Mustafa Özcan

Küresel Mısır’dan çıkış ve öncesindeki ayetler!

2019 yılından itibaren yaşadıklarımız Hazreti Musa ve Beni İsrail'in Mısır'dan çıkış öncesindeki yaşadıklarını hatırlatıyor ve 9-10 ayet olarak anılan ayetlere ya da sınanmalara benziyor. Lakin günümüzde yaşananlara bir farkla kıyamet alametleri nazarıyla da bakabiliriz. Yine yaşanan süreç Nuh Tufanı öncesi duruma da benzemektedir. Halbuki, aramızda kimileri yaşadığımız arzi ve semavi afetlere geçici gözüyle bakmaktadır. Bu da onların ulaştığı subjektif karakterli ilmi düzeydir. Kıyamet alametleriyle alakalı olarak 10'u büyük olmakla birlikte 90-100 alamet sayılmaktadır. Bunlar arasında depremler, göçükler de bulunmaktadır. Lakin kimileri bunlara rağmen hayatın berkemal olduğunu ve felaketlerin de geçici olduğunu düşünüyor.

Burada temel bir yol ayrımı ve soru ile karşı karşıya bulunmaktayız. Depremler geçici doğa olayları mı, yoksa sistematik anlamda kıyamet alametlerinin bir parçası mı? Diyelim ki, kozmolojik belirtiler kıyamet alametlerinin belirtileri veya işaretleri değil de hayatın doğal akışının bir parçası. Bu tanı veya tespit yaşadıklarımıza ters gelmiyor mu? Süreci tam olarak izah edilebiliyor mu? Belki de tabii afetleri komplolara mal ederek sorumluluktan sıyrılabiliriz! Lakin neredeyse tamamı gerçekleşen sosyal içerikli alametleri nereye koyacağız? Sosyolojik alametlerle kozmolojik alametler arasında simetri ve bağlantı kaçınılmazdır. Senkronizmin bir parçası olarak sosyal alanda görülen veya çıkan alametleri, kozmolojik alandakiler tamamlıyor. Sosyal alandaki alametlere mümasil doğa olaylarında da benzeri alametler ortaya çıkmalıdır. Nitekim öyle de olmaktadır zaten hadisler tüm boyutlardaki alametleri bir çırpıda ve demet içinde işlemektedir. Bunların en temellerinden birisi depremlerdir. Bunun dışında beklenen duman/duhan ve Tarık Yıldızı veya meteor veya kuyruklu yıldız gibi hadiselerdir. Dolayısıyla kıyamet alametlerini bir bütün olarak değerlendirmemiz gerekir. Onlar birbirinden bağımsız parçalar hükmünde değildir. Aksine birbirlerini tamamlamaktadırlar. Küresel ısınma ve eskilerin zemheri dedikleri küresel buzul çağı da bunlar arasında bulunmaktadır.

2019 yılından itibaren yerkürenin yarısı küresel ısınmanın ve kuraklığın pençesinde debelenmekte iken ABD ve Körfez ülkeleri ve Afganistan gibi ülkeler kara kışın pençesine düştüler, yakalandılar. Avrupa, Afrika Boynuzu, Hindistan ve İran gibi ülkeler de yine küresel ısınmanın pençesine yakalanan ülkeler ve bölgeler grubuna giriyor. Hatta İran'ın 30 yıllık kuraklık döngüsüne gireceği farz edilmektedir. Hadisler, kıyamet öncesinde Arabistan'ın nehirler ve çayır ve çimenler haline geleceğini haber vermiştir. Yaklaşık 30-40 yıldan beri bunun emareleri yaşanmakta idi ve 2022 yılı ile birlikte tavan yapmıştır. Söz gelimi Ürdün gibi ülkeler 30 yılın en soğuk kışını yaşamışlardır. (https://assabeel.net/ news/2023/2/21) Körfez ülkeleri kara kış sayesinde hadisler doğrultusunda nasıl çayır çimene büründü ise yine hadisler doğrultusunda depremler yaşanmaktadır. Arabistan'da nehirlerin oluşması veya çimen bitmesi nasıl insan eliyle olmuyorsa depremler de aynı şekildedir. Bir sürecin mütemmim parçasıdır.

Komplo teorileri üretenler ise bağlantı noktalarını koparıyorlar. Kıyamet sürecinden ayırıyorlar. İnsanların gerçeklerle yüzleşmesine bile engel oluyorlar. Bunların hiç kıyamet alametlerinden bahsettiklerini duymadık. Aksine Ramazan Kurtoğlu gibi komplo guruları kıyamet alametlerinin parçası olan Mehdi meselesine komplo nazarıyla bakmaktadır. Kısaca gerçeği komplo komployu da gerçek sureti giydirmekte ve algılamaktadırlar.

Kıyamet alametleri insanın bozulmasıyla ilgili bir keyfiyettir. İnsanın bozulması zaman ve asrın bozulmasıdır. İnsan bozuldukça yeryüzü veya yerkabuğu da türbülansa giriyor. Adeta insanın yaptığına verdiği tepkilerle isyan ediyor. İnsanın ar damarı çatladıkça yer kabuğu da çatlıyor. Kaldı ki kitaplarımız bu yönde eski kavimlerin başlarına gelenleri ibret vesilesi olarak zikrediyor ve bizlere sunuyor. İnsani ilişkilerde ahlak, dürüstlük, nezaket ve kurallı davranışlardan bahsetmek mümkün mü? Pek zannetmiyoruz.

Nehirler, mevsimler, insanlar ile gök arasında kopmaz bağlar vardır. Allah melekler aracılığıyla insana vahyettiği gibi İsrafil aracılığıyla da yere vahyetmektedir. Mesela dünya sıcağı güneşten olmakla birlikte magma ve lavlar sayesinde yeraltından da ısıya maruz kalmaktadır. Kutsal kitaplarda Nil, Fırat gibi nehirlerin cennet kaynaklı veya en azından bağlantılı olduğunu ortaya koymaktadır. Mevsimler de cennet kaynaklı olacağı gibi gerçekten veya mecazen cehennem kaynaklı da olabilir. Aşırı dünya sıcağı cehennemden bir parçadır. "Sıcak (öğle vakti) şiddetlendiği zaman, onu namazla serinletin. Muhakkak ki, sıcaklığın şiddeti, cehennemin nefes almasından ileri gelir. Öyle ki, cehennem ateşi Rabbine 'Ya Rabbi! Bir kısmım bir kısmımı yedi.' diyerek şikâyette bulundu. Bunun üzerine Allah, nefesin biri kışta, biri de yazda olmak üzere (yılda) iki nefes almasına izin verdi. İşte sizin gördüğünüz en şiddetli sıcak ve en şiddetli zemherir / soğuk bundan (bu iki nefesten meydana gelmekte)dır." (Buharî, Mevakît, 9; Müslim, Mesacid, 185, 186, 187). Demek ki dünyada cehennemi yaşamasak bile cehennemin şu veya bu şekildeki yansımalarını yaşıyoruz. Esintiler ve meltemler de cennetin akisleridir. Hazreti Ömer kendi döneminde meydana gelen depremi kıyamet sürecindeki depremlerden madut saymış ve mahsup etmiştir.

Hadisler bize aynen şu gerçekleri söylüyor: Kıyamet alametleri arasında şunlar da olacaktır: Çocuk asabi, yağmur ve yağışların sıcak, şerli kimseler de mebzul olacaktır. Üçü de bir arada olmuyor mu? Hatta yabani hayvanların da hayat alanlarının daralması nedeniyle asabileştiğini görmüyor muyuz? Alanlarına binaların dikilmesi sonucu filler gerilmiyor mu? Keza çocuklar oyun alanlarının daralması ya da kalmaması ve küçük evlere tıkılmaları nedeniyle asabileşmiyorlar mı? Yine yağış mevsimlerinin değişmesi ve düzensizleşmesi gerçek olduğu gibi iklimin tropikalleşmesi sonucu yağmurun da sıcak olarak yağması bu alametler arasındadır. Eşrar zümresine gelince dini algının zayıflamasıyla birlikte insanlar davranış bozukluğuna girebiliyorlar.

Çocukların asabiliği ve yağmurun sıcaklığıyla ilgili hadisi Taberani Mucemü'l Avsat'ın da rivayet etmiştir. (https://al-maktaba.org/book/31615/35675) Kıyamet alametleri arasında biyolojik unsurlar da bulunmaktadır. Yecüc ve Mecüc ordusunu yok edecek at veya deve sineği olarak da bilinen neğef bunlar arasındadır. Normal zamanlarda hayvanlara musallat olan bu larva veya böcek kene gibi zamanla mutasyona uğramakta ve insana da bulaşmaktadır. Neğef Yacüc ve Mecüc'ü öldürecek böcek tipi olarak da bilinmektedir. Bütün bunlar cundullah mesabesindedir ve yeri geldiğinde azgın toplulukların üzerine musallat edilmektedir. Nemrut'un sinek veya sivrisinekle öldürülmesi de yine biyolojik mucizat arasındadır. Allah en küçük mahlukla en azgın karakterleri yok etmektedir. Bununla bizlere ibret dersi vermektedir. Keza Covid-19 da bu tür alametler arasındadır.

Kıyamet alametleri her boyutta olabilmektedir. Sosyal boyut, mimari ve medeni boyut ve kozmolojik boyut yani yer ve gök alametleri de bunlara dahildir. Hazf denilen yer göçükleri ve obruklar da bunlara dahildir.

Tabiat türbülansa girmiştir

Nil Mısırlılara kan Beni İsrail'e ise su görünmüştür. Hazreti Musa'nın yaşadığı Kızıldeniz'i geçme ve Mısır'dan çıkma hadisesi Hazreti Davut tarafından da Ürdün Nehri boyunca yaşanmıştır. Beni İsrail Amalika ordusuna karşı Ürdün Nehrinden karşıya geçmiştir. Beni İsrail birinci defa Kızıldeniz ikinci defa da Ürdün Nehri ile imtihan olmuştur. Her ikisinde de gevşeklik göstermiştir. Musa'ya eziyet etmeleri nedeniyle Firavun ve kavmi arzi ve semavi afetlerle sınanmışlardır. Şimdi de bütün insanlık benzeri şekilde depremler kıtlık, küresel ısınma ve kara kış veya zemheri ile imtihan halindedir. Bunlar cehennemin dünyaya yansımalarıdır.

Nil, Fırat gibi nehirlerin cennet ırmaklarından doğduklar veya geldikleri ifade edilmiştir. En azından dünya ile ahiret arasında hem berzah hayatı hem de bağlantı noktaları vardır. Acbu'z zenep (kuyruk sokumu) üzerinden insan ile kıyamet süreci arasında bir bağlantı noktası bulunmaktadır. Kıyamet alametleri bizi kıyamete doğru taşıyor. Bunların en önemlilerinden birisi küresel ısınmadır. Hadisler bunu ön görmektedir. Göksel veya semavi ayetler de yaşanabilir. Duhan ile Tarık yıldızı bunlar arasındadır. Zemheri ve aksi yöndeki küresel ısınmanın cehennemden iki nefes olduğu hadislerle sabittir. Bazı nehirlerin cennetten doğmaları veya bazı katrelerinin cennetten kaynaklanmaları da hem gerçek hem de mecaz olabilir. Nitekim 'neş'etü'l ahire' yani ahret düzeni sonuç itibarıyla kısmen yeryüzü üzerinde kurulacaktır. Bu da ezeli ve ebedi teması ve bağlantı noktalarını akla getirmektedir.

Eski Mısır'daki alametler veya ayetler günümüzde küresel çapta yaşanmaktadır. Hazreti Musa ve kavmi Mısır'dan çıkarak bu ayetleri veya alametleri arkalarında bırakmışlar arkalarından gelen Firavun da Kızıldeniz'in sularına gark olmuştur. Ayetler bu duruma şöyle temas etmektedir: "Andolsun ki biz, Firavun ve çevresini belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık." (Araf Suresi: 130) "Bunun üzerine, ayrı ayrı mucizeler olarak üzerlerine tufan, çekirge, haşerat, kurbağa ve kan gönderdik. Yine büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular. (Araf Suresi: 133). Kimileri bunlar arasında salgın hastalıkları da saymaktadır.

Günümüzde ise mevzii bir Mısır'dan söz etmek mümkün değildir. Dolayısıyla kıyamet alametleri ve süreci de küresel ölçekte yaşanmaktadır. Hazreti Musa dönemindeki gibi mevzii bir durum yok. Hattı Mısır değil sathı Mısır söz konusudur. Bazı hasarlarla birlikte ya insanlık ibret alarak toptan kurtulacak ya da toptan ya da kısmen batacaktır. Kısaca yerküre olarak Nuh Tufanı öncesini ya da Mısır çıkışı öncesi ahvali yaşamaktayız. Eğer depremleri ABD yapıyorsa kıyamet alametleri sürecinden de kendini azat etsin! Maalesef Ramazan Kurtoğlu veya geçmişte Ahmet Battal gibi şahsiyetler gözlerini alametlere kapatmışlardır. Halbuki gaybi alametler sürekli olarak kapımızı çalmaktadır.

İnsanın kabahati dünyayı ilahi kılavuzluğun dışında yönetmeye kalkışmasıdır Fıtratın dışına çıkmasıdır. Bu durumda büyük ve afaki fıtrat olan kainat, enfüsi dairedeki fıtratın bozulmasına tepki göstermektedir.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.