Immanuel Wallerstein'in BİLDİĞİMİZ DÜNYANIN SONU adlı bir çalışması var. Birleşik kaplar teorisi gereği aslında bildiğimiz ne varsa tepetaklak oldu, zaman tünelinin altında kaldı. Tanınmaz hale geldi. İslam buna tahrif çizgisi demektedir. Lakin artık bu tahrif çizgisi zamanın baskıları ve gerçekler karşısında dayanamaz hale geldi. İçeriden patlıyor ve çatlıyor. Özellikle inançlar ve dinler açısından da böyle. Başta Hıristiyanlık olmak üzere dinler can çekişiyor dersek yanlış söylemiş olmayız. Yahudilik, Hinduizm gibi dinler de zamanın darbe ve aşındırmalarından paylarını alacaklar. Arapların dediği gibi sadece doğru ayakta kalacaktır (la yasihhu illa'l sahih). Sadece aslını muhafaza edebilen ayakta kalabilecek. Şimdilik yollar giderek çatallaşıyor. Totaliterlik veya Barbarlık çağı sonrasında çatallaşma kaçınılmazdır. Bu süreç iki uca ayrılacaktır. Halis iman kampı halis nifak kampı. Sonra da Musa'nın asası gibi hak, batılı yutup yok edecektir. Hak geldi batıl zail oldu. Bu kanallardan birisinden nur diğerinden kir akmaktadır. Bu ikili süreçten ilki İslam'a yaslanan, dayanan gerçek Hıristiyanlığın yeniden dirilmesi olacaktır. Küllerinden doğması olacaktır. İkincisi de sahte Mesih'in peşinden giden Evanjelikler ve Yahudilerin birlikte yürüdükleri çığırdır. Bu anlamda bilinen Hıristiyanlığın sonuna varmış dayanmış bulunuyoruz. İki bin yıla yakındır Hıristiyanlık adına Hazreti İsa çizgisi küllenmiş yerini Pavlos çizgisi almıştır. Daha sonra bu çizgi İznik Konsili kararları ile yoluna devam etmiştir. Asli çizgi, Hazreti İsa çizgisi hendekten kurtulduğunda, İslam çizgisi üzerinden yeniden billurlaşmaya başladığında ötekisi kaybolacaktır. 'Bidat Hıristiyanlık' devresini tamamlayacak ve kapanacaktır. Pavlos Hıristiyanlığı İslamiyeti reddeden ve Yahudilerle buluşan muharref çizgidir. Şimdi bunun külleri altından İslam içinde, kadim ve asil Hıristiyanlık damarı yeniden dirilecektir.
Yahudi-Hıristiyan çevrelerce şehit edilen İsmail Raci Faruki'nin haleflerinden Iraklı alim Taha Cabir Alvani, ABD'de İslami ihtiyar etmiş yani otantik dinine geri dönmüş eski Latin Hıristiyanlara hitap ederken şu cümleyi kullanmıştır: Eski dininize hoş geldiniz. Pavlos'un örttüğü din, gerçek Hıristiyanlıktır. Muhammed Ataurrahim tarafından kaleme alınan Bir İslam Peygamberi Hz. İsa kitabı da bu tarih içinde kaybolan çizgiyi temas etmektedir. Tashih çığırının elemanlarından birisidir. Tarih dairesinde kalan Pavlos Hıristiyanlığı parantezi kapanmak üzeredir. Bu muharref Hıristiyanlık İslam çatısı altında ve dairesinde tashih olacaktır. Hazreti İsa'nın İslam dairesinde nüzülü bize Hıristiyanlığın süzülmesini anlatmaktadır.
Avustralya'da ikamet eden ve yaşayan Ortodoks asıllı eski din adamı Gould David İslam ölçeğinde inançlarını tashih etmiştir. Papaz olarak arayışlarının bir sonucu olarak İslam'a ulaşmıştır (https://twitter.com/ islamicfreedom/status/ 1741210499717484594 ). Bir caminin avlusuna ve haziresine gider ve imamıyla buluşur. İmam istifhamlarına cevap olarak ona bir Kur'an nüshası uzatır. Kur'an ile buluşturur. Evine gider, secdeye varır ve Allah'tan kendisine mutlak hakikati göstermesini ister. Yolların ayrılış noktasındadır. Allah'tan medet istemektedir. Aklından geçen soru şudur: İslam hak mıdır yoksa batıl mı? Hıristiyanlık hak mıdır yoksa batıl mı? Secdeye kapanır ve yakarır ve niyazda bulunur! Sonra imamın kendisine vermiş olduğu Kur'an nüshasını tetkik etmeye, okumaya koyulur. Fikri, duygusal ve manevi olarak şu kanaate varır: Kur'an şüphesiz Allah katından gelen bir kelamdır. Daha sonra Kur'an-ı Kerim'i farklı gözlerle defalarca okur. İslam'ın mutlak hakikat olduğuna kanaat getirir. Bu dönüşümden sonra aynı yolunda ve tarzımda devam edemeyeceğini fark eder. Bağlı bulunduğu piskoposa bir mektup yazar. Ezcümle yaşadığı süreci şöyle dile getirir, tafsil eder:"Mektubumda bağlı bulunduğum piskoposa kelime-i şahadet getirdiğimi aktardım. Değişimin geri dönüşü yoktu. Hazreti Muhammed'in hak peygamberlerin sonuncusu olduğunu bildirdim. Allah'ın üçleme olmadığını inkar edemezdim. Paganizm kalıntısı Teslise sırt döndüm, çevirdim. Allah'ın oğlu bulunmuyordu.
Teslim olmuş ve rahatlamıştım. Dünyanın en büyük dini olan İslamiyet'ten hoşnut olmuştum. İslam açıkça Allah'ın gönderdiği Hazreti Musa, Davut, İsa'yı ve onlara eşik eden peygamberler silsilesini doğruluyordu. Onlar peygamberlik zincirindeki son halka ve binadaki son tuğla Hazreti Muhammed ile birlikte tamamlanmış ve hitama ermişti. Sair peygamberlerle son vahiy ve onun sahibi Hazreti Muhammed arasındaki mutabakat biz Hıristiyanlarca göz ardı edilmişti, biz zinciri kırmıştık. Şimdi arayışım sonucu Allah ile Mesih Aleyhisselam arasındaki ilişkiyi doğru çerçevesine oturtmuştum. Allah Kur'an'da Meryem suresiyle birlikte Mesih'in Betül annesini tebcil ediyordu. Müslümanlar Mesih'i severler(nüzülünü de dört gözle beklerler). İslam'a girmen, seçmen Meryem anaya ve Mesih'e sırt dönmen anlamına gelmiyor bilakis onu asli suretiyle yeniden tanıman ve keşfetmendir."
Adalet eşyayı hiyerarşide yerli yerine koymaktır. Zulüm meratib-i eşyada sıralamayı ve düzeni bozmaktır. Hıristiyanların bozulmuş ahit yerine Allah ile İslam üzerinden ahit tazelemelerinin vakti gelmiştir.
Başka necat ve kurtuluş kapısı yoktur. İslamiyet kurtuluşun mahfuz ve hazır reçetesidir.
Mustafa Özcan