Bugün 1 Muharrem Hicrî 1440…
Hicretin üzerinden geçen 1439 yılı geride bırakıp yeni bir günle yeni bir yıla girdiğimiz ilk gün…
Sevgili Peygamberimizin (sav) sadık dostu Hz. Ebu Bekr (ra) ile birlikte Mekke'den Medine'ye hicretini tarih başlangıcı olarak kabul eden takvimin 1440. yılının ilk gününe uyandığımız gün…
Bir diğer ifadeyle Hicreti esas alıp Kamerî aylara dayalı "İslam Takvimi" ya da Müslümanların Takvimi'nde yılın ilk ayının ilk günü…
Evet, bütün bunlar, bugüne dair söylenebilecek şeyler. Ancak her hicrî yıla girdiğimiz günlerde ve öncesinde ortalıkta dolaşan bilgiler ve hatta okunan hutbelerde dile getirilen ifadelerde bazı yanlışlıklar söz konusu… Yazımızda bunlara değineceğiz.
PEYGAMBERİMİZ HANGİ TARİHTE HİCRET ETTİ?
Son Nebi Hz. Muhammed (sav) Efendimiz, tarih kaynaklarının bize verdiği bilgilere göre hicret maksadıyla Mekke'den ayrılmaya karar verdiğinde tarihler miladî olarak 9-10 Eylül 622'yi gösteriyordu. Bu ise kameri olarak o yılın Safer ayının son günlerine (25-26) tekabül ediyordu.
Gizlice çıktıkları Mekke'den, Sevr Dağı'ndaki bir mağarada geçirilen üç günün sonunda develeri getiren kılavuz ve Hz. Ebu Bekr'in hizmetçisi Âmir b. Füheyre'nin de kafileye katılmasıyla 1 Rebiülevvel tarihinde yola çıkıldı. Tarih 13 Eylül 622; Kameri olarak da 1 Rebîul-Evvel idi…
Yaklaşık sekiz gün süren yolculuk sonunda Medine'nin yakınlarındaki Kubâ Köyüne varıldığında ise takvimler 21 Eylül 622 idi; Kameri olarak ise 8 Rebiül-Evvel…
Kubâ'da kaldığı dört gün zarfında bir mescid inşa eden Resûl-i Ekrem (sav) bir Cuma günü, Rânûna'da kıldıkları ilk Cuma namazından sonra Medine'yi şereflendirdiğinde güzel bir tevafuk ile tarih 12 Rebiülevvel idi… Demek ki, 571 yılının 12 Rebiül-Evvel sabahında dünyamızı nuruyla aydınlatan Sevgili Peygamberimiz, 622 yılının 12 Rebiül-Evvel gününde ise bu kez Yesrib'i teşrif ediyordu…
Dolayısıyla, İslam Tarihinde önemli bir dönüm noktası olan Hicret, henüz hicrî takvimin gündemde olmadığı bir zaman diliminde 622 yılında eylül ayında gerçekleşen bir olaydır. Aynı günlerde o zamanki Arap toplumunun öteden beri kullandıkları kamerî takvim ise Safer ayının sonlarına ve Rebiul-Evvel ayının ilk günlerine tekabül ediyordu.
HİCRİ TAKVİM NE ZAMAN KABUL EDİLDİ?
Peygamber Efendimizin Medine-i Münevvere'ye yerleşerek burada kurduğu İslam Devletinde öteden beri kullanageldikleri kamerî takvime devam edildi. Yine yıl, ilk ay olarak kabul edilen Muharrem ile başlıyor; Safer, Rebiül-Evvel, Rebiül-Ahir, Cemaziel-Evvel, Cemaziel-Ahir, Receb, Şabân, Ramazan, Şevvâl, Zilka'de ile devam ediyor ve Zilhicce ayı ile sona eriyordu.
Hz. Ömer'in (ra) halifeliği döneminde yaşanan bazı olaylar, bir takvim belirleme zaruretini ortaya koyunca, yapılan istişarede Hz. Ali'nin (ra) teklifi kabul görerek, Peygamberimizin hicretinin esas alınması görüşü benimsendi. Ancak Hz. Peygamber'in hicretinin, Rebiül-Evvel ayında gerçekleşmesi ve kamerî yılın da Muharrem ayı ile başlaması sebebiyle tarih iki ay sekiz gün geri alınarak Hicrî Takvim'in başlangıcı 23 Temmuz 622 olarak tesbit edildi. Artık Müslümanlar tarafından yazılan belgelerde, "Hicretin …. Senesinde" ibaresiyle kayıtlar düşülecekti. Böylece asırlardır kamerî ay sistemi sabit kalarak yaşanan olaylara hicretin gerçekleştiği yıl, temel teşkil edegeldi.
Netice itibariyle bugün idrak ettiğimiz 1 Muharrem günü, Hicrî-Kamerî Takvim olarak Müslümanların hicretten sonraki 1440. Yılının ilk günüdür!.. Hicret ise bir güne değil bir süreç; belki de daha doğru ifadeyle bir "kavram" olduğu için onu miladi olarak 9-10 Eylül 622 tarihinde başlayıp 24-25 Eylül'de sonra eren bir kutlu yolculuk olarak kabul etmek gerekecektir… Bu tarihi olayın gerçekleştiği tarihlerde ise zaman Kamerî aylardan Safer ayının sonu ile Rebiul-Evvel ayının başlarını kapsamaktadır. Bu itibarla, hicretin öneminden bahsedilecek ortamlarda bu tarihleri dikkate almak doğru bir tercih olacaktır.
Sözlerimize Sevgili Peygamberimizin (sav) hicreti konu alan ve hicretin kıyamete kadar sürecek bir eylem ve anlayış olduğunu ifade buyuran bir hadis-i şerifiyle son verelim: "Müslüman, diğer insanların onun dilinden ve elinden emin olduğu (zarar görmediği) kimsedir. Muhacir ise Allah'ın yasakladığı şeyleri terk eden kimsedir."
Ümmet-i Muhammed'in yeni bir yılı idrak ettiği günlerde İslam Dünyasının içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtulması, yanı başımızda mazlum ve mağdur din kardeşlerimizin muhatap oldukları zulümlerin son bulması, ülkemizin ve milletimizin her türlü dahili ve harici düşmanların şerlerinden, tuzaklarından ve kirli oyunlarından hıfz u himayesi niyazıyla hepinizin yeni yılını tebrik ediyor, hayırlar ve bereketler getirmesini diliyorum.
Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kurban: Takvâ’yı ortaya çıkaran teslimiyet sınavı… (20.08.2018)
- Kurban: Elindekiyle, gönlündeki sevinci paylaşmak… (20.08.2018)
- Devlette israf noktaları (18.08.2018)
- Allah israf edenleri sevmez! (17.08.2018)
- Tasarrufu önemseyen fakirlik yaşamaz… (16.08.2018)
- Ekonomik krizlerde Kur’an’ın reçetesi nedir? (15.08.2018)
- Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın… (14.08.2018)
- Sana şüphe veren şeyleri terk et! (13.08.2018)