Dipsiz kuyu…
Osmanlı dönemine ait 'sibyan mektepleri' diye bir tabir var. Geçmişte ilk mektepler için kullanılıyordu, şimdi ise pekala anaokulları için söylenebilir. Bir zamanlar gazeteler 'dünyayı deliler yönetiyor' başlığıyla çıkmıştı. Bunun mütemmim veya tamamlayıcı ifadelerinden birisi de ' dünyayı çocuklar yönetiyor' olmalıdır. Özellikle de günümüzde. Reşit olmayan akil baliğ yani yetişkin olmayan kimseler devletin çarklarının başına yani dümenine geçmiş bulunuyor. Sultan Üçüncü Mustafa'nın deyimiyle:
Yıkıluptur bu cihân sanma ki bizde düzele
Devleti, çarh-ı deni verdi kamu mübtezele
Şimdi ebvab-ı saadette gezen hep hazele
İşimiz kaldı heman merhamet-i lemyezele.
Mealiyle:
Dünya yıkılıp gitmektedir, bizde düzeleceğini sanma.
Alçak felek devlet çarkını aşağılık kimselerin eline verdi.
Şimdi saadet kapısında gezenler hep o yüzsüzlerdir.
İşimiz Allah'ın merhametine kaldı.
Müslüman Kardeşlerin ileri gelen isimlerinden İsam el Aryan Mübarek döneminin sonlarında akılda kalan bir makale kaleme almıştı. Üzerinde, 6 Aralık 2010 tarihi görülüyor. Yani Mısır'da devrim fitilinin ateşlenmesinden (25 Ocak 2011) iki ay kadar önce. Makalesinin başlığı bir ayetten aktarma, alınma: Aranızda hiç erişkin ( yetişkin, ergin/reşit) bir adam yok mu? Bu yazı Mübarek rejiminin seçim hileleri ve istibdadı üzerine kurulmuştu. Mübarek ders almadı ve iki ay içinde yıkılıp gitti. Bu yazıdan 8 yıl sonra yine aynı başlıkla (eleyse minkum recülün reşid?) yeni bir makale kaleme almış (7 Kasım 2017). Daha doğrusu cezaevinden yazmış olduğu hapishane şartlarıyla ilgili yazısı çeşitli yayın organlarında yerini almış. 8 yıl farkla neden aynı başlıkla iki yazı? Zira sorduğu soru ortada duruyor. Gök kubbenin altında değişen bir şey yok: İçinizde hiç ergin bir adam yok mu? Kısaca Mübarek döneminde sarayda reşit erişkin ve yetişkin bir adam bulunmamaktadır. Yaşları kemale ermesine rağmen akılları kemalden uzaktır. İsam El Aryan'ın bu sorusunu bütün Arap âlemine sorabilir, teşmil edebiliriz! Nitekim 2019 Asya Kupasıyla alakalı olarak basına bir skandal yansıdı. Birleşik Arap Emirliklerinin ev sahipliğinde yapılan karşılaşmalarda Katar finalde Japonya'yı devirip tarihinde ilk kez Asya kupasını kazandı. Bu ise erginliği teğet geçmiş iktidar çocuklarında hazımsızlığa yol açmıştır. El Beyan gibi BAE gazeteleri haberlerinde kazanan takımın yani Katar'ın adını geçirmediler, sadece Japonya'nın yenildiğine işaretle yetindiler!
Bu durum sosyal medya hesaplarına yansıdı. Hintli yapımcı ve sinema sanatçısı Jaaved Jaaferi'nin tweetini retweetleyen sabık Ürdün Kralı Kral Hüseyin'in dul eşi Nur el Hüseyin şu ibareyi kullanmıştır: Kindergarten politics. Çocuksu politikalar veya sibyan politikaları. Şimdi Birleşik Arap Emirliklerini Şeyh Zayed Camii İmamı Vesim Yusuf ile polis şeflerinden Daha Halfan gibi isimler temsil ediyor. Bunların ortak özelliği hem çocuksu hem de provokatör olma özellikleridir. Nitekim Abdullah ve Muhammid bin Zayed gibi yöneticileri için 'iyalu Zayed/Zayed'in bebeleri' ifadesi kullanılmaktadır. Klasik İslam tabirlerinde bu tür idarelere 'imaretü's sibyan/çocuklar rejimi' denilmiştir. Hazreti Peygamber de ahir zamanda değersiz insanların (ruveybida) başa geleceğini haber vermiştir. Maalesef günümüzde liderler incir çekirdeğini doldurmayan nedenlerden ötürü birbirleriyle çekişiyorlar. Bu liderler nifakları gereği düşmanlıkta sınır tanımıyorlar ve düşmanlığı fücura dönüştürüyorlar.
Suudi Arabistan sudan sebeplerle İslami kesimin gözde ve güzide isimlerini yargılıyor. Bunlardan birisi de Selman Avde! Belki de idam edilecek. Tek suçu Katar ile hasım ülkelerinin liderlerini kast ederek , "Allah başımızdaki liderlerin kalplerini telif etsin" diye dua etmesi ve bunu tweet olarak paylaşması. Ülkelerin araları düzeliyor diye sevinmek bile suç. Cezası idama kadar varabilir!
Sudan lideri Ömer Hasan el Beşir Suriye kasabı Beşşar Esat'ı ziyaret ettikten sonra Mısır'a gitmiş ve burada Sisi ile görüşmüştür. Beşir'in bir eli Beşşar diğer eli ise Sisi'de! Burada yaptığı konuşmalardan birisinde şunu söylemiştir: Basın yayın organları Sudan'da Arap Baharı'nı kopyalamak istiyorlar!
Tunus'a geçecek olursak; halk devrimde aradığını bulamadı. Bu açıdan Bin Ali günlerini aradığı ileri sürülüyor. Geçiş dönemleri zordur. İkincisi, devrimciler devrim sonrasında kendi kametlerinde, ayarlarında ortak bulamadılar. Bu nedenle yeni dönemde Burgiba'nın kopyası sayılan Tunus Çağrısı Partisi Lideri Sibsi Gannuşi'nin zoraki ortaklarından birisi olmuştur. Dolayısıyla devrim sonrası küme veya terkip geçmişin izlerini silmek yerine geçmişi aratıyor. Geçiş dönemi Cumhurbaşkanı Münsif Marzuki bu nedenle Gannuşi'ye seslenerek şunları söylemiştir: Timsahı andıran ortaklarınız sizi yemeden, gelin yeniden birlik olalım ve onları biz yiyelim!
Gannuşi'den Sibsi'yi bırakarak kendileriyle yeniden birlik olmasını istiyor.
Son örnek de Filistin'den. Bu örnek adeta sabık örneklere tüy dikiyor! Mahmut Abbas İsrail'den Ramallah'a gelen 300 Yahudi 'barış' aktivisti ile buluşmasında skandallara tüy diken bir ifade kullanıyor: İzlediği politikalarda anlaşsak da anlaşmasak da bizim için ikili (İsrail-Ramallah) güvenlik koordinasyonu kutsaldır.
Meali şudur: Bizim için Filistin'i değil ama İsrail'e hizmet ve onu savunmak kutsaldır!
Bu sözler Arap dünyasının aynasıdır. Burası, sözün bittiği noktadır.
Utanmazsanız dilediğinizi yapın.
Mustafa Özcan
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Siyasal İslam’ın düşmanları! (01.02.2019)
- Adana Mutabakatı'nın canlandırılması (28.01.2019)
- Türk-Rus ittifakı tehlikede mi? (25.01.2019)
- Güvenli bölge siyasal çözüme rezerv edildi (21.01.2019)
- Hatları karıştıranlar! (18.01.2019)
- Tampon bölge yeniden… (15.01.2019)
- Püsküllü bela (11.01.2019)
- Putin’siz Kilise! (07.01.2019)