VAV TV CANLI YAYIN
Ahmet Ağırakça

Sabırlı ve hikmetle davranan hikmet sahibi peygamber: Hz. Yusuf (AS)

Mart 25, 2025

"And olsun ki Yusuf ve kardeşlerinin kıssasında soranlara nice ibretli hususlar vardır." (Yusuf, 7)

Hz. Yusuf'un mücadelesini, tevhid inancını anlatma metodunu ve sabrını kavramanın tek yolu Yusuf kıssasını Kur'an-ı Kerim'den okuyup inceleyerek baştan sona iyice tetkik etmek ve ayrıca bu surenin Hz. Peygamber'e indiği zaman ile mekanın şartlarını iyi tahlil etmek ile mümkündür.

Yusuf suresi ile surenin indiği zaman arasında doğrudan doğruya bir ilişki ve bağlantının olduğu muhakkaktır. Hz. Peygamber'e pek çok konuda yardımcı olan Ebu Talip ve Hz. Hatice'nin vefat ettikleri yıl "hüzün yılı" olarak isimlendirilmişti. İşte bu hüzün yılının ilk günlerinde Mekke müşriklerinden ümidini kesmiş bir durumda başka bir yerde tebliğ ortamı oluşturma maksadıyla bir arayışa girmişti. Hz. Peygamber görüşmeler yapmak ve Sakif kabilesini İslam'a davet etmek üzere Taife giderek Sakif kabilesinden kendisine destek vermelerini beklemişti. Ancak Taif müşrikleri ona çok kötü davranmışlardı. Daha önce Habeşistan'a hicret eden zayıf Müslümanları takiple bir grup sahabe Habeşistan'a hicret etmişti. Allah Rasulü'nün el ve ayaklarının adeta kesildiği bir zamanda Allah ona birçok kapı açarak onu hüzünden kurtarmıştı. Nitekim, İslâm davasının Medine'ye yönelerek kuvvetlenip genişlemesine vesile olan birinci ve ikinci Akabe bey'atleri o sıralarda gerçekleşti.

Böylece Yusuf kıssası, Hz. Peygamber'e verilmesiyle, Mekke'de çektikleri sıkıntılı günlerde çok önemli bir mesaj vermiş oldu. Yusuf kıssasında anlatılanlar, verilen mesajlar bu davanın tebliğ ve davetin seyir çizgisini gözler önüne sermektedir:

"Senden önce (peygamber olarak) gönderdiklerimiz de şehirlerin halkından kendilerine vahyettiğimiz kimselerden başkaları değildi. (Acaba kâfirler) kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmeleri için yeryüzünde hiç gezip dolaşmadılar mı? (Unutmayın!) Ahiret yurdu Allah'a karşı yanlış davranışta bulunmaktan sakınanlar için elbette daha hayırlıdır. Siz hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? Nihayet o peygamberler (kendilerini yalanlayanların imanlarından) ümitlerini kesip de (kâfirler de) peygamberlerin kendilerine yalan söylediklerinin ortaya çıktığını zannettikleri bir sırada, onlara yardımımız gelmiş ve böylece dilediğimiz kimseler kurtuluşa erdirilmiş olur. Ama kâfirler güruhundan azabımız asla geri çevrilemez/onlar da helak olur. Gelip geçen peygamberlerin kıssalarında akıllarını iyi kullananlar için ibretler vardır. İyi bilin ki O (Bu kıssaları bildiren Kur'an) uydurulmuş bir söz değildir; aksine, kendisinden önce olanları doğrulayıcı (insanlara dini hükümleri ve) gerekli olan her şeyi açıklayan, iman edecek bir topluluk için de hidayet ve rahmettir." (Yusuf, 12/109-111)

İşte, Yusuf (a.s) ve kendisine ihanet eden kardeşleri ile ona iftira eden kadınların yaptıklarından dolayı çektiklerinin neticesi ne anlama geliyordu? Allah'ın verdiği nimetleri çoğu kez bir kul üzerinde gören insanlar bunu kıskandıkları için çile ve sıkıntılara sebep olur. Bu da bu nimetlere sahip olan Allah'ın salih ve sadık kulları için bir imtihan vesilesi olabiliyor. Hz. Yusuf'a yüce Allah'ın verdiği yüz güzelliği ve baba sevgisi diğer kardeşlerinin bu nimeti kıskanmalarına bir neden oluşturmuştu. Halbuki bu duyguyu, kıskançlığı Allah yasaklamıştır. Hz. Yusuf'un bu acıklı ve çileli uzun bir yola girmiş olması bir kıskançlık neticesidir. Fakat unutulmaması gereken en önemli husus salih kulların ve peygamberlerin yollarının kesildiği veya çıkmaza sokulduğu her anda Allah'tan gelen kurtarıcı bir el el ya da gösterilen bir çıkış yolu olur. Nihayet, sabreden ve şükreden kullar için mutlu bir zafer ve nimetin böylesi sıkıntılardan sonra geleceğini yine yüce Rabbimiz önce peygamberlerine ve onların aracılığıyla da bütün müminlere bildirilmiş ve öğretilmiştir.

Bu, Kur'an'da "en güzel kıssa" diye tavsif edilen Yusuf kıssası Hz. Peygamber Muhammed'in (sav) en sıkıntılı anında indirilmiş olması sabrı öğrettiği gibi her türlü sıkıntının sonunda bir refah ve kurtuluşun olduğu anlatılmaktadır. Hz. Yusuf da (as) sıkıntılardan sonra büyük mükafatlara kavuşmuştur. Kardeşleri içerisinde babasının sevgisini en çok kazanmış olan ve değer gören çocuk bir evlad olduğu görülmektedir. Babadan görülen bu sevgi baba bir olan diğer kardeşler tarafından kıskanılmış, ona karşı bir kin ve nefret duygularının oluşmasına sebep olmuştur. Güzel kıssa ve anlatım Hz. Yusuf'un gördüğü rüya ile başlamaktadır:

"(Bir gün) Yusuf babasına şöyle demişti: "Babacığım, rüyamda on bir yıldızı, güneşi ve ayı gördüm; onlar bana saygıyla (önümde yere) kapanmış haldeydiler." (Yusuf, 12/4)

Bu rüya, Yusuf (as) için uzun ve meşakkatli bir ömrün habercisi olmuştu. Bu rüyanın ne anlama geldiğini en iyi analayan babası Hz. Yakub olmuştu. Oğlunun rüyasını tabir eden baba, Yusuf'un bütün kardeşleri içerisinde en yüksek mertebe ve mevkiye kavuşacağını görmüş ve gerekli tedbiri almak üzere oğluna şöyle demişti: Zira Hz. Yakub bu gelecek başarı ve üstünlüğün de kolay olmayacağını ve normal şartlarda pek mümkün görünmediğini anlamıştı.

"(Babası Yakub) dedi ki: "Oğulcağızım, rüyanı kardeşlerine anlatma. Olur ki (kıskançlıklarından dolayı) sana bir tuzak kurarlar; zira şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır. Rabbin seni böylece beğenip (Peygamber olarak görevlendirmek üzere) seçecek, sana rüya yorumuna dair bilgi öğretecek, nimetini daha önce ataların İbrahim'e ve İshak'a tamamladığı gibi sana ve Yakub oğullarına da tamamlayacaktır. Çünkü Rabbin Alîm'dir, Hakîm'dir (her şeyi tam anlamıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir)."" (Yusuf, 12/5-6)

Yusuf'a daha çocuk yaşlarında iken verilen bir müjde olmuştu.

Kardeş Ihaneti ve Kuyuya Atılış

Böyle bir rüyanın kardeşler tarafından öğrenilmesi halinde durum çok daha sıkıntılara sebep olacağı zaten hissedilmişti. Bunun için Hz. Yakup oğluna kardeşlerine karşı tedbirli olmasını ve onlara sırrını vermemesini istemişti. Gayet tabii olarak kardeşlerine bildirmesi tabi ki iyi olmazdı. Onlar kıskanabilir, Yusuf için kötü düşünebilirlerdi.

Nitekim, bu güzel rüyadan haberdar olmamalarına rağmen baba sevgisinin Yusuf'a ve annebir kardeşine karşı daha farklı olduğunu görmeleri bile onları kıskançlığa sevketmiş ve kötü bir niyet beslemelerine yol açmıştı. Bu kıskançlık onları Yusuf'a karşı düşman kılmıştı. Cenab-ı Allah Kur'an-ı Kerim'de bu olayın devamını bize şöyle haber vermektedir:

"Doğrusu Yusuf'un ve kardeşlerinin durumunda (öğrenmek niyetiyle) sorup ilgilenenler için alabilecekleri nice ibretler/dersler vardır. Onlar (Yusuf'un kardeşleri) şöyle demişlerdi: "Aslında biz güçlü bir grup olduğumuz halde babamız Yusuf ile öz kardeşini (ana-baba bir kardeşini) bizden daha çok seviyor. Herhalde babamız apaçık bir yanılgı içindedir. (Bunun için de aralarında konuşarak gelin) "Yusuf'u öldürün yahut onu bilinmez bir yere götürüp atıverin. O zaman da babanızın sevgisi yalnız size yönelir, yalnız sizi sever, sonra da (tövbe eder) doğru işler yapan iyi birileri olursunuz," (demişlerdi). Aralarından bir sözcü (Ya da kardeşler arasında sözü dinlenir etkin birisi): "Yusuf'u öldürmeyin; eğer mutlaka bir şey yapacaksanız onu bir kuyunun dibine bırakın da buradan gelip geçen kervanlardan birileri onu bulup alsın" dedi. (Tuzaklarını kurduktan sonra): "Değerli Babamız! Yusuf ile ilgili olarak neden bize güvenmiyorsun? Halbuki biz elbette onun iyiliğini istiyoruz yarın onu bizimle birlikte gönder de bırak bol bol koşsun, yesin, oynasın. Biz ona mutlaka göz kulak olur, onu koruruz." dediler. (Babaları): "Onu alıp gitmeniz beni kaygılandırır (merakta kalırım). Ayrıca siz kendisinden habersiz olduğunuz bir anda (dalgınlığınıza gelir) bir kurt gelip onu yemesinden korkarım" dedi. Biz böylesine güçlü-kuvvetli bir grup olmamıza rağmen onu kurt gelip yerse doğrusu o zaman biz aciz kimseleriz demektir" (O zaman böyle ihmalkâr davranırsak yazıklar olsun bize, itibarımız kalmaz bizim) dediler." (Yusuf, 12/8-14)

Kıskançlık duygusuna kapılıp bu esir olan kardeşleri bu gibi sözlerle babalarını ikna ederek Yusuf'u kötü emellerini gerçekleştirmek için alıp götürmeyi başardılar. Kıskançlık insanın fıtratında olsa bile, bu şekliyle insanlarda kendisini göstermesi genel olarak insanlık adına utanç vericidir. Ama bu yanlışlıklarından dolayı bu insanların kalp ve zihinlerinin genlerine yerleşmiş duygular olarak kaldı: Kıskançlık, yalan, ihanet ve başkasının canına kıymanın mübah görülmesi gibi duygular İsrailoğullarının hayat tarzı olmuştur. Kıskançlığın namus ve takvada olması hoş görülürken ve insanın değerini artırırken, diğer konularda insanın değerini düşürür, insanı alçaltır. Yusuf'un kardeşlerinin yapması gereken daha çok takvalı olmak, babalarının peygamberliğine daha çok bağlanarak baba sevgisini kazanmak olması gerekirken oysa onlar, babalarının sevgilerini yanlış bir yolla kazanmayı düşündüler. Yaptıkları iş babalarını gücendirdi, kızdırdı ve onlara karşı tavır takınmalarına sebep oldu. Nihayet bu yanlış duygularla babalarına yalan söyleyip kardeşleri Yusuf'a ihanet ederek onu götürüp kuyunun derinliklerine bırakmayı kararlaştırdılar.

"Derken (ertesi gün) onu alıp götürdükleri ve kuyunun dibine bırakmayı birlikte kararlaştırdıklarında (yapacaklarını yapıp kuyuya atıp bıraktılar). Biz de kendisine -bir gün gelecek onlar farkında olmayacakları bir anda (senin Yusuf olduğunu bilmeden ve seni tanımadan) "bu yaptıklarını kendilerine haber vereceksin" diye vahyettik. (Yusuf'u kuyuya atıp) akşam ağlaya ağlaya babalarına geldiler. "Babamız! Biz yarış yapalım diye gitmiş ve Yusuf'u da eşyamızın yanında bırakmıştık. Kurt gelip O'nu yemiş! Biz doğru söyleyenler olsak bile zaten sen bize inanmazsın" dediler. Bir de gömleğine yalancıktan bir kan bulaştırıp getirdiler. "Yakub; hayır, nefisleriniz sizi aldatıp böylesi kötü bir işe sürüklemiştir; artık bana düşen (ümitle karışık güzel bir) sabırla beklemektir. Sizin şu söylediklerinize karşı yardımına sığınılacak sadece Allah'tır" dedi." (Yusuf, 12/15-18)

Ahmet Ağırakça

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.