MEB'in sessiz devrimi: EBA
Geçtiğimiz günlerde MEB Bakanı bir açıklama yaptı. Ani gelişen olayların sıcaklığı ve yoğunluğundan gündemi yeterince meşgul etmeyen haberde yenilenen Eğitim Bilişim Ağı (EBA) ile ilgili olarak "Her bir çocuğun kendine özgü sayfası, takvimi, ilerleme hızı, mevcut dersleri, soruları, konuları kendisine özel bir şekilde yapılabiliyor." dedi.
Tesadüfen inceleme fırsatı bulduğum EBA'yı çok beğendiğimi ve etkilendiğimi söylemeliyim. Beni çok heyecanlandıran bir uygulamanın tam manasıyla eğitim-öğretim hayatının içine girmesi ile matbaanın bulunması ile ders kitaplarının basılarak çoğaltılmasının verdiği katkıya benzer bir katkıda bulunacağını söylesem çok iddialı bir cümle kurduğumu düşünenleriniz olacaktır hiç şüphesiz. Ama ben bu cümleyi tüm kalbimle inanarak kuruyorum. Öğretmenlerin ve öğrencilerinin hayatlarının bir parçası haline getirdikleri takdirde okulu ve okul yaşantısını radikal bir biçimde değiştirecek bir yenilikten bahsediyorum.
Khan Academy
Bu sistemin dünyada bilinen en meşhur örneği Khan Academy. Selman Khan'nın yeğenine matematik öğretmek için çektiği mütevazi videolar ile başlayan açık derslerin sayısı bugün binlerle ifade ediliyor. Türkçeye çevrilen video sayısı 4000'i bulmuş.
Khan Academy'nin mantığı şu: Yapılan araştırmalar öğrencilerin bir dersi en fazla 18 dakika dikkatli bir şekilde dinlediklerini gösteriyor. O halde videolar da 18 dakikadan az olmalı. Genellikle 10 dakika civarında. 1-2 dakika fazla veya az.
İkinci özellik öğrenciye istediği zaman, istediği kadar dinleme imkanı sunması. Her öğrencinin öğrenme ve anlama süreleri ve zamanları farklı. Kimi sabahları daha iyi çalışırken kimi geceleri daha iyi çalışıyor. Her öğrenci kendisi için en uygun zamanda dersi dinleyebilmeli.
Öğrenci dersine istediği zaman ara verebilir, istediği zaman da yeniden başlayabilir.
Üçüncüsü ise her öğrencinin öğrenme hızlarının eşit olmaması. Araştırmalarda ve uygulamalarda yavaş öğrenenlerin hızlı öğrenenlerden daha başarılı olduğu görülür. Mevcut okul sistemi öğrencinin tam öğrenme denilen gravyer peynirine benzetilen anlamada boşluk olduğu halde dersi geçmesine izin veriyor. Oysa bu sistem öğrencinin konuyu tam olarak öğrendikten sonra bir sonraki konuya geçmeyi amaçlıyor. Öğretmenlerin müfredatı takip etmesindeki zorunluluktan dolayı sınıf ortamında öğrencilerin geri kalmasına ve tam olarak anlamalarına fazla müdahale edemiyor. Bir kısım öğrenci tam olarak öğrenemediği için de ilerleyen konuları da öğrenemiyordu. Bu açık dersler öğretmenlerin zaman bulup tekrar tekrar anlatamadıkları konuları öğrencilerin defalarca izlemelerine imkan sağlamasından dolayı yavaş öğrenen veya bir şekilde dersi kaçıran öğrencilerin dezavantajını ortadan kaldırıyordu.
EBA neler getiriyor?
EBA kabaca görüp incelediğim kadarı ile Kahn Academy'nin çok daha gelişmişi ve çok daha fazlası.
Ders kitaplarının basılmaya başlamasının okullara getirdiği yenilik, öğretmen ve öğrencilere sağladığı geniş imkanlar birinci evre ise bu da ikinci evre bana göre. Kitapların yaygınlaşması nasıl eğitimi çok derinden etkiledi ise bu sistem de o derece etkileyecek.
İkinci katkısı oyunun kurallarını eşitleyecek, okullar ve öğrenciler arasında eşitliği bir adım daha yaklaştıracak olması. Kötü öğretmen veya dersini iyi anlatamayan öğretmenlerin öğrencilere verdiği zararı telafi edebilecek bir imkan sunması bakımından da oldukça değerli. Özellikle desteğe muhtaç çocuklar için büyük bir kaynak. Onları yarışta ayakta tutacak bir doping hapı gibi bir şey.
Bir faydası da öğrencilerin sevdiği ve merak ettiği dersleri ve konuları müfredatta olmamasına halde öğrenmesine imkan sağlaması.
Sınıf ortamında bir öğretmen herkesi düşünerek anlattığı için bir nevi hap eğitimi veriyor. Bu sistem her hastaya aynı dozda ilaç veren doktor gibi herkese aynı şeyleri anlatan öğretmenlerin bıraktığı boşlukları doldurma imkanı da verecek. Her öğrencinin kullanacağı ilaçlar farklı olacak. Bu da öğrencilerin öğrenme düzeylerini ve hızlarının onlar için bariyer olmasını ortadan kaldıracak.
Bu sistem şirketler için çalışacak ideal eleman ve üretilenleri satın alacak ideal tüketici yetiştirmeyecek bir sistem için de bir adım olabilir.
Öğretmenleri en çok mutlu eden şey öğrencilerin başarısıdır. ABD'de bir okulda iki farklı sınıfta bir araştırma yapılmış. Biri Khan Academy videolarını kullanırken diğerinde geleneksel yöntem kullanılmış. Video kullanan öğrencilerin video kullanmalarını tahlil eden öğretmenler videoların tekrar edilme ve durdurulma yerlerine göre öğrencilerin takıldıkları noktaları tespit edip zorluk çeken öğrencilerle birebir ilgilenmişler ve başarı oranı diğer gruba göre çok daha yüksek çıkmış. Emimin bu sistem de böyle bir araştırmaya konu olmuştur ve benzer bir sonuçla karşılaşılmıştır.
Sistem takip edilebildiği için öğrencilerin video kullanmalarına bakılarak birçok şeyin farkına varılıp düzeltilebilir. Öğrencilerin anlamadığı veya anlamakta zorlandığı konular ile ilgilendikleri ve merak ettikleri konular bilinebileceği için hazırlıklar ona göre yapılır.
Şimdi sırada okullarda verilen kursları bu platforma taşımak. İsteyen öğrencilere öğretmenlerin portal üzerinde sanal sınıflarda dersler vermesini sağlamak. Şırnak'taki bir okuldan beş öğrenci Antalya'daki bir öğretmenin açtığı kursa kaydolmasına imkân verecek bir sistem geliştirmek. Bu sistem uygulanma imkânı bulduğu takdirde öğretmenler bambaşka şeylerle uğraşıyor olacaklar. Süreç iyi yönetilirse okullar çok başka bir iklime dönüşecekler.
Bekleyen Tehlikeler
Burada öğretmenleri bekleyen bir tehlikeden söz edebiliriz. O da onların yeteneklerinin ve becerilerinin körelmesine giden yolu açması, tembelliğe sevk etmesi. Bu kimilerinde bir sorun olarak görülebilir. Ancak ben bu durumun en azından ilk başta aşılması gereken bir sorun olabilecek iken zamanla öğretmenlerin başka özelliklerini gösterme imkânı bulacağını, daha iyi yetişmiş öğrencilerin öğretmenleri çok daha fazlasını yapmaya zorlayacaklarını düşünüyorum. Böyle düşündüğüm için beni iyimser bulacaklarınız olacaktır. Her öğretmenin böyle olacağını iddia etmiyorum. Ama isteyen arzulu öğretmenleri başka bir düzeye taşıma ihtimali olduğunu ve öğretmenlerin büyük bir kısmının da böyle olduğunu düşünüyorum.
Beni ürküten sistemin çalışmaması değil, büyük fikir ve düşünceleri öğrenecek beyinlere engellerin konulmadığı özgür düşüncelerin gelişmemesi korkusu. Aynı yaşta çocukların aynı sınıflara zilin çalmasıyla uygun adımlarla girdiği disiplini internet ortamında sağlamaya çalışma gayretkeşliği risk oluşturmuyor mu sizce?
Korktuğum şeylerden biri de bu platform üzerinde testlerin yapılması ve bu testler ile öğrencilerin başarı durumunun değerlendirilmesi. Teknolojinin sağladığı kolaylığın konforuna yaslanıp böyle bir şey yapmak öğrencilere yapılacak en büyük kötülüklerden olacak.
En büyük korkum devrim niteliğindeki bu sistemin tamamen hiyerarşiye bağlı çalışan müdür, şube müdürü, il müdürü ve Ankara Merkez teşkilatının kollektif zihin yapısının bu sistemi algılamakta ve benimsemekte direnç gösterme ihtimali. Umarım yanılırım.
İnovasyon kelimesinin kutsallaştığı ve vird gibi dillerde tekrar edildiği günümüzde öğrenciler meraklı, kendi kendini yönetebilecek ve yönlendirebilecek, ertesi gün ilk defa duyacağı şeyleri öğrenmek zorunda kalan nesillerden bahsettiğimizde bu platformun ne kadar avantaj sağlayacağını görmemek mümkün değil.
Eğitimde teknolojiden bırakın korkmayı ve uzak durmayı bilakis onu onsuz yaşayacağımız sevgili gibi benimsemeli ve istemeliyiz. Akıllı bir şekilde kullanıldığında öğrencilere çok daha fazlasını öğrenme imkânı sunduğunu unutmamalıyız.
Emeği geçen herkesi kutlarım.
İsmail Güleç
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Şikâyet cehlden feryâd bî-idrâkliklerden (01.03.2020)
- Kandil geceleri kandil oluruz (27.02.2020)
- Kütüphane medeniyeti (24.02.2020)
- YÖK ve YÖKAK ne yapsın? (21.02.2020)
- Ne kalpsiz olur ne yüreksiz (19.02.2020)
- Dergahlar ve cemevleri ibadethane midir? (16.02.2020)
- Bir yer nasıl ibadethane veya mabet olur? (13.02.2020)
- Ne Mustafa ne Akıncı! (09.02.2020)