Ahmet Ağırakça
16.03.2025
Ahmet Ağırakça
Alîm Peygamber Hz. İshak (as)
Tüm Yazıları

Alîm Peygamber Hz. İshak (as)

İshak "gülme" ya da "sevinç" anlamına gelir. Hz. İbrahim'in Sârâ'dan doğma ikinci ve küçük oğludur. Hz. İbrahim'i ve Hz. İsmaili anlatırken ifade ettiğimiz gibi Hz. İbrahim'in ve Sarâ'nın çocukları olmazken İbrahim'in bu duruma üzülmesi ve Rabbine dua ederek çocuk dilemesi üzerine Cenab-ı Allah kendisine bir erkek evladının olacağını müjdelemişti. Şefkatli hanım Hz.Sâra, cariyesi Hacer'i Hz. İbrahime hediye etti. Bu yeni evlilikten Halim sıfatıyla müjdelenene Hz. İsmail doğmuştur. Fakat yaklaşık 13-14 yıl sonra Hz. İbrahim yaklaşık 100 ve Sârâ muhtemelen 90 yaşında iken Allah onları yeni bir oğul ile müjdeler. İşte iyice ihtiyarlamış olan Hz. İbrahim ömrünün bu son zamanlarında İsrailoğullarının atası olacak olan alim sıfatıyla muttasıf Hz. İshak'la müjdelenir. Hz. İbrahim, bu yaştaki kimselerin çocuk doğurmalarını hayretle karşılar. Yüce Allah, Halilullah İbrahim'e Sâra'nın bir erkek çocuk doğuracağını bildirir ve adının İshak konmasını ister. "Ve ona, Allah'a itaat eden ve O'nun razı olacağı davranışlarla yaşayan bir peygamber olmak üzere İshâk'ı müjdeledik. Onu ve İshâk'ı mübarek kıldık. (Peygamberlik görevi ile görevlendirdik). O ikisinin soyundan da Allah'ın razı olacağı güzel davranışlarda bulunanlar da vardır, (günah işleyerek) kendi kendilerine apaçık zulmedenler de vardır." (es-Saffât, 37/112-113)

Kur'ân-ı Kerim İshak (as) kıssası ile ilgili olarak şunları anlatır:

"İbrahim'in şerefle ağırlanmış konuklarının haberi sana geldi mi? Hani Onun yanına girdiklerinde: 'Selâm!' demişlerdi. O da: 'Selâm!' demişti. "Tanımadık bir topluluk (gibi olduğunuzu görüyorum, kendinizi tanıtır mısınız? dedi). Hemen ailesine gidip semiz bir buzağı (hazırlatıp) getiriverdi. Pişmiş buzağıyı önlerine yaklaştırıp: "(Buyurun) yemez misiniz?" dedi. (Yemediklerini görünce) içinde onlardan yana gizli bir korku duydu. (Bunlar tanımadığım kimseler, hayırdır inşallah!" deyip içindeki korkuyu dışa vurdu.) (Gelen misafirler onun halini görünce): 'korkma!' dediler ve ona alîm (çok bilgili) bir oğul müjdesini verdiler. (ez-Zariyât, 51/25-28)

Yaşını başını almış âyise durumunda olan bir kadın ve alabildiğince yaşlı bir erkekten çocuk olması insanların normal yaşama şartlarına uygun gibi gelmemişti. Hz.İbrahim (as) bunu bildiği için şaşkın halde onu müjdeleyen melek elçilere soruyor. "Ancak her şeye kadir olan Allah dileyince her şey oluverir" diyen melekler sadece birer elçi olup Allah'tan aldıkları emirleri iletmekle yükümlüdürler: Bundan sonrasını yüce Allah Kitabında şöyle buyurur:

"Bunun üzerine Sârâ (r.anha) çığlık atarak onlara doğru yönelip eliyle yüzüne vurdu ve: "Kısır bir kocakarı (iken mi doğuracakmışım?)" dedi. (Misafir melekler) dediler ki: "Bu böyledir. (Bunu) Rabbin buyurmuştur. Şüphesiz ki O, tam hüküm ve hikmet sahibidir, her şeyi hakkıyla bilendir." (ez-Zariyât, 51/29-30) Kur'an-ı Kerim bir başka surede devamla olayı bize şöyle bildirir:

"Onlara İbrahim'in konuklarından da haber ver. (Ona gönderdiğimiz elçiler İbrahim'in) yanına girip 'selâm' dediklerinde O da (ikram ettiği yemeği yemediklerini görünce): "Biz sizden-doğrusu- korkuyoruz" demişti. (Gelen elçi melekler): "Korkma! Biz sana, (peygamberlik verilip vahiyle donatılmış) derin bilgi sahibi/alîm bir oğlun olacağını müjdelemeye geldik" demişlerdi. Dedi ki: "Beni mi müjdeliyorsunuz! Ben iyice yaşlanmışken artık bana neyi müjde veriyorsunuz? (melekler) Biz sana gerçeği müjdeliyoruz. Onun için sakın ümit kesenlerden olma!" dediler. (İbrahim): "Rabbinin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit kesebilir ki?" dedi. (el-Hicr, 15/54-56)

Ayni şekilde artık kısır halde olan Hz. Sârâ'nn de şaşkınlığını ifade ettiği başka ayetlerde de şöyle buyrulmaktadır: "(Sârâ) Dedi ki: "Vay hâlime! Ben kocamış bir kadın ve şu kocam da bayağı bir ihtiyar iken, ben mi çocuk doğuracakmışım? Gerçekten pek şaşılacak bir şey bu! (Elçi melekler) dediler ki: "Sen Allah'ın takdir ettiği bir şeye mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmet ve bereketi sizin üzerinize olsun ey ehl-i beyt! (Peygamber ocağının ev halkı). Şüphe yok ki O, Hamîd'dir, Mecîd'dir (her türlü övülmeye lâyıktır, hayrı, ihsanı, cömertliği bol, şanı yücedir)." (Hud, 11/72-73)

Yüce Allah'ın takdiri ile evlad hasretini gidermesi için Hz. İbrahim'e Hz. İshak'ı yaratmayı murad etmişti. İşte İshak (as), mucizevi bir şekilde dünyaya gelmiştir. Peygamberlik yaşına gelince de yüce Allah onu peygamberlik görevi ile mükafatlandırmıştır.

Sonuç olarak da Rabbimiz şöyle buyurur: "İbrahim onları Allah'tan başka taptıklarıyla baş başa bırakıp onlardan uzaklaşınca Biz ona İshak ve Yakub'u bağışladık ve her birine ayrı ayrı peygamberlik görevi verdik." (Meryem, 19/49)

Hz. İshak'ın babasına bir bağış olduğu ve salih bir kul olduğu bildirilmiştir: "Biz ona (İbrahim'e, oğlu) İshak ile (İshak'ın oğlu) Yakub'u bağışladık. Her birine hidayet (ve peygamberlik görevi) verdik. (el-En'âm 6/84)

İshak Kur'an-ı Kerim'de Hz. İbrahim'in oğlu olarak zikredildiği gibi Hz. Yusuf'un dedesi olduğu ifade buyrulmaktadır: "Rabbin seni böylece beğenip (Peygamber olarak görevlendirmek üzere) seçecek, sana rüya yorumuna dair bilgi öğretecek, nimetini daha önce ataların İbrahim'e ve İshak'a tamamladığı gibi sana ve Yakub oğullarına da tamamlayacaktır. Çünkü Rabbin Alîm'dir, Hakîm'dir (her şeyi tam anlamıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir)." (Yusuf, 12/6)

(Ey Mü'minler, Ey İbrahim'in dinine tabi olan muvahhidler! Yahudi ve Hıristiyanların size yaptıkları bu davete cevaben onlara) Deyin ki: "Biz Allah'a ve bize indirilene (en son ilahî kitap Kur'an-ı Kerim'e) İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve Yakub oğullarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya (vahiyle) verilenlere ve bütün peygamberlere Rableri tarafından verilenlere iman ettik. Onların aralarında hiçbir ayırım yapmaksızın (hepsine iman ederiz). Biz sadece O'na teslim olmuş Müslümanlarız." (el-Bakara 2/136), ayrıca İbrahim ve İshak'ın Yahudi ve Hristiyan olmadığı belirtilmiş ve onun muvahhid sıfatı öne çıkarılmıştır.

İshak, babası İbrahim gibi Allah'a samimiyetle bağlanan ve ona ibadet eden bir peygamberdi. Onun görevi, tevhid inancını yaymak ve Allah'ın emirlerini insanlara iletmektir. İslam geleneğinde İshak'ın görevleri hakkında ayrıntılı bilgiler verilmemekle birlikte, onun da Allah'ın kelamını insanlara ulaştıran bir peygamber olduğu bilinen bir husustur. Bu bilgilerin yanısıra Kur'an-ı Kerim'de Hz. İshak'a (as) vahiy indirildiği de belirtilmiştir: "Nuh'a ve ondan sonraki Peygamberlere vahyettiğimiz gibi, biz sana da vahyettik; İbrahim'e İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve evlatlarına…." (en-Nisa 4/163)

Tevrat'ta Hz. İbrahim'in İshak'ı kurban etmek istediği açık bir şekilde ifade edilirken Kur'an-ı Kerim'de bu kurban edilmek istenen evladın kim olduğu ismen belirtilmemiştir. Onun için İslam alimleri arasında bu konuda görüş ayrılığı ortaya çıkmıştır. Ancak İslam alimlerinin büyük bir kısmı kurbalık evladın (ez-Zebih) Hz. İsmail olduğunu kaydederken bir grup müfessir de bunun İshak olduğunu belirtmektedir. Hz. İshak'ın zebih olduğuna dair bazı hadisler kaydedilirse de bu hadislerin hiç biri sahih hadis mecmualarında yer almamıştır. Hz. İbrahim'in bu iki evladından hangisinin kurban edilmesi için imtihan edildiği hususunu daha önce Hz. İsmail'den söz ederken ayrıntılı bir şekilde açıklamalar yapmıştık.

Hz. İshak özellikle Allah'a teslimiyet ve sadakatiyle tanınan bir peygamberdir. Kuran'daki diğer peygamberlerle olduğu gibi, İshak'ın hayatı da Allah'a inanıp onun yolunda giden insanlara örnek olarak verilmektedir. Kur'an-ı Kerim'de daveti ve insanlara Allah'ın dinini anlatması ile vefatı hakkında pek bir bilgi verilmemiştir.

Ahmet Ağırakça

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Ahmet Ağırakça

Ahmet Ağırakça Diğer Yazıları