Eşler Arasında Mahremiyete Saygı
Ondört gündür Mescid-i Aksâ'yı işgal eden, din kardeşlerimizi acımasızca katleden, şimdiyse evlerini-barklarını ellerinden alan zalim İsrail hâlâ zulümlerine devam ediyor. Allah Teâlâ'dan, esir Kuds-ü Şerif ve mahzun Mescid-i Aksâ'ya hürriyet; mazlum Filistinli kardeşlerimize nusret ve galibiyyet; bizlere de bu hususta duyarlılık vermesini niyaz ediyorum.
Değerli okuyucum.
Ailede mahremiyet eğitimi konusuna kaldığımız yerden devam ediyoruz. Kısa bir hatırlatmada bulunalım. İslam'ın nikâh akdiyle kadın ve erkeği, Allah'ın adıyla birbirine bağlamış; kişilik haklarına saygı temeli üzerine bina edecekleri sevgi ile birbirlerini sevmelerini tavsiye etmiş; ve onların birbirlerine "emanet" oldukları telkininde bulunmuştur. Şayet taraflar bu önemli emanetin farkında ve bilincinde olur iseler, onların da yuvalarında bir "Muhammedî Muhabbet"ten söz edebiliriz. Şimdi geliniz böyle bir saygı-sevgi ortamı oluşturabilmek için Resûl-i Ekrem (sav) Efendimizin, bu Muhammedî Muhabbet'ten beslenen mahremiyet anlayışına ve bu husustaki tavsiyelerine kulak verelim.
Yürüttüğü mukaddes peygamberlik vazifesi yanında Arap yarımadasının hükümdarı da olan Sevgili Peygamberimiz (sav), devlet işlerinin kendisini meşgul ettiği zamanlarda evine geç saatte dönerdi. Ona eş olma şerefine nâil olan Ezvâc-ı Tahirâtın ifade ettikleri şu husus, Efendimizin (sav) eşinin kişilik hakkına ne denli özen gösterdiğinin en bariz örneklerinden biridir. Eğer Peygamberimiz gecenin geç bir vaktinde evine dönmüşse, öylesine hafif bir ses tonuyla selam verirdi ki, ev halkı uyumuş ise bu selamı duyup uykusundan uyandırılmış olmazdı. Şayet henüz uykuya geçmemişse, gelen kişinin Peygamberimiz olduğunu anlar, müsterih olurdu. Sadece bu davranışında bile Peygamberimizin, eşinin istirahat ve bilgilenme haklarına ne denli saygılı olduğunun izlerini bulmak mümkündür.
Yine "kişilik hakkına saygı" başlığı altında zikredebileceğimiz bir başka örnek şudur. Sevgili Peygamberimiz, bir gün ashabına şu tavsiyede bulunmuştu: "Sizden herhangi biriniz yolculuktan döndüğü zaman doğruca evine gitmesin. Önce mescide gitsin ve bu arada dönmüş olduğuna dair bir vesileyle ev halkına da haber göndersin." Ashâb-ı Kirâm bunun sebeb-i hikmetini sorduklarında şu açıklamada bulundu Efendimiz (sav): "Belki eşi onun için hazırlanacak ve kendisine çeki düzen verecek zamanının olmasını ister."
Bir kadının, yolculuktan dönen eşini karşılarken kendisini hazır ve rahat hissedebilmesinin, hazırlıksız yakalanma durumunda olmak istemeyişinin bir hâlet-i ruhiye olarak "kişilik hakkı" olduğunu; onun böyle bir özel hakka sahip bulunduğunu, Resûl-i Ekrem (sav) Efendimizin takdir ettiğini görmekteyiz. Bu tavsiyenin o dönemde uygulanışı bir sünnet-i seniyye olduğu gibi, iletişim imkânlarının son derece müsait olduğu günümüzde de ev halkının bilgilendirilmesi de aynı sevabı kazandıracak bir sorumluluktur, bir vazifedir…
Yine Peygamber Efendimizin (sav) mahremiyet eğitimiyle doğrudan alakalı bir başka tavsiyesi şöyledir: "Sizden hiçbiriniz eşine çirkinsin demesin." Bilindiği üzere, insanoğlu diğer insanlar tarafından beğenilmekten hoşlanır. Hele hele kadın psikolojisinde takdir edilme, beğenilme, ağırlığı olan duygulardan biridir. Kocası tarafından beğenilme arzusu ise son derece tabiidir ve doğru olanıdır. Şayet bu hususta eşi tarafından beğeniliyor ve takdir ediliyorsa başka bir kaynağa hiçbir zaman ihtiyaç duymayacaktır. Ancak bu konuda bir ihmal söz konusu ise, karı-koca arasında birtakım sıkıntıların yaşanması muhtemeldir. Bilhassa kadının eşi tarafından çirkin bulunduğunu hissetmesi veya duyması onun açısından kabullenilmesi imkansız ve atlatılması çok zor olan bir travmadır. Kadına böyle bir travma yaşatmanın doğru olmayacağını takdir eden Peygamberimiz (sav) aynı zamanda onun bu şekilde rencide edilmesinin de asla doğru olmadığını bu hadisiyle ifade etmektedir. Bu hususta nasıl davranmamız konusunda yol gösterici bir uygulamasının da, onun eşsiz güzellikteki aile hayatından bize yansıyan bir "güzel örnek" olduğu kanaatindeyiz. Hz. Aişe (r.anhâ) anlatıyor: "Resulullah bana 'Hümeyrâ' diye hitab ederdi." Arapça'da Hümeyrâ'nın, "al yanaklı" anlamına geldiğini hesaba katarsak, bir kadının kocasından duymak istediği en makbul beğeni ifadesi olduğu anlaşılacaktır.
Kıymetli okuyucum.
Son olarak, Hz. Peygamber'in (sav) mahremiyet eğitimi adına, hem emanet bilinci, hem kişilik hakkına saygı hem de özel hallerin gizliliği prensibiyle yakından alakalı tavsiyesini ve uyarısını ele almak istiyoruz. Karı-koca arasında yaşanan özel zamanlar, kelimenin tam anlamıyla "mahrem"dir; kişiye özel ve korunması gereken sırlardır. Bu konuda mahremiyeti zedeleyen şey, tamamen taraflar arasında kalması gereken sır hükmündeki bu durumun üçüncü şahıslarla paylaşılmasıdır. Bu ise mutlaka kişilik hakkı zayi edilen tarafı zorda bırakacak ve ciddi anlamda rencide edecek bir hadisedir. İşte son derece hassas ve dikkatli olunması gereken bu konuda, asırlar öncesinden Sevgili Peygamberimizin (sav) uyarısı açık ve nettir: "Allah katında insanların en kötüsü, eşine ait sırları başkalarıyla paylaşmakta sakınca görmeyendir!"
Netice olarak şunu ifade edebiliriz ki, Ailede Mahremiyet Eğitimi'nin temelini, "kişilik haklarına saygı" oluşturur. Buna ilâveten, "yaşanan özel halleri muhafaza etmek", "sır saklamak" ve hem nikâhın hem de evliliğin özenle korunması gereken bir "emanet" olduğu bilincinde olmak gerekir. Bu vasıflara sahip bir yuvada huzur ve sekînet; sürûr ve saâdet; güven ve samimiyet hüküm sürecektir. Böyle bir ortamı paylaşan eşlerin, çevresindeki canlı-cansız varlıklarla münasebetlerinde de bu hak-hukuka saygı anlayışını görmek mümkündür. Öte yandan böyle bir aile yuvasında dünyaya gelecek çocuklar için mahremiyet eğitimini vermek çok da zor olmayacaktır.
Sonraki yazımızda konuya devam edeceğiz. Sağlıcakla kalınız efendim…
Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Aile Hayatında Mahremiyet Eğitimi (24.07.2017)
- Dijital Çağda Mahremiyet? (20.07.2017)
- Çabuk Unutan Varlık: İnsan… (17.07.2017)
- “Fâsık Birinin Verdiği Haberi Araştırın; Yoksa Pişman Olursunuz…” (13.07.2017)
- Eyvâh, Eyvâh Sakarya’m! Sana mı Düştü Bu Yük? (10.07.2017)
- Suriyeliler Hangi Evlerine Dönsün? (06.07.2017)
- Aile Yuvasında Sevginin Yeri (03.07.2017)
- Şevval Ayı Orucu (29.06.2017)