Bizim Asım
Asım Gültekin'le ismimiz ilk kez 1993 yılında bir dergi sayfasında yan yana gelmişti. O tarihten itibaren birbirimizi hiç bırakmadık. Son telefon görüşmemiz on gün kadar önce oldu. Haset kelimesiyle ilgili müstakil bir yazı istemiştim ondan. "Bir aya kalmaz sende olur" demişti.
17 Temmuz Cuma akşamı editörümüz Soner Karakuş'a mesaj atıyor ve ondan Cahit Zarifoğlu'nun dergimizde yayınlanan ve kitaplarında olmayan İşkence başlıklı şiirini istiyor. Şiirden bir dize: "Bana cennet görünüyor anne."
Kardeşim Asım'ın vefat haberini alınca elbette inanamadım. Çünkü yıllar önce de vefat ettiğine dair bir gazete haberi çıkmıştı. Kısa süre içinde bunun kötü bir şaka olduğu anlaşıldı. Sonradan Asım kardeşimle bu "ölümün" latifesini çok yaptık. "Arkandan şöyle bir yazı kaleme alacaktım" deyip gönlümden geçenleri ona anlatmıştım. "Yine yazarsın inşallah" diye tebessüm etmişti. O tebessümü ömrümün sonuna kadar kalbimde taşıyacağım.
Bizim Asım, dostluğun kendisine sadık idi. Daima kardeşlik ahlakına uygun davranırdı. Yirmi yedi yıl boyunca iyiliğini ve nezaketini çok gördüm, kötülüğünü ve kabalığını hiç görmedim.
Asım Gültekin kimdi? Yazması gereken onlarca kitabı bir kenara bırakıp kendini genç nesillere adamış bir insandı. Yokluk ve imkânsızlık yıllarımızın kahramanlarından biriydi. Son zamanlarda konuşan değil, zor zamanda çalışandı. Yeni Asımlar yetiştirmek onun öncelikli davasıydı. İstanbul'da üniversite kazanan birçok genç ona emanet edilirdi. Birkaç ay önce on dört yaşındaki oğlumu ona teslim etmiştim. Bizim oğlana telefon ediyor, kitap önerilerinde bulunuyor ve okuyup okumadığını öğrenmeye çalışıyordu. Bütün bu gayretinin, fedakârlığının muhakkak bir bedeli vardı. Ne yazık ki o bedeli fazlasıyla ödedi.
Dördüncü sayımızdaki vefa dosyası Asım Kardeşimin yazısıyla başlıyordu: Vefa Kelimesinin İzinde. Yazısının bitiş cümlesini dosyamızın başlığı olarak kullanmıştık: "Rabbimiz vefadan yolumuzu ayırmasın."
Yapılan işler ve iyilikler elbette alacak hanesine yazılmaz. Fakat vefa beklenir çünkü beklenendir. Son yıllarda ikimizin de ortak üzüntüsü maalesef buydu.
Asım Kardeşim, Cahit Zarifoğlu dosyasına hem yazı, hem emek verdi. Beraber Necip Fazıl dosyası yapacaktık. Ondan isim önerileri bekliyordum. Bugün yarın o isimler gelecekti.
Yazı ilerledikçe hatıralar da birbiri ardına kendini gösteriyor. Bir gün bize gelmiş ve iki çuval dolusu dergiyle evden çıkmıştı. Karton koli bulamamıştık da yem çuvalı ayarlamıştık. Arkasından onu seyretmiştim: Kan ter içinde çuvalları taşımaya çalışıyordu. Onun bir diğer ismi de "Dergici Asım" idi.
Asım Gültekin ayrılık atına binip gitti.
Artık hepimiz bir kişi eksik yaşayacağız.
İbrahim Tenekeci
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.