Prof. Dr. Mehmet Emin Ay

Camiler ve Din Görevlileri Haftası üzerine…

Yazımıza başlarken bir vazifeyi ifa etmek isteriz. Fikriyat'ın değerli editoryal ekibinin 30 Eylül 2022 Cuma günü hazırlamış olduğu manşet yazısında verdiği haberde de ifade edildiği üzere, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın talebi üzere, üniversitemiz tarafından Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi'nde Cuma günleri görevlendirilmiş bulunmaktayım. Bu kıymetli ve ulvi göreve tayinimizi, hazırladıkları haber dosyasıyla birlikte değerli okuyucularımız ve kamuoyuyla paylaşan ekibe; yazmaya başladığımız ilk günden itibaren yazılarımızın size ulaşmasında çok değerli katkıları olan, emekleri bulunan bu kıymetli insanlara gönülden şükranlarımı arz ederim…

Malum olduğu üzere yeni bir "Camiler ve Din Görevlileri Haftası"nı idrak ettik… Her yıl ekim ayının 1-7. günlerini kapsayan ilk haftasında dinimizde, kültürümüzde, medeniyetimizde ve kalbimizde eşsiz bir değere sahip aziz olan camilerimizi ve mescidlerimizi tekrar gündemimize aldığımız bir süreç yaşıyoruz… Diyanet İşleri Başkanlığı'nın organize ettiği sempozyumlar, konferanslar ve sohbetler eşliğinde, mabedlerimizin hayatımızdaki yerini yeniden hatırladığımız ve değerinin farkında olduğumuz gibi aynı zamanda bu aziz varlıklarımızın değerli görevlilerini de yâd etmiş oluyoruz… Bu yılın önemli bir farklılığı ise adı geçen haftanın, müslümanlar için ayrı bir öneme sahip olan Rebiu'l-Evvel ayına girdiğimiz şu günlere rastlamış olmasıdır. Müminler olarak hem bu haftaya ait günleri hem de idrak edeceğimiz Mevlid-i Nebi kandilimizin arefesini yaşadığımız, velhasıl heyecanı çok olan günlerdeyiz vesselam… Bugünkü yazımızda bu iki gündem maddesinden biri olan camiler üzerinde durmak istiyor ve konuya dair bazı meselelere temas etmek istiyoruz.

Cami ne demektir? Mescid'in camiden farkı nedir?

Önce "cami" kelimesi üzerinde duralım. İslam kültüründe daha ziyade "mescid" kelimesiyle ifade edilen ve insanların namaz kılmak için secde ettikleri yer anlamındaki mabedler, bizim kültürümüzde iki ayrı isimle; "cami" ve "mescid" olarak adlandırılır ve asırlardır böylece zikredilir. Buna göre camiler, insanları Cuma ve bayram namazlarında bir araya toplayan büyük mabedler; mescidler ise daha ziyade beş vakit namazların eda edildiği küçük mabedlerdir. Sultanahmet Camii, Sultanhamam Bakırcılar Mescidi gibi…

Cami, kelime itibariyle "cem' eden, bir araya toplayan" demektir. Aslında bu kelimenin, Allah Teâlâ'nın Esmâü'l-Hüsnâ olarak bildiğimiz o en güzel isimlerinden biri olan el-Câmi' (CC) ismiyle de alakası vardır. Zira Allah Teâlâ hem bu dünyada hem de mahşer gününde tüm insanları bir araya toplayacak kudretin sahibidir. Bu sınırsız kudretiyle Arefe gününde tüm hacı adayı müminleri Arafat Vadisi'nde bir yerde topladığı gibi, mahşer gününde de tüm insanlığı bir araya toplayacaktır. İşte cami de kadın-erkek, yaşlı-genç, zengin-fakir, amir-memur… her kesimden insanı bir araya toplayan bir kudsî mekândır. "Kudsî" diyoruz çünkü hadis-i şeriflerdeki bilgilerin ortak ifadesiyle, "Allah'ın adının anıldığı bu yerler, meleklerin, semanın katlarından yeryüzünde dikkatlerini çekip seyrettikleri yerlerdir. Mescidler, oradan bir nurun semaya doğru yükselerek dikkat çektiği kandil misali yerlerdir. Yeryüzünde Allah'a en çok sevimli gelen mekanlar, mescidlerdir." Dolayısıyla Allah'ın böylesine değer verdiği bu secdegâhlarımız, müminler için de çok kıymetlidir, pek değerlidir. Şu mısraların, bu hakikati en veciz şekliyle anlattığını düşünüyoruz:

Allah'a giden yollar, mescidlerden geçiyor.
Mevlâ kullarını secdelerde seçiyor…
Her şey saklı şu iki cümlede:
"Yoktur ölüm, Allah Allah diyene…"
Canım kurban olsun, başı secdede.
İki büklüm Allah Allah diyene…

O halde diyebiliriz ki, Allah'ın adının anıldığı bu yerler, tesbihat ve zikirler sebebiyle farklılık arz ederler… Secdelerde dökülen gözyaşlarıyla değer kazanırlar. Camiler, mescidler yıllar ve asırlar geçtikçe eskimezler bilakis kıdemleri artar, kadîm vasfını kazanırlar… Onları diğer mekanlardan ayrıan en önemli farklarının secdegâh oluşlarıdır denilebilir. O halde bir nebze de bu konu üzerinde duralım…

Kulun Rabbine en yakın olduğu an: Secde…

Mescid'in secde edilen yer olduğunu biraz önce ifade etmiştik. Secde ânı ise Sevgili Peygamberimizin (SAV) ifade buyurduğu üzere "kulun Rabbine en yakın olduğu zamandır." Yüce bir makamda iken, o makamın sahibine hürmeten nasıl başka bir şeyle meşgul olmamak, bir sorumluluk şuuru ise, aynı şekilde başkasını da bu sorumluluğunu yerine getirmekten alıkoymamak da kişi üzerinde bir yükümlülüktür. İşte bu sebeple her bir Müslüman, camide ve mescidde kendisi gibi misafir olan Allah'ın kullarını, fiziksel ve ruhsal olarak rahatsız edici her bir davranıştan kaçınmalı, bu bilinçle davranışlarını kontrol etmelidir. Din kardeşi olan her bir Müslümanı ne sesiyle ne de nefesiyle rahatsız etmemeli, bundan kesinlikle kaçınmalıdır. Bu bağlamda cami adabını ilgilendiren şu hususları özellikle zikretmeliyiz: Camide yüksek sesle konuşmamalı, ağız ve diş temizliği başta olmak üzere bedeni temizliğine (elbise, çorap) titizlik gösterip başkasını bu hususlarda rencide etmemelidir. Boş bulduğu yere oturmalı, ön safa geçmek düşüncesiyle insanlara eziyet vermemelidir. Dünya işlerine ait konuları konuşmaktan, insanlarla münakaşa etmekten de kaçınmalıdır. Çünkü Peygamberimiz bunun yanlış bir davranış olduğunu ifade etmiş ve "mabedlerin ibadet için ve Allah'ı anmak için olduğunu" vurgulamıştır. Temizliği "dinin yarısı" olarak kabul eden İslam dininin mabedlerinin temizliğine katkıda bulunmak da bu konuda temizliğe özen göstermek de yine cami adabından kabul edilmiştir İslam kültüründe… Netice olarak secdelerdeki huzuru yakalayabilmek her bir ferdin kişisel gayreti ve çabasına bağlıdır. Ancak unutulmamalıdır ki, saf içindeki bir sevgili kulun varlığı, saftakilerin de cemaatin de namazının kabulüne vesile olabilecek bir değer olarak görülür İslam âlimlerinin sözlerinde…

Sözlerimizin sonunda, idrak ettiğimiz Rebiu'l-Evvel ayının her birimiz için maddi-manevi açıdan güzellikler ve iyiliklere vesile olmasını, hayırlar getirmesini niyaz ederiz.

Sağlıcakla kalınız efendim.

Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.