Yahya Kemal'in ilk defa Dersaadet gazetesinde yayınlanan 'Ok' şiiri

Sessiz Gemi'nin şairi Yahya Kemal'in "Ok" şiiri, ilk defa Dersaadet gazetesinde 13 Kasım 1920 tarihinde yayınlandı.  O, eserlerini yayınlamak için, yeterli çalıştığına ve yazdığı satırların tamama erdiğine inanmıyordu. Biliniyordu ki Yahya Kemal tüm şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştı. Şairin miras bıraktığı bu edebiyat mücevheri ise hece ölçüsüyle yazdığı tek şiir olma özelliği ile büyük önem taşıyordu.

Yayınlanma Tarihi: 03.11.2018 00:00 Güncelleme Tarihi: 03.11.2018 13:00

YAHYA KEMAL BEYATLI KİMDİR?

Cumhuriyet dönemi Türk şairi ve nesir yazarı, sadece şair olarak değil, düşünceleriyle de Türk aydınlarını etkilemiş mühim şahsiyet Yahya Kemal Beyatlı, çevresinde her zaman bir aydın halkası oluşan şairlerimizdendi. 1884 yılında Üsküp'te dünyaya geldi. Vefa Lisesi'ni bitirdikten sonra uzun süre Fransa'da kaldı. Burada Fransız edebiyatını ve edebiyatçılarını yakından tanıma olanağı buldu. Divan şiiri üzerinde yoğunlaştı. Yurda dönünce Siyasal Bilgiler Fakültesine girdi. Darülfünunda edebiyat ve tarih dersleri verdi. Gazete ve dergilerde yazılar yazdı.

Kişiliğinde ve eserlerinde Paris'te okurken Fransız şairleri büyük ölçüde etkili oldu. "Ok" şiiri hariç bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazdı. Şiirlerinde Boğaziçi, Türk Musikisi, İstanbul'un tarihi ve doğal güzelliklerine yer veren Yahya Kemal'in olgunluk dönemi şiirlerinde ise Osmanlı Medeniyet ve Kültürü, tarih ve vatan sevgisi yer aldı. Duygu ve düşünceyi düş ve ustalıkla kaynaştıran Yahya Kemal'in şiirlerinin konusunu aşk, tabiat, deniz, ölüm ve sonsuzluk oluşturdu. Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgârıyle, Eğil Dağlar, Aziz İstanbul gibi pek çok yapıta imza attı.

Şehirde millî üslûb arayan Yahya Kemal, üslûbun korunması gerektiğini "İstanbul ve Üsküdar semtlerinin millîliğini muhafaza lâzım", "Fikrimce her şeyden önce İstanbul bir Türk şehri olarak kalmalı ve bu esas dâhilinde imar edilmelidir." sözleriyle savundu. Yol açmak kaygısıyla Mimar Sinan'ın eserlerini, küçük camileri, sebilleri yıkanları şiddetle eleştirdi. Bu bağlamda; "Şaşılacak şeydir, ecdadımızın bıraktığı şeyleri alafranga Türkiye'ye anlatamadık." cümlesi dikkate değer.

Yahya Kemal'in ilk defa Dersaadet gazetesinde yayınlanan "Ok" şiiri

Sessiz Gemi'nin şairi Yahya Kemal'in "Ok" şiiri, ilk defa Dersaadet gazetesinde 13 Kasım 1920 tarihinde yayınlandı. Bilinir ki Yahya Kemal tüm şiirlerini aruz ölçüsüyle yazdı. Şairin miras bıraktığı bu edebiyat mücevheri ise heceyle yazdığı tek şiir olma özelliği ile büyük önem taşıyor.

Bu metin bir manzumedir. Çünkü burada olay, yer, zaman ve kişiler mevcuttur. Manzume hecenin 11'li kalıbıyla yazılmıştır. Kafiye şeması "abba, cddc, effe" şeklindedir. Nazım şekli koşma olan şiirin çeşidi epik; teması ise kahramanlıktır.

İşte Yahya Kemal'in ilk defa Dersaadet gazetesinde yayınlanan "Ok" şiiri:

Nüsha: Ali Şükrü Çoruk

OK

Yavuz Sultan Selim Han'ın önünde
Ok atan ihtiyar Bektaş Subaşı,
Bu yüksek tepeye dikti bu taşı
O gazi hünkârın mutlu gününde.

Vezir, molla, ağa, bey, takım takım
Güneşli bir nisan günü ok attı.
Kimi yayı öptü, kimi fırlattı,
En er kemankeşe yetti uç atım.

En son Bektaş Ağa çöktü diz üstü.
Titrek elleriyle gererken yayı,
Her yandan bir merak sardı alayı.
Ok uçtu hedefin kalbine düştü.

Hünkâr dedi 'Koca, pek yaman saldın,
Eğerci bellisin benim katımda,
Bir sır olsa gerek bu ilk atımda.
Bu sihirli oku nereden aldın? '

İhtiyar elini bağrına soktu,
Dedi İstanbul muhasarası,
Başlarken aldığım gaza yarası,
İçinden çektiğim bu altın oktur.

Muhasara: Kuşatma, çevirme
Gaza: Kutsal savaş
Kemankeş: Okçu, ok atıcısı
Subaşı: Şehirlerin güvenlik işlerine bakan görevlilerin başı.
Acemi ocaklarında küçük aşamalı subay.

YAHYA KEMAL'İN KİTAPLARDA BULAMAYACAĞINIZ DİĞER ŞİİRLERİ

Yahya Kemal, şiirlerini yayımlamak için şiirlerinin tamama erdiğine inanmıyordu. Eserleri Nihat Sami Banarlı öncülüğünde kurulan Yahya Kemal Enstitüsü tarafından Yahya Kemal Külliyatı adı altında 13 cilt olarak yayımlanmıştı. Yahya Kemal'in şairlik hayatına başladığı ve kitaplarda bulunmayan şiirleri…

Yahya Kemâl ya da o dönem şiirlerine attığı imza ile Âgâh Kemâl dönemin padişahı Sultan ll. Abdülhamid'e iki culûsiye yazar. İlki 1 Eylül 1902 tarihini taşıyan metni, başlıksız bir tebriknâmedir.

[Cülûsiye]

Olsun bugün sürûr ile pirâye kâinât

Dolsun bugün hubûr-ı saâdetle şeş cihân

Zira bugünde verdi o şâh-ı melek-sefâ

Rûh-ı fütûh-ı saltanata taze bir hayat

Ya Rabbi! Haşre-dek yaşasın

Şiirin devamını okumak için tıklayın…

Neşîde-i Nev-sâl

Semâ penbe, sehâib mavi, deryâ saf, havâ mahmûr

Zılâl-i fecr ile müzehher bütün âfâk-ı nûrânî

Nigâristân feyz-i âsârda bir nûr-ı rûhânî

Ve hep âgûş-ı nilgûn tabiat mütebessim, mesrur

Genç Âgâh Kemâl'in ilk şiirleri arasında ilgi çeken şiirlerinden birisi de Fikret'in Ey Yâr-ı Nagam-kâr adlı manzumesini tahmis ederek vücuda getirmeye çalıştığı manzumedir. Leyâl-i İstiğrâk 2 başlığını taşıyan bu manzumede şiire yeni başlayan hevesli bir gencin samimi arayışları hissedilir.

Leyâl-i İstiğrâk

2

Çal! Neş'e-i vuslatla nağme-saz olalım, çal!

Mürgân-ı muganniyeyle hem-âvâz olalım, çal!

Bir vecd-i muhabbetle tarab-sâz olalım, çal!

Çal! yükselelim küngüre-pervâz olalım çal!

"Çal âlem-i ervâh-ı da raksan edelim çal!"

Şiirin devamını okumak için tıklayın…

Yahya Kemâl'in bu devresine ait şiirlerinden dikkati çekenlerinden biri de Leyâl-i İstiğrak 4 adını taşıyan manzumedir. Şairin hatıralarında dile getirdiği ifadeler arasında "Bir kelime Fransızca bilmeksizin alafrangalaştım." sözünü doğrularcasına daha ilk şiirlerinde Lamartine'in 'ömr-i garâmı'nı hatırlayacak kadar Fransız edebiyatını öğrendiği anlaşılır.

Leyâl-i İstiğrâk

4

Hâlâ tahattur eyliyorum mâvi bir gece

Yattımdı nilgûn bir korunun kenarına

Gördüm göğün nazara-i firûze-fâmını

Baktım yeşil sitârelerin zıll-ı târına

Hatırladım Lamartin'in ömr-i garâmını​

Şiirin devamını okumak için tıklayın…

Bütün acemilik ve tutarsızlıklarına rağmen genç Agâh Kemal'in döneme hâkim şiir anlayışının kıyılarında dolaştığı ilk şiirlerine bakıldığında anlaşılıyordu. Asıl Paris ikameti ve nihayetinde yurda dönüşünden sonradır ki şiirin ne olup olmadığı konusunda kanaat ve tecrübelerini tatbikata döktü.

Şafaktan Evvel

Sular pür-neş'e çağlar fecrin âgûş-ı sükûnunda

Derini bir lahn-ı sevdâvî tulû'u karşılar, cevvâl

Ve tîz bir nağme-i mağşiyle ümid-âver-i sevda

Tanîn-endâz olur bir lahn-ı memdûd-ı sefâ-fil-hâl​

Şiirin devamını okumak için tıklayın…

Şiir Nedir

Şiir nedir? Bana sordun dedim o birşey ki:

Fecr, terâne, tulû', nağme, neş'e, bahar

Gusûn, jâle, çemen, gonce, râyiha, ezhâr

Ve hep bedâyiye ait rakîk bir hülya

Şiirin devamını okumak için tıklayın…

Terâne-i Rûh

Hâtır-güzârın olsun o aşk-ı sefâ-nisâr

Âvân-ı pür-garâm-ı hayatında ey nigâr!

Yâd et o demleri güzer ettikçe nevbahar

Kalsın bu 'hâtıra' sana bir hoşça yâdigâr,

Dildâden olsa da sana hâtır-nişân olur.

Şiirin devamını okumak için tıklayın…

Mensî Şiirim

Sepîrde dem-i bedâyi-i bahâr şâirânedir

Tulû'-ı âfitâb-ı tâb-dâr şâirânedir

Zevâhir-i latif bu nisâr şâirânedir

Şafaktaki zılâl-i zer-nigâr şâirânedir

Şiirin devamını okumak için tıklayın…

Elvâh-ı Şuhûr

Mart

1

Mehmed Âsâf'a

Bazen güneşli, bazen ratib, sisli bir hava

Solgun bulutların mevecâtiyle cilve-rîz

Âfâk-ı laciverd, bütün gök, bütün deniz

Bir zıll-ı mübki-i asabiyetle rû-nümâ

Şiirin devamını okumak için tıklayın…

Saffet Nezihi'ye

Rakîk bir nazar, âsûde bir likâ-yı zekâ

Latif ve neş'e-i rikkatle bir lisân-ı nezih

Eder meâli-i esrâr-ı rûhunu tevzîh

Evet bu çehre-i safvet, bu mütebessim sîmâ

Şiirin devamını okumak için tıklayın…

Küçük Kardeşim 'Ref'et' İçin

Ey mâî gözlü yavru melek tıfl-ı hande-kâr!

Ey nazrası nigâhımı şâdân eden çocuk!

Her bir tebessümünde leâli-i şiir uçar

Ey ibtisâmı rûhumu ra'şân eden çocuk!

Şiirin devamını okumak için tıklayın…

Leyâl-i İstiğrâk

1

Ooh... gel gel bu gece mest-i muhabbet güzelim

Şu beyaz hilkatin âgûşunda

Kamerin neş'e-i bî-hûşunda

Kırların sahn-ı semen-pûşunda

Bir derin aşk ile imrâr-ı hayat eyleyelim...

Şiirin devamını okumak için tıklayın…

Elvâh-ı Şuhûr

Nisan

2

Semâ, esîr-i rükûduyla mest ü şiir-engîz

Havâ, latif ve müzehheb, nezih ve pür-heyecan

Şevâhik-i cebel üstünde bir müşemmes sis

Şafakta reşha-girizân-ı leâli-i bârân

Gusûn içinde yeşil bir terâne-i şâdân.

Şiirin devamını okumak için tıklayın…

Leyâl-i İstiğrâk

3

Mâî arus içinde seni gördüğüm zaman

Rûhumda ra'şe-ver helecanlarla bir derin

Hiss-i behic-i hande-güzâr oldu, kalbimin

Âmâl-ı aşkı titredi, handan ve şadumân

Şiirin devamını okumak için tıklayın…

YAHYA KEMAL BEYATLI ESERLERİ

Kendi Gök Kubbemiz (1961). 2. Eski Şiirin Rüzgârıyle (1962). 3 ve 4. Rubâîler ve Hayyam Rubâîlerini Türkçe Söyleyiş (iki kitap bir arada 1963). 5. Azîz İstanbul (1964). 6. Eğil Dağlar (1966). 7. Siyâsî Hikâyeler (1968). 8. Siyâsî ve Edebî Portreler (1968). 9. Edebiyata Dâir (1971). 10. Çocukluğum, Gençliğim, Siyâsî ve Edebî Hâtıralarım (1973). 11. Târih Musâhabeleri (1975). 12. Bitmemiş Şiirler (1976). 13. Mektuplar-Makaleler (1977).

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.