Tarihi kilise yeniden kapılarını açıyor
İstanbul’un fethinden sonra Bizans yapıları cami, mescit, tekke ve imaret olarak kullanıldı. Aya Yorgi Kilisesi de bu yapılardan biri. Tarihi kilise önce 1730 yılında onarımdan geçti, daha sonra yaşanan sorunlar nedeniyle 1836’da Mimar Hacı Nikolaos tarafından yeniden inşa edildi. Tamirat çalışmaları 1991 yılında tamamlanan kilise, son olarak iki yıl önce Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyona alınarak yeniden ihya edildi.
İki yıl süren kapsamlı çalışmaların ardından yaklaşık 4 milyon liralık maliyetle restorasyonu gerçekleştirilen tarihi ibadethanenin pazar günü, İstanbul Valisi Vasip Şahin ile Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem'in katılacağı tören ile hizmete açılacağı belirtildi. Açılışa İstanbul Ortodoks Patriği 1. Bartholomeos da katılarak Pazar ayini yapacak. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün kapsamlı restorasyonu sayesinde yenilenen kilisenin yanı sıra projeye okul binası, papaz evi, bekçi evi, çan kulesi ve çeşmesi de dahil edildi.
Y. Mimar Canan İzgi
Osmanlılar zamanında 1556 yılında Edirnekapı'daki Mihrimah Sultan Camii'si yapılırken, o zamana kadar caminin bulunduğu arazide olan Aya Yorgi adlı Bizans kilisesi yıktırılmış, Mihrimah Sultan camisi yapılmış, kilise de bugünkü yerine taşınmıştır.
Yeniköy Panayia Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı Başkanı Laki Vingas, "Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün, mazbut vakıflar statüsündeki tarihi kiliseyi restore ederek yeniden ihya etmesi Rum cemaatini mutlu etti. Kilisenin mülkiyet ve kontrolü Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde olacak. Din adamlarının seçimi ve görevleri ise Rum cemaatinin uhdesinde olacak. Kilise bünyesinde küçük bir papaz evi ile okul binası dediğimiz bir yapı da bulunuyor. Kilise ziyaretçisinin de yetişmesine olanak sağlayacak müzik enstitüsü kurmayı planlıyoruz" dedi. (Milliyet)
Gennadios u Fatihle beraber gösteren mozaik Fener Rum Patrikhanesi (Z. Karaca)
TANZİMAT ÖNCESİ RUM ORTODOKS KİLİSELERİ
İstanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet (1451-1481) tarafından kentin büyük ölçüde sarsılmış olan sosyal ve ekonomik yapısını düzenlemek amacıyla yoğun girişimler başlatıldı. İlk önce şehir surları onarıldı ve çeşitli mesleklerden Türkler İstanbul'da iskâna tabi tutuldu. Başka milletlerden insanlar da şehre getirildi. Bunlardan denizcilikle uğraşan Rumlar, Haliç çevresine yerleştirildi.
İstanbul'un fethinden sonra gayrimüslimlere ait düzenlemeler Fatih Sultan Mehmet'in çıkardığı fermana bağlanır. Bu fermanla Rum Ortodoks Patrikleri, cemaatin evlenme, cenaze gibi adetlerini özgürce uygulayabiliyordu. Patrik, bir vezir statüsünde kabul ediliyor ve kendisine divanda yer veriliyordu. Patrik, hukuki ve cezai işlerde tam yetkiliydi. Böylece Patrik, Rum Ortodoks toplumunun tartışmasız lideri olarak, Bizans dönemindeki haklarından fazlasına kavuşmuştu.
On beşinci yüzyılın ikinci yarısında İstanbul'da başlatılan imar faaliyetleri kapsamında, yeni yapılan cami, mescit ve külliyeler çevresinde yeni mahalleler oluştu ve bunlar genellikle çevresinde kuruldukları caminin adıyla anılmaya başlandılar. Fetihten sonra Bizans yapıları cami, mescit, tekke imaret olarak kullanıldı. Aya Sofya fethin sembolü olarak cami oldu. Aya Sofya'dan sonra en büyük kilise olan Havarion Kilisesi Rumlara bırakılarak patrikhane vazifesi gördü. Patrikhane daha sonra Pammakaristos Manastırına (Fethiye Camii-Çarşamba) taşındı.
İstanbul'da on beşinci yüzyılın ikinci yarısındaki yerleşimin Topkapı Sarayındaki kayıtlarına göre 8 bin 951 hane Müslüman, 3 bin 151 hane Rum, bin 642 hane Yahudi, 756 hane Ermeni, 31 hane Çingene vardır. Galata bölgesinde ise 535 hane Müslüman 592 hane Rum vardır. (Zafer Karaca age s.30-31)
İLK YERİNE MİMAR SİNAN KÜLLİYE YAPTI
Edirnekapı'daki Aya Yorgi kilisesi bugüne kadar ilginç serüvenler yaşadı. Kaynaklara göre Bizans İmparatoru V. Konstantinos tarafından (741-775) yıktırılıp yeniden inşa edildiği ileri sürülür. Kilisenin varlığı 9. yüzyıldan sonra kesin olarak bilinir. Yapı anlatıldığına göre, İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethine kadar ayakta kalır.
İstanbul'un fethinden sonra kilisenin ilk yerine Mimar Sinan tarafından Mihrimah Sultan Külliyesi'nin yapılmasıyla söz konusu ibadethane şimdiki yerine taşınır. Aya Yorgi Kilisesi, 1730 yılında onarımdan geçirilirken, zaman içerisinde yaşanan sorunlar nedeniyle 13 Eylül 1836 tarihinde Mimar Hacı Nikolaos tarafından yeniden inşa edilir. Tarihi eser iki yıl önce Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyona alınarak yeniden ihya edildi.
HIZIR İLYAS EFSANESİNİN DOĞUŞU VE TARİHİ
Edirnekapı'daki Hagios Georgios (Aya Yorgi) Kilisesi, Ocak 1726'da restore edilir. İstanbul Kadısı Mehmet Raşit'e yazılan 1730 tarihli hükümde, Kilisenin yeniden inşası belirtilir. Yanmış durumda olduğu açıklanan on iki kilise ile birlikte kaydedilen yapı "Hızır İlyas" adıyla, "Edirne Kapısı'nda Ali Paşayı Atik Mahallesi"nde konumlandırılır (A. Refik 1988 c:11). Patrik altıncı Gregorios (1835-1840) zamanında 13 Eylül 1836 tarihinde temelden ve yeniden inşa edilir. Kilisenin mimarı Hacı Nikolaos'tur.
17. yüzyılda bazı kaynaklarda adı geçen kilise, Aya Yorgi Platea dOignon adıyla bilinir. 18. yüzyılda 1726'da restore edilir. Bir diğer enteresan restorasyon kaydı da 1730 tarihlidir. İslam kaynaklarında Hızır İlyas olarak bilinen Aya Yorgi, İstanbul kadısı Mehmet Raşit'e yazılan bir hükümde Edirnekapı Atikali Mahallesindeki Hızır İlyas diye adlandırılır. (Z.Karaca age.s.245)
Reşat Ekrem Koçu'nun hazırladığı İstanbul Ansiklopedisinde de bugünkü yapının baştan aşağı yeniden yapıldığı anlatılır. En son günümüzün Patriği esas adı Dimitri olan Bartolomeos tarafından ufak bir tamiratı 1991 yılında geçirmiştir.(Z.Karaca- Erhan Uludağ)
NEDİR BU HIZIR İLYAS MESELESİ?
Aya Yorgi, Hızır-İlyas benzeri kültler pek çok toplumda ve inanç sisteminde farklı şekillerde tezahür etmiş ve birbirini sürekli etkilemiştir. Bu etkileşimlerden biri de Hızır-İlyas inancı ile Hristiyan inancında önemli bir yere sahip olan Aya Yorgi/Saint Georges kültü arasında Anadolu'da ve bazı İslam memleketlerinde kurulan ilişkide görülür.
Türklerin Anadolu'ya gelmesinden çok önce Anadolu'da bir kült haline gelmiş olan Aya Yorgi ile ilgili olup, sonradan Hızır makamı veya ziyaretgâhı olarak isimlendirilmiştir (Hasluck, 2015:78). Örneğin Piri Reis, Foça'da Hızır İlyas adasından bahsederken, adada bulunan Hızır-İlyaslık'ta eski bir kilise olma ihtimali olan harap bir binadan bahseder (Piri Reis, 1973/155; Ocak, 2012:136). Keza Sinop'ta Hızır-İlyas zaviyesinin bulunduğu yerde bir de manastır bunması bu düşünceyi destekler mahiyettedir. Edirne'de Hızırlık tekkesinin kurulduğu yer Hristiyanlık döneminde Aya Yorgi makamı olarak kabul edilmektedir. Antalya'daki Hızırlık kulesinin bulunduğu yerin de daha önce bir mezarlık olabileceği iddia edilmektedir.
İstanbul'daki Rum Ortodoks Kiliselerine onarım ve yeniden yapılanması için padişahlar tarafından verilen fermanlardan biri
Burada Aya Yorgi'ye ait bazı unsurların Hızır'a nispet edilmesinde kurulan kültürel ilişkinin kimler tarafından sağlandığı sorusu önem taşır. Bu hususla ilgili olarak Kalenderî, Haydarî, Vefaî, Babaî ve sonrasında ise Bektaşîler başta olmak üzere heterodoks grupların etkili olduğu söylenebilir.
Hızır'ın yolcuların yardımcısı olduğu anlayışından da hareketle, onun adına Anadolu'nun muhtelif pek çok yerinde Hızır-İlyas, Hızır Sultan, Hızırlık (Hıdırlık) ismiyle anılan zaviyeler inşa edilmiş yahut eskiden Aya Yorgi/Saint Georges adına yapılan kilise ve manastırlar zaviyeye dönüştürülmüş ve bunlara faaliyetlerini sürdürmeleri için vakıflar bağlanmıştır. Zaviyelerin kurulduğu yerler ile Hristiyanlıkta önemli bir yeri olan Aya Yorgi/Saint Georges kültü arasında yakın bir ilişki olduğu açıkça dikkati çekmektedir. Zira Hızır-İlyas zaviyelerinin yoğun olarak bulunduğu Orta ve Kuzey Anadolu, Aya Yorgi kültünün ağırlıklı bir şekilde yaşadığı yerlerdir. (Hızır-İlyas Zaviyeleri, Aya Yorgi ve Bektaşîler- Sadullah Gülten)
YENİDEN İHYA EDİLDİ
Aya Yorgi Kilisesi, 1730 yılında onarımdan geçirilirken, zaman içerisinde yaşanan sorunlar nedeniyle 13 Eylül 1836 tarihinde Mimar Hacı Nikolaos tarafından yeniden inşa edildi. Çeşitli nedenlerle defalarca hasar gördü ve tamir edildi. En son 1941 yılındaki yangında büyük hasara uğradı ve 1989 yılında başlatılan tamirat çalışmaları 1991 yılında tamamlandı. Tarihi eser iki yıl önce Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyona alınarak yeniden ihya edildi.
FİKRİYAT