“İnce” kırılma noktaları
Daha önceden konuyu ele alacaktım ancak Türkiye'nin hızla değişen siyasi gündeminde başkaca meselelere değinmek zorunda kaldım. Bahsettiğim konu İnce'ye güven meselesi. Hatırlanacağı gibi 24 Haziran seçimleri sonrası CHP'de muhalifler, olağanüstü seçimli kurultay talebiyle imza kampanyası başlattılar ve 569 geçerli imza toplayabildiler. Bu kurultayın yapılabilmesi için 622 delegenin imzası gerekiyordu. Daha önceki bir yazımda 569 imzanın çok önemli bir potansiyel olduğunu ve yaklaşık 50 delegenin daha ikna edilememesinde veya bazı delegelerin imzalarını geri çekmesinde Muharrem İnce'nin seçim sonrası performansının etkili olduğunu belirtmiştim. Çünkü 569 sayısına ulaşan bir muhalif girişimin 620'li rakamları da yakalayabileceğini, ancak Muharrem İnce'nin o süreçte CHP seçmenine ve delegesine güven telkin edemediğini düşünmüştüm. Kılıçdaroğlu'nun Muharrem İnce hakkında son dönemde dile getirdiği düşünceler bana bu meseleyi detaylandırma fırsatı sundu.
Bugün de aynı kanaatteyim. Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi toplantısında İnce'nin genel başkanlığı tartışmasına dair "seçim sonrası yaşanan süreçlerin kendisine güven vermediğini" ifade etti. Ben İnce'nin seçim gecesinden itibaren sergilediği performansın sadece Kılıçdaroğlu'na değil, genel olarak CHP seçmenine güven vermediğini gözlemliyorum. Seçim gecesinden itibaren bugüne kadar olanları kısaca takip edersek, bu güvensizliğin nedenleri anlaşılabilir. Bir kere, İnce'nin 24 Haziran gecesi çıkıp bir açıklama yapmaması, CHP seçmeninde bir hayal kırıklığı yarattı. Her ne kadar İnce'nin oyları CHP'den fazla çıksa da, bir Cumhurbaşkanlığı seçimi kaybedilmişti. Sıcağı sıcağına seçmen karşısına çıkmamak İnce'ye ilişkin "sorumluluk alma" açısından CHP seçmeninde olumsuz algı oluşturdu. Sonrasında İnce ne açıklama yaptıysa bu algıyı kıramadı. İkincisi, 25 Haziran'da yaptığı basın toplantısında, "bu böyle yarım kalmayacak", "bana önümüzde yürü derlerse yürümeye hazırım" dedi. Ancak, zaten hazır bir kitlenin önüne geçmekle lider veya genel başkan olunamayacağını, asıl meselenin kitleleri arkasından süreklemekte olduğunu unuttu. Aynı basın toplantısında sokağa inmeye kapıları kapadı ve en azından bazı CHP'lileri bir kez daha hayal kırıklığına uğrattı. Üçüncüsü, seçim sonrasındaki süreçte politik bir aktör olarak siyaseten birtakım tutarsızlıklar sergiledi. 24 Haziran'da kazanamaması durumunda Kılıçdaroğlu'nun karşısında asla aday olmayacağını söyledi. Ardından, genel başkanlığa talip oldu ve değişim için kurultaya gidilmesi gerektiğini belirtti. Kemal Kılıçdaroğlu ile akşam yemeğinde yapılan konuşmaları medyada dile getirdi. 81 ile teşekkür ziyaretleri yapacağını ifade etti, ancak bu ziyaretler gerçekleşmedi. Bunların hepsine dair sosyal medyadan birtakım açıklamalar yapsa da, nihayetinde bu yaşananların CHP seçmeni üzerinde bir etkisi oldu.
Son olarak, geçen akşam katıldığı bir televizyon programında İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adaylığına ilişkin verdiği yanıtla bir kez daha CHP seçmenini şaşırttı. Daha önceki beyanlarında defalarca kendisinin cumhurbaşkanı adayı olacağını ve belediye başkanlığı adaylığının gündeminde olmadığını belirten İnce, bu televizyon programında İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adaylığı için öyle cümleler kurdu ki, kapıyı araladı sözü az kalır: "Ben önümüzdeki dönem cumhurbaşkanı adayı olacağım, bunda kararlıyım. Cumhurbaşkanlığı seçimine 5 yıl var, ama ben 5 yıl süreceğini sanmıyorum. Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce ne olur, onu bilemiyorum. Ama benim böyle bir talebim yok. Bana bunu söyleyenler var. Partim böyle bir teklifle gelirse ben cumhurbaşkanı adayı olacağım, derim. Şu da olur tabi: Bugün İstanbul'u alacak olan bir belediye başkanı, doğal cumhurbaşkanı adayıdır zaten…Önümüzdeki dönem cumhurbaşkanı adayı olmak istiyorum. Ama siyaseten de bir öngörü yapıyoruz şu anda…İBB'yi alan bir kişi 25 yıllık AKP saltanatını yıkacak bir kişi cumhurbaşkanlığını da alır".
Evet, İnce cumhurbaşkanlığını istiyor, ancak seçilirsem cumhurbaşkanlığına kadar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı da iyi olur diyor. Bu kırılmaları gerek CHP içindeki farklı gruplar (mevcut yönetim, HDP çizgisine yakın sosyalist blok, 9 Eylül hareketi gibi) gerekse CHP seçmeni izliyor. O nedenle, söz konusu gruplar alternatif genel başkan adayı çıkarma arayışına giriyor, CHP'li seçmen ise güven problemi yaşıyor.
Mehmet Zahid Sobacı
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.