Koruma altına alınması gerekenler
Tarih ve tabiat bize gösteriyor ki; yaşayan her organizmanın, bir "korunma refleksi" var. Kendileri için önemli ve değerli olan şeyleri korumak amacıyla; öncelik sırasına göre, yaratılışlarında mevcut olan mekanizmayı harekete geçiriyorlar.
Hayatın ana unsuru olan insan; bazı şeyleri koruma altına alıyor. Onların eksikliğinin ya da yokluğunun, kendisi için bir "değer kaybı" olduğunu ve olacağını biliyor.
Bitki ve hayvan türlerini, tarihi eserleri, doğal güzellikleri, kültür ve sanat varlıklarını, kutsal mekânları, dini ve milli sembolleri, dezavantajlı yahut risk altındaki insanları "koruma kalkanı" içine alıyoruz. Bunun için yasalar çıkarıyor; adli ve idari düzenlemeler yapıyoruz.
Giderek sayı artıyor, kapsama alanı genişliyor. İhtiyaç duyuldukça, listeye yeni unsurlar ekleniyor.
Ancak; unutulan, ihmal edilen bir şey var. Kamu kadroları ve kurumları, özel sektör temsilcileri, sivil toplum önderleri, aydınlar ve yöneticiler; korunması gereken en önemli değeri, görmezden geliyorlar.
Öyle bir şey ki; o bozulunca her şey bozuluyor, o düzelince her şey düzeliyor. Kuruyan onun yüzünden kuruyor, yeşeren onun sayesinde yeşeriyor.
Yaşadığımız hayatın tohumu, toprağı o. Ülke ve toplum, dünya ve insanlık âlemi düzeyindeki varlık ağacının; kökü, gövdesi, dalı, yaprağı o.
Bir süre sonra, belki hiç bulamayacağız. Niteliğini ve niceliğini bilemeyecek, istesek de örnek alamayacağız.
Hal ve gidişinden "emin" olunabilecek "cevher" insanlardan söz ediyoruz. Düşmanlarının bile "güvenilir Muhammed" dedikleri Peygamber'in (sav) izinden gidenlerin, azalmakta olduğunu söylüyoruz.
- Hani gittiği her yere huzur, güven, adalet götürenler. Başı dara düşen herkesin beklediği, istediği, "gel artık" dediği alperenler.
- Yaratılanı yaratandan dolayı sevenler, sayanlar, değer verenler. Allah'ın hoşnut kalacağı sadık kul, kulların uzanıp tutunacağı sağlam dal olmayı; varlık sebebi olarak görenler.
- Yarın kıyamet kopacak olsa bile, elindeki fideyi yahut fidanı dikenler. Gücünü, imkânını sonuna kadar kullanıp; kendisi ve çevresi için, sürekli değer üretenler.
- Rızkına haram karıştırmaktan şiddetle kaçınıp, süte su katmayanlar. İhtiyaç sahiplerinin hakkını gözetip, komşusu açken tok yatmayanlar.
- Yalan söylemeyenler, hile yapmayanlar, iftira atmayanlar. Atın önüne et, itin önüne ot koyup; hayvanları bile aldatmayanlar.
- Hırsızlığa, yolsuzluğa, ahlaksızlığa yaklaşmayanlar. Gıybet ve dedikodu yaparak insan eti yiyip, diline haram bulaşmayanlar.
- Büyüklere saygı, küçüklere sevgi gösterenler. İnsanlara, hayvanlara, bitkilere, hâsılı herkese ve her şeye; şefkatle, merhametle muamele edenler.
- Zararı ve zararlıyı azaltıp, faydayı ve faydalıyı çoğaltanlar. Gönül toprağına, bire yedi yüz veren iyilik tohumları atanlar.
- Hayat oyunu içindeki tüm rollerini, en güzel şekilde oynayıp; isminin, sıfatının hakkını verenler. Dünya tarlasına, ahiret azığı olacak ekinler ekenler.
- Besmelesiz dolaşıp; şeytanın ve adamlarının tezgâhına, tuzağına düşmeyenler. Nefsine uyup, nesline kıyarak; gümüş tasla sunulan zehirli sulardan içmeyenler.
- Cümle azgınlardan ve azgınlıklardan, sapkınlardan ve sapkınlıklardan uzak duranlar. Dosdoğru yol üzerinde yürüyüp; fıtrat çizgisinin ve çerçevesinin içinde kalanlar.
- İnsan gibi insan, Müslüman gibi Müslüman, kadın gibi kadın, erkek gibi erkek, eş gibi eş, anne gibi anne, baba gibi baba, evlat gibi evlat olanlar. İlim, iman, amel, ahlak, tavır bütünlüğü içinde ve inandığı gibi yaşayarak; rengini şehit kanından almış al bayrak gibi dalgalananlar.
Ülkemizin ve toplumumuzun, dünyamızın ve insanlık âleminin istiklali, istikbali için; bilinebilen, bulunabilen örnekler koruma altına alınmalıdır. Onlara sahip çıkan, destek olan, koruyup gözeten bir mekanizma kurulmalıdır.
Yetişme çağındaki çocuklara ve gençlere; "işte böyle" denilerek gösterilmelidir. Maddi ve manevi ödüllerle taltif edilip, itibarlı hale getirilmelidir.
Dünya çapında yapılan "itibarlı insan" araştırmalarında; peygamberler zincirinin son halkası olan Hz. Muhammed(sav), birinci sırada çıkıyor. O'nun açtığı kanaldan akan sular, rahmet denizine akıyor.
Her bir damlasında, vahiy yağmuru ile yağan "hidayet" molekülleri var. Tasını doldurup içebilenler; bulundukları çevre ve ortamlarda, tüm kötülerden ve kötülüklerden, korunuyor ve koruyorlar.
Bize, Bakara suresinde anlatılan "ırmak" imtihanını geçenler lazım. Hak ve hakikat yolunda, halka hizmet için; "iyilik" şerbetini içenler lazım.
Michael Jackson; "Paylaştığımız şu dünya, uzayda dolaşan bir kaya parçası değildir. Yaşayan canlı bir varlıktır. Bizi korur ve korunmayı da hak eder" diyor. Bunun için; dünyayı yoktan var edenle, orada halifelik yapsın diye gönderilenin, arasının iyi olması gerekiyor.
Zekeriya Erdim
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kabuslar ve korkular (17.08.2023)
- Adamın biri bir gün… (14.08.2023)
- Cuma, Cumartesi, Pazar (11.08.2023)
- Her Kore’ye bir Zübeyir Hoca (08.08.2023)
- Yankı odası sakinleri (04.08.2023)
- Eğitimde cinsiyet ve cibilliyet meselesi (31.07.2023)
- Dinler ile dindarlar arasındaki mesafe (26.07.2023)
- Kaptanlar ve korsanlar (23.07.2023)