Hindistan, büyüyen tehlike!
Hindu kültürü fabl hikayeleriyle doludur. Ya da hayvanlar üzerinden kurgulanmış hikayeleriyle ünlüdür. Şark hikemiyatı konusunda İran şöhret basamaklarını tırmanmadan evvel bu şöhret Hindistan' aitti. Nitekim Kelile ve Dimne bu fabl yani hayvanların diliyle anlatılan hikaye türüyle doludur. Elbette hayvanların diliyle anlatılan hikayeler öğreticidir. Bununla birlikte hayvanlarla münasebet konusunda Hindistan biraz ölçüyü taşırmıştır. Bu hususta Çin ile Hindistan arasında bir karşılaştırma, mukayese yapılır ve şöyle söylenir: Çinliler suları selleri yutan ejderha hikayelerinde olduğu gibi önlerine çıkan hayvanları ayrım gözetmeden tüketirler. Hayvanları tüketme konusunda oburdurlar ve vahyi dinlerde olduğu gibi onlarda yasak hatta sınırlama yoktur. Önlerine çıkan hayvanı yerler. Buna mukabil Hindular için şu söylenir: Önlerine çıkan hayvana tapınırlar. Bu hususta inek ile maymunlar örnek gösterilir. En azından onları takdis ederler. İnsana ve Müslümanlara dokunanlar onlara dokunmaz. İneğe olan perestişleri nedeniyle Müslümanlara zulmediyorlar. Onların tepkisinden korkan Müslümanlar inek eti tüketmekten imtina ediyor. Hatta inek tersi veya dışkısını necaset saydıklarından Müslümanların açık alanda Cuma namazı kıldıkları yerlere namaz kılmalarını engellemek amacıyla inek dışkısı atıyorlar. Oysa onlar dışkıyı değil Müslümanları necis görürler, artıklarını içmezler ama maymunları ve sair hayvanları adeta kutsarlar. Dalitler gibi insan kümelerini kast sisteminde en alta yerleştirirler ama en üste fiilen inekleri oturturlar. Dalitleri düşük gördükleri için dokunmazlar. Onları lanetli ve ilişilmeyecek kadar değersiz sayarlar. İneklere de kutsal gördükleri için ilişmezler. Onlar nezdinde insan ve hayvan mukayeseleri böyledir.
Müslümanlar bu ülkede görünmez bir biçimde kast sisteminin en dibinde yer alırlar. Modi hükümeti içeride Müslümanlara yönelik ayrımcılık ve zulmünü artırdıkça nedense İslam dünyasında itibarı artıyor. Mesela Kuveytli Düşünür Abdullah Fehd Nefisi Birleşik Arap Emirliklerinin bir Hindu devleti olma yolunda hızla mesafe kat ettiğini ifade etmektedir ( ).
Hatta bu ülkenin İsrail ile Hindistan arasında çift kanatla uçmaya çalıştığı söylenebilir. Bazen Pakistanlı işçilerle Hindu işçiler ülkelerindeki gerilimi sahaya yansıması nedeniyle çekiştiklerinde Birleşik Arap Emirlikleri yönetimi Hindular lehinde peşin ve yanlı bir tutum takınmaktadır. Bu ülke bir taraftan İbrahimizm dalgası üzerinden ortak dini siteler kurarken diğer taraftan Hindu tapınaklar kurulmasına da öncülük etmektedir.
Hindistan Çin'e karşı Batı ile ittifakı nedeniyle de dokunulmaz hale gelmiştir. Kimse Keşmir'in özerklik statüsünün kaldırmasını kurcalamamıştır. Modi'yi Putin gibi hedef almaktan kaçınmışlardır. Ona ve yönetimine ayrıcalıklı davranmışlardır.
Hindu lobisi peşimizde
ABD'deki Hindu lobisi veya Hindistan lobisi nedense Türkiye'nin savunma potansiyelini artırmasından gocunmaktadır. Türkiye Hindistan açısından bir tehlike barındırmıyor. Lakin bölgesel ittifaklar bazında farklı taraflarda yer alıyoruz. Bu mesele Afganistan cihad günlerine kadar uzanır. Afganistan'daki saflaşmada Hikmetyar, Taliban ve Peştunlar Pakistan'ı yeğlerken Ahmet Şah Mesut Hindistan'a daha yakın durmuştur. Bugünden düne baktığımızda bu duruşun yanlış bir duruş olduğu daha net ortaya çıkmaktadır. Süreci elerken Ahmet Şah Mesut'un yanlış bir ekseni seçtiği anlaşılıyor.
NATO ülkesi olduğumuz halde silah satışlarında ABD, Hindistan'ı kayırmaktadır. Bize vermediği gelişmiş silahları ona ve İsrail'e vermektedir. Ankara'nın İsveç'in NATO üyelik talebini onaylaması ve akabinde ABD Başkanı Joe Biden'ın F-16 savaş uçaklarının satışı için Kongre'de etkili isimlere mektup göndermesinin ardından aralarında Yunan, Ermeni, Kürt ve Hindu lobi kuruluşlarının da bulunduğu bir grup bu satışı engellemek için harekete geçmiştir( https://tr.euronews.com/2024/01/25/yunan-kurt-ermeni-ve-hindu-lobilerinden-abd-kongresine-turkiyeye-f-16-satisina-karsi-mektu).
Yunan, Ermeni, Kürt grupları anladık da Hindistan'ın neden bu koroya katıldığını pek anlayamadık? Anlaşılır gibi durmuyor. Bize bir garezi mi var? Bu sorunun cevabını bulmak zorundayız. Elbette Pakistan ile Türkiye arasında gelişen ilişkiler Hindistan'ın kıskançlık damarını kabartmış olabilir. Nükleer alanda kullanılan bazı araç gereçlerin Pakistan'a satışıyla alakalı olarak daha önce semtimize uğramayan dönemin Hindistan Başbakanı Rajiv Gandi 1989 yılında Türkiye'ye damlamıştır. Türkiye ile Pakistan arasındaki bağlantıları iptal ettirmek istemiştir.
Eski monşer büyükelçilerden Yalıp Eralp Gazze saldırılarında ABD'den sonra İsrail'i Gazze'de en çok destekleyen ikinci ülkenin Hindistan olduğuna parmak basmıştır. Yerinde bir tespittir. Bu ve benzeri nedenlerle Türkiye, Hindistan'ın sıcak takibi altına girmiştir. Hindistan bir zamanlar İsrail'in çevreleme politikası gibi Türkiye karşısında düşük profilli de olsa bir çevreleme politikası izliyor. Yunanlılarla ortak olduğu gibi Ermenistan'la da Türkiye karşısında ortaklık kurma yolundadır. Ermenistan Başbakanı Paşinyan'ın son açıklamalarından anladığımıza göre Karabağ'da tutum değiştiren veya tutumunu esneten Rusya'ya bağımlılık yerine ABD, Fransa ve Hindistan'la bağlarını güçlendirmek istiyor. Paşinyan, ülkesinin güvenlik alanında bazı ülkelerle işbirliği görüşmeleri yaptığını belirterek, "ABD, Fransa, Hindistan ya da AB ile güvenlik ilişkilerimiz doğal olarak Rusya'ya karşı değil ancak geçmişte sahip olduğumuz güvenlik ilişkileri güvenlik ihtiyaçlarımızı karşılamıyor." Diyor ( ).
Hindistan yönetimi ne kadar İslam karşıtı ise o kadar da Türk karşıtı görünüyor. Aksi bir tutum eşyanın tabiatına aykırı olurdu.
Mustafa Özcan
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Küme atlayan, küme düşen ümmet! (15.02.2024)
- Kavşak noktasında İslam (13.02.2024)
- Pavlos’un ölümü, Hazreti İsa’nın dirilişi (08.02.2024)
- Bilinen Hıristiyanlığın sonu (05.02.2024)
- Son ezan, son yazı (02.02.2024)
- Hz. Peygamberin mucizesinde Türkler (28.01.2024)
- İsrail'in yalancı peygamberleri (25.01.2024)
- Brutüs ya da sırtından hançerleme geleneği (21.01.2024)