlbuki halkına kibirlenen Esat şimdi Putin'in eteklerini öpüyor ve çizmelerini yalıyor. Resminden ve iskeletinden başka geriye rejim mi kalmış acaba? Afrin'i rejime teslim etmek sınırlarımızı İran ile Rusya'ya terk etmekten başka bir şey değildir. Bu noktada ulusal kesimlerin kendileriyle yüzleşmeleri, bir iç muhasebe yapmaları ve uslu olmaları gerekiyor. Gerçeklerden ve sabitelerinden kopukluğu nedeniyle Türk ulusçuluğu PKK ulusçuluğunun payandası haline geldi. Artık Suriye'de saflar netleşmiş ve hak ve hakikat bütün tonlarıyla ortaya çıkmıştır.

Mısırlı yazar Cemal Sultan Zeytin Dalı Harekâtı'nın siyasi sonuçlarına da işaret etmektedir. Bunlardan birisi Türkiye, iç tehdit ve milli güvenlik meselesi haline gelen PKK maşası PYD'nin Afrin'e uzanan elini kırmış, defterini dürmüştür. İkinci olarak, Amerikan planı olan Suriye'yi PYD eliyle bölme girişimine dur demiş ve Amerikan tekerleğine çomak sokmuştur.

Bir başka sonucu da, Suriyeli mülteciler için dönüş fırsatı doğmuş olmasıdır. Türkiye Obama yönetimine yalvarmış ve mülteciler için kuzeyde bir güvenli bölge oluşturulması planını yürürlüğe sokmak için işbirliği teklif etmiştir. Obama yönetimi de eften püften bahanelerle bunun külfetli olacağını söyleyerek Türkiye'ye yalnız bırakmıştır. Türkiye ise kendi göbeğini kendi kesmiştir. Bundan sonra, günün birinde vakti geldiğinde savaş suçlusu olarak Obama da Sırp canileri gibi savaş suçları mahkemesini boylamalıdır. Onca varil ve kimyasal bombalardan sadece rejim değil ona kol kanat geren Obama yönetimi de birinci derecede sorumludur.

Mitterrand, Bill Clinton'a Avrupa'nın göbeğinde bir Müslüman devlet istemedikleri için Müslümanların katliamlarına seyirci kaldıklarını söylemişti. Obama da Mitterrand gibi İsrail'in güvenliği için Suriye halkını Holokost'a kurban vermiş ve İran ve Rus işgallerinin önünü açmıştır. Eski Şam Sefirleri Richard Ford'un itirafıyla Suriye halkının umutlarıyla oynamışlar ve onu kandırmışlardır.

Allah kimilerini ayaklarından cennete çektiği gibi herkese hatta kendisine rağmen Türk milletini de ayaklarından Ortadoğu'ya çekiyor. Suriye'deki olayların başlangıcında güya herkes şu tezi seslendiriyordu: ABD bizi durmadan bataklığa saplanmamız için Suriye'ye davet ediyordu ama görüldüğü gibi kimse bize Afrin'e davet etmedi. Aksine caydırmak istediler. Züheyr Salim'in ifadesiyle Allah Türk milletini ayaklarından yeniden Ortadoğu'ya çekiyor. Herkese hatta kendisine rağmen orada onları yeniden baş yapmak istiyor. Nitekim Afrin'e girerek aynı zamanda bazı CHP ve HDP'lilerin de inine girmiş olduk.

Allah tamamına erdirsin.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.