İsmail Güleç

Üniversite ve Klasik Düşünce Okulu

Yükseköğretim ile ilgili tartışmalarda maalesef içeriğe ve daha iyi olması için yapılacak işlere odaklanamıyoruz. Öğrenci, hoca, yönetim ve aileler olmak üzere milyonlarca paydaşı olan devasa bir topluluk içinde her zaman olması muhtemel kimi olayları büyütüp günlerce tartıştığımız bir ortamda doğru dürüst üniversiteyi konuşmak ve tartışmak mümkün olmuyor maalesef.

Üniversite, özellikle Khan Akademi'nin herkese açık dersleri ile başlayan sistem dünyanın önde gelen üniversitelerinin open courses başlığı altında yürüttüğü derslerle bambaşka bir yana evrildi ve üniversiteleri dünyanın her tarafında ulaşılabilir kıldı. Hayatında görme ve dinleme fırsatı bulamayacağı bir Harvard profesörünün derslerine ücretsiz bir şekilde ulaşmak dünyanın dört bir yanındaki öğrenciler için inanılmaz bir imkândı. Pandemi döneminde ise açık derslerin eğitim için ne kadar önemli olduğunu herkes anladı.

Pandemi ile birlikte üniversiteler, bu açık dersleri AKTS sistemi içine dahil etmek için daha istekli oldu. Böylece üniversite eğitimi kampüslerden sanal kampüslere ve amfilere taşınmış oldu. Üniversiteler bu dersleri AKTS olarak transkripte işleyebilmek için ölçmeleri ve değerlendirmeleri gerekiyordu ve bunu yapmanın yollarını da buldular.

Dünyanın önde gelen üniversitelerinde yaşanan bu gelişmelere karşı ülkemiz kayıtsız kalamazdı. Ülkemizde de benzer uygulamalar yapıldı, açık ders sayısı artmaya başladı. Ancak üniversiteler kendi hocalarının verdiği dersler dışındaki dersleri kabul etmemeler ve etmemeye devam etmeleri bir sorun olarak karşımızda duruyor.

Önceki Öğrenmenin Tanınması ve Mikrokredi

Hayatın hızla aktığı ve üniversitelerin öğrencilerin ihtiyacı olan bilgi ve becerileri kazanmasında yetersiz kalmaya başladığı günümüzde Önceki Öğrenmenin Tanınması ve Mikrokredi gibi yeni araçlar devreye sokuldu. Öğrenciler ve üniversitenin yanı sıra toplumun da menfaatine olan bu uygulamalar maalesef ülkemizde yeterince uygulanma alanı bulamadı. Üniversiteler bu konuda biraz tutucu davrandılar. Oysa ülkemiz üniversitelerinin buna çok ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Sayıları artan üniversitenin niteliğinin aynı derece artmaması, özellikle merkezden uzak bölgelerdeki hatta merkezdeki üniversitelerin kimi dersleri verecek iyi hoca bulamaması ve sosyal yaşamdaki gelişmeler bize bu uygulamayı yaygınlaştırmayı dayatırken toplum üniversiteleri bu konuda yeterince zorlamıyor maalesef. Bunda biraz da öğrenci ve ailelerin odağının sadece diploma almak üzerine yoğunlaşması, verilen eğitim ve kazanılan bilgi ve beceriyi sorgulamamasının da etkisi olduğu muhakkak.

Bir üniversite öğrencisini arkadaşlarından ayrıldığı nokta derslerde öğrendikleri değil, arkadaşlarından farklı ortamda öğrendikleridir. Nihayetinde aynı dersi gören bir öğrenci grubu farklı düzeylerde ve sürelerde de olsa aynı konuları görecek ve öğrenecektir. Oysa ders ve kampüs dışında kazanacağı bilgi ve beceriler öğrencileri farklılaştıracak ve iyi yetişmesini sağlayacaktır. Önceki Öğrenmenin Tanınması uygulaması da eğitim-öğretimi kampüs dışına taşınmasını teşvik etmek için idi.

Şu ana kadar yazdıklarımızı somut bir örnek üzerinden anlatmaya çalışayım.

Klasik Düşünce Okulu (KDO)

Prof. Dr. Ekrem Demirli'nin önayak olmasıyla kurulan Klasik Düşünce Okulu büyük bir eğitim platformuna dönüştü. "Türkçe İslam Düşüncesi" adı verilen bir yöntemle Türk okur ve öğrencilerin düşünce tarihinin kurucu metinlerine ulaşmasını ve anlamasını sağlamanın amaçlandığı platformunda sadece İslam düşünce tarihinin değil Batı düşüncesinin de temel metinleri de bulunuyor.

İlk dersini 9 Nisan 2016 yılında Prof. Dr. Ömer Türker'in Kader Risalesi ile Hasan Kacak'ın İmam Şafii'nin Risâle isimli eserleri ile derslere başlayan KDO'da bugün yüzlerce ders ve video ile kocaman bir külliyat. İlk başlarda sadece Kindî, İbn Sina, Farabî, İbn Rüşd, Gazzâlî, İbn Arabî, Muhâsibi, Hucvurî, Hasan Basrî, Hakim et-Tirmizî, Razi, Eşârî, Maturudî, Sabûnî, Zemahşarî, Taberî, Ebu Hanife, Cüveyni, Kuşeyrî, Abdülkahir Bağdadî, Sarrâc, Şâtibî, Konevî, Kelâbâzî, Isfâhânî, İbn Miskeveyh, İbn Haldun, Ebherî, Buharî gibi alimlerin İslam felsefesi, fıkıh, akait, hadis, tefsir, mantık ve tasavvuf gibi temel İslam bilimlerinde telif ettikleri klasik metinler okutulurken zaman içinde Batı düşüncesinin temelini oluşturan metinler de ilave edildi.

Genel felsefenin ve metafizik okumaların yanı sıra Aristo, Platon, Descartes, Kant gibi önemli filozofların eserleri ile Homeros ve Gılgamış gibi Batı sanatlarını ve edebiyatını derinden etkileyen metinler de okutuldu. Başta Arap şiiri olmak üzere bizim klasik şiirimizi de etkileyen Muallakât şairlerinin şiirleri okunup açıklandı.

Yahudilik ve Hristiyanlık Dinler Tarihi okumaları başlığı altında anlatıldı. İbn Tüfeyl'in Hayy b. Yekzân'ı yorumlanarak okundu. Keşfü'z-Zünûn, Ahlak-ı Alâî gibi Osmanlı ulemasının ürettiği metinlerin yanı sıra Kök Türk Yazıtları, Divanu Lügati't-Türk gibi Türkçenin en eski metinleri de okutuldu.

KDO'da İslam ve Batı düşüncesini besleyen klasik metinleri okuturken iki önemli şey daha yaptı. Biri Arapça ve Farsçanın yanı sıra Klasik Yunanca ve Latince derslerini öğreten videolar yayınladı. İkinci önemli şey ise yazı atölyesi, akademik yazı atölyesi ve okumak üzerine videolar yayınlandı. Böylece takipçilerini sadece dinleyen ve öğrenen pozisyonunda bırakmayıp onları aktif öğrenci durumuna geçirerek geleceğin akademisyen adaylarını yetişeceği bir ortama dönüştürdü.

Önceki Öğrenmenin Tanınması ve KDO

Elimizde büyük bir imkân hatta sorumluluk var. Bir tarafta KDO gibi oldukça geniş bir külliyat, diğer tarafta ülkenin dört bir yanındaki üniversitelerde okuyan ve kimi derslerde verilen eğitimi yetersiz bulan veya daha fazlasını öğrenmek isteyen öğrenciler var. Bu ikisini buluşturmak ise yükseköğretim yöneticilerine düşüyor.

KDO tarafından ders videolarının muhtevası belli. Yapılması gereken iş bu videoları dinleyenlerin konuları ne kadar öğrendiklerini ölçmek. Bunu ölçmenin birçok aracı var. Sağlıklı ve güvenilir bir şekilde ölçüldükten ve öğrencinin konuyu öğrendiğinden emin olup bunu belgeledikten sonra transkripte işlemek. Sadece ilahiyat öğrencileri değil, başta hukuk, edebiyat, felsefe, filoloji, tarih, siyasal bilimler, sosyoloji gibi alanları ilgilendiren konu ve derslerin bulunduğu KDO platformunda tıp ve mühendislik öğrencilerinin bile alabilecekleri derslerin olduğunu hatırlatmak isterim.

KDO ve benzeri platformlar, gittikçe çoraklaşan ve sıradanlaşan yükseköğretim dünyamız için büyük imkân olduğunu bir kez daha hatırlatarak sözlerimi bitireyim.

İsmail Güleç

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.