Turgut ama Özal değil Sunalp
Sina Yarımadası'nın Mısır ucunu teşkil eden Ariş bölgesinde Bi'r Ard mevkiinde hunhar ve menfur eylemin yankıları devam ediyor. Artçı şokları sürüyor. Akisleri kartopu gibi büyüyerek siyasi bir boyut kazanıyor. Zira herkes Ariş olayının terör kisvesinde siyasi amaçları olan bir tertip olduğunu seziyor. Muhakkak ki siyasi sonuçları da olacaktır. Olayın arkasından herkes kendi konumuna veya siyasi duruşuna göre yorumlar yapmaya başladı. "Yorumunu söyle, tarafını söyleyeyim" durumu mevzubahis hale geldi. Sözgelimi, Üsame Fevzi isimli Filistin asıllı Ürdünlü gazeteci olayın arkasında siyasi haritayı değiştirmek için Muhammed Bin Zayed ile Muhammed Bin Selman'ın tertibi yattığını, taşeron olarak da Muhammed Dahlan'ın kullanıldığını iddia ediyor. Amaç olayı kaldıraç gibi kullanarak Sisi'yi indirmek Ahmet Şefik'i bindirmek, üste çıkarmak! Ezcümle, olayın arkasında BAE'nin olduğunu ve Blackwater tipinde kiralık silahların veya lejyonerlerin kullanıldığını söyleyenler bulunuyor. Buna mukabil 'tertiple' ilgili münhasıran Sisi cephesini suçlayanlar da var. Buna göre, amaç seçim yapmak değil bilakis seçim atmosferini dağıtarak; olayları kullanarak güvenlik bahanesiyle Sisi'nin görev süresini otomatik vitese bağlamak ve doğrudan 8 yıla çıkarmak! Keza olayın arkasındakilerle veya 'gizli el'le alakalı farklı kümeler üretenler de var. Bunlar, ABD'nin milli damadı Jared Kushner, Trump gibilerini de işin içine katıyorlar.
Üsame Fevzi gibi yorumcular, Ariş olayının akabinde 5 yıldan beri BAE'de ikamet eden ve Muhammed Mürsi'nin eski rakibi olan Ahmet Şefik'in öne çıkarılması planının yattığı tezini işliyorlar. Sisi karşısında adaylığını ilan etmesini bu olaya bağlıyorlar. Ama olayın yankıları Şefik'in BAE'nin adayı olduğu, desteğini aldığı tezini doğrulamıyor. Aksine bu yorumlar uzun vadeli değilse; çökmüş görünüyor. Bilakis Şefik BAE'de 'istenmeyen adam' ilan edildi. Adaylığını ilan eder etmez Ahmet Şefik aleyhinde açılan kampanya Üsame Fevzi'nin tezinin doğruluk derecesini azaltıyor. Üsame Fevzi gibilerine göre, esasında BAE Sisi'yi alaşağı ederek talimatlarından veya çizgilerinden hiç şaşmayacak, çıkmayacak emir kulu birisini Mısır'ın başına getirmek muradında. Keza Filistin'de de Mahmut Abbas yerine Muhammed Dahlan'ı yeğliyorlar. Bunun için de düğmeye bastılar ve Sina'yı karıştırdılar.
*
BAE'nin vurucu bir güç olarak Mısır'a büyük önem atfettiği ortada. Mübarek'in devrilmesi sırasında da bunu önlemek için çok çabalamışlardı. Mübarek de Şeyh Zayed'in 'iyal' ve siyasi çocuklarından birisi sayılıyordu. Gerçekten de Şeyh Zayed'in çocukları, Sisi yerine Ahmet Şefik'i yeğlerler mi?
En azından olayın yankıları hiç beklendiği gibi gerçekleşmedi. Ahmet Şefik'in adaylığını ilan etmesinden sonra bazı Mürsi taraftarları sevindi ama BAE kızdı ve açıkça Sisi'den yana tavır koydu. Ayrıca Şefik'in adaylığıyla ilgili açıklaması ve bu açıklamada BAE'nin tepkilerini ele alan sözlerinin El Cezire'de yayınlanması kafaları karıştırdı. BAE Dış İlişkilerden Sorumlu Bakan Enver Kerkaş Ahmet Şefik'i nadan olmakla suçladı ve 'besle kargayı oysun gözünü' mealinde sözler sarf etti. Sina olayının akabinde yapılan adaylık açıklaması hem erken hem de zamansız bir çıkış olarak kabul gördü. Davud Basri gibi yorumcular bu çekişmede veya adaylık rekabetinde BAE'nin Sisi'den yana tavır koyduğunu ifade ediyor. Şefik neden durduk yerde eski rakibi Muhammed Mürsi'nin cenahından aday olsun, onlara bel bağlasın? Asker kökenli bir sivil olmanın ötesinde İhvan ile hiçbir ortak paydası yok. Hesap hatası yaparak, kartları yanmış olan İhvan'la veya İhvan'ın bölgesel hamisi Katar ile niye birlikte görünsün? Nitekim, Mısırlı iş adamlarından Necip Savires de Şefik'in 'komplocu kanal' olarak isimlendirdiği El Cezire'de boy göstererek adaylığını koymadan bitirdiğini ve kartlarını yaktığı yorumunu yaptı. Sisi-Amerikan cephesinden Dalya Ziyade de Sisi'nin bu çıkışıyla birlikte İhvan'a yamandığını ve Mısır'a dönmek yerine Katar'a gidebileceğini söylemiştir. Gerçi Şefik Katar yerine askıdaki istifanın sahibi Lübnan Başbakanı Saad Hariri gibi yaparak önce Paris'e gidiyor. Kısaca bu kibarca BAE topraklarından kovulması anlamına geliyor. Durumu, Lübnan Başbakanı Hariri'nin durumuna benziyor. İki kamp arasında kaldı. İkircikli tutumuyla belki iki tarafı da kızdırıyor. Hesaplar altüst olmuş vaziyette.
*
BAE'nin Sina olayını üreterek, kullanarak Ahmet Şefik'i öne çıkaracağı tezi suya düşmüş görünüyor. Bu hususta başka bir tez ise Mürsi cenahının yılmaz savunucusu Ayat Oraby'den geldi. O ise Şefik ile Sisi arasındaki kavganın kayıkçı kavgası olduğunu, amaçlarının hak sahiplerini gölgelemek ve davalarını küllemek olduğunu savunuyor. Ayat Oraby'ye göre, bu kayıkçı kavgasıyla Mürsi ve siyasi mağduriyetleri ve meşruiyetleri unutturmak istiyorlar. Ali Hasan isimli Sisi cephesi temsilcisi gazeteci kılıklı adam ise mutat bir biçimde Sina olaylarının faillerine ulaştı: Türkiye ve Katar! Ezberini bozup, tersini söylese şaşardık doğrusu! Böylece Dory Gold ve Şimon Peres'in tezini sahipsiz bırakmamış ve çıraklıklarını üstlenmiş oldu.
Sina meselesinin artçı sarsıntılarından birisi de Ahmet Şefik'in neredeyse adaylığını koymasının akabinde bir takım İslamcılar tarafından kurtarıcı olarak görülmesi ve Türkiye'den rahmetli Özal ile karıştırılmasıdır. Bu hususta iki önemli isim bu benzetmeye imza attı. Bunlardan birisi Suudlu 'nasihatçı/uyarıcı 'Cemal Kaşıkçı. Kaşıkçı'nın muhalif olup olmadığı henüz taayyün etmiş değil. Tartışma düzeyinde kaldı, bu nedenle de ona nasihatçı ve uyarıcı deniliyor. Diğeri ise, Türkiye'nin de tanıdığı İslamcı yazarlardan ve el Cezire yorumcusu Muhammed Muhtar Şankiti.
Lakin bu benzetme, kıyaslama yerine oturmadı ve çok sayıda itiraz yükseldi. Esasında Ahmet Şefik Özal'dan ziyade Meral Akşener, Saad Hariri ve Turgut Sunalp karmasına benziyor. Turgut Özal'a yakından uzaktan bir benzerliği yok. Ahmet Şefik ılımlı bir isim olmaktan öte aslında Sisi'ye nazaran ehven- şer sayılabilir. Sisi yerine Mürsi'nin eski rakibi Ahmet Şefik tercih edilebilir ama o kadar. Onun derisinden bir reformcu ve kurtarıcı postu çıkarmak zor. İt derisinden post çıkmaz! O Turgut'lardan Özal'a değil daha ziyade Sunalp'a benziyor. Özal'ın Kenan Evren'in başbakanı veya Ahmet Şefik'in Mübarek'in son başbakanı olması üzerinden bir sonuca varılıyorsa, o başka. Özal Evren'e rağmen başbakan olmuştur. Şefik ise Mübarek'in tensibiyle bu makama gelmiştir.
Arap yorumcular Türkiye'yi iyi bilmedikleri için baltayı taşa vurdular. Şefik'ten bir Özal çıkmaz. Her gördüğün Turgut'u, Özal sanma!
Mustafa Özcan
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- İkiz katliamlar (29.11.2017)
- Camideki terör kimin işi, kimin eseri? (27.11.2017)
- Masum tabanın menhus tavanı (24.11.2017)
- Riyad’ın istifası, Esat’ın Soçi çıkarması (22.11.2017)
- 6-7 Eylül olaylarının Irak’taki izdüşümü (21.11.2017)
- Sihirli kürenin ardından (17.11.2017)
- Rakka düştü kel göründü (15.11.2017)
- İsrail’e ısmarlanan savaş! (13.11.2017)