Boşlukta bir proje figür
İlginç zamanlardan geçiyoruz.
Sahihliğin ve sarahetin kıymetini kaybettiği, tepkiselliğin gittikçe kendini dışa vurduğu, tercihleri yönlendirmeye başladığı bir dönemdeyiz.
Çağımızın en belirgin özelliğidir bu. Hazır sunumlara pek aşina hale geldik.
Değişim adına gelecek adına önümüze sunulan hazır lokmalara fazlasıyla teşne olduk.
Çoğu zaman gerçekler hükmünü yitiriyor.
Birçok şey bağlamından koparılarak, bir boşlukta sunuluyor bize.
Vad edilenin ne olduğunu, ne adına faydalı olduğunu nasıl gerçekleşeceğini sorgulamıyoruz bile.
Ve bağlamını, sebebini sormadan gerçeğin kendisi gibi kabulleniyoruz.
Son yerel seçimlerde İstanbul özelinde yaşanan durum tam da bu durumun göstergesi.
Kampanyalar ya da algı çalışmaları ile yapılan yönlendirmeler çoğu zaman gerçeğin önüne geçti.
Mesela bir aday figürü sunuldu bize.
Önce tasarlandı. İnsanların hassasiyetleri, tercihleri ve beklentileri doğrultusunda tasarlandı.
Sonra da bu figür önümüze sunuldu. Bu figür kah güler gibi kah kızar gibi yaptı. Halbuki ne güldü ne de kızdı.
Siyasi görüşleri nedir bilemedik. Çoğu zaman hangi partinin adayı olduğunu unuttuk bile.
Kah CHP'nin altıokuna sarıldı, kah HDP'ye selam çaktı kah milliyetçilerin duygularına gönderme yaptı.
Umut dolu sözler söyledi.
Gerilimlerle dolu dünyanın santimental tarafını ucundan gösterdi.
Sürekli bir değişim söylemi ile oluşturulan beklentilere hitap etmiş oldu.
Bunu bir boşlukta söyledi. Neden ve nasıl böyle olacağı sorusu hükümsüz kaldı, boşluktaki bir figürün boşluktaki argümanlarını gerçeğe çağırmak beyhude bir iştir.
Gerçeğe çağrı karşılıksız kalacaktır.
Çok şey vaat etti. Ve kabul edelim, adayı olduğu partinin geçmiş seçimlerdeki aldığı oya kıyasla da başarılı oldu.
Sonra biraz gerçeği sorguladığınızda meselenin can yakıcı tarafıyla karşılaşıyorsunuz.
Boşlukta oluşan proje meğerse nelerin üstünü örtüyormuş.
Ne kirli işlere perde oluşturuyormuş.
Mesela biz bu proje figürün vaatlerine dikkat kesilmişken omuz omuza durduğu il başkanının muhafazakar kitleye yönelik sözlerini duymadık bile.
Terör örgütlerinden sitayişle bahsedişini çarçabuk unuttuk.
Genel başkanının hakaret, tehdit ya da yalan içermeyen tek bir konuşmasının dahi olmadığını unuttuk.
Sanırım aklınızda beliren soru şu: Peki nasıl oldu da boşluktaki bir figür başarılı oldu?
İki sebebi var: Birincisi Dünya taklalar atarak dönerken tarihsel kitlesinin kütük gibi yerinde durması.
İkincisi ise şımarıklığa eşlik eden bir değişim talebi ile yüzer gezer kesimin tepkisel davranarak ya bu projeye bile isteye yönelmesi ya da bu proje lehine hareketsiz kalması.
Her şeye rağmen bize düşen gerçekliğe çağırmaktır.
Karşımızda bize vaatlerde bulunan kişinin "kim" olduğunu, kimler adına konuştuğunu ve kimlerle omuz omuza durduğunu sorarak bu çağrıyı başlatabiliriz.
Veysel Kurt
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- İstanbul seçimleri (09.05.2019)
- Trump’ın terör sopası ya da Ortadoğu’yu terörize etmek (06.05.2019)
- Suriye’deki PYD tehlikesi (04.05.2019)
- Türkiye-Irak ilişkilerinde yeni dönem (30.04.2019)
- Sudan ve Cezayir’de değişimin serencamı (25.04.2019)
- Ortadoğu’da ordu ve siyasetin tarihsel bağlamı (22.04.2019)
- Ortadoğu’da protestolar ve ordu (17.04.2019)
- Kitlesel protestolar karşısında ordu (15.04.2019)