Arama

Esat kalıcı mı gidici mi? Suriye denkleminde meselenin özü ve özeti bu. İsrail ile Suudi Arabistan İran'ın Suriye'deki varlığına karşı çıkma hususunda hemfikirler ve gitmesi gerektiği konusunda da aynı düşünüyorlar. Bununla birlikte her iki ülkenin de Esat'ın kalması noktasında bir itirazı yok. Hasan Nasrallah'ın konuşmalarından birinde de söylediği gibi, esasında Suudi Arabistan başından beri Esat'ın bekasıyla ilgili bir kaygı taşımıyor ve sorunu yok. Sorunu İran'ın askeri ve siyasi varlığıyla alakalı. Bu da gelinen nokta da ön şart olmaktan çıktı. Devrimin ve halk ayaklanmasının birinci veya ikinci yılında Suudi Arabistan Şam'a bir elçi, ulak gönderiyor; aracılığıyla Şam rejiminin nabzını tutuyor. İran'la bağlantıyı kesmeleri hatta normale indirmeleri halinde muhalefetlerini keseceklerini sızdırıyorlar. Sonunda olayların sevkiyle birlikte Suudi Arabistan'ın bu konuda ehlileştiği, süngüsünün düştüğü de anlaşılıyor. İran'la bağlantının aynen devam etmesine rağmen Riyad, Suriye rejimine karşı tutumunu günden güne yumuşatıyor. Sadece kendi tutumunu değil muhaliflerin tutumunu da yumuşatmaya çalışıyor. Esat'ın kalmasına neredeyse çekincesi kalmadı. İran meselesine herhalde teferruat olarak bakıyorlar. İşte bu gerilim hattında Riyad Hicap, 2015 yılından beri sürdürdüğü Müzakereler İçin Yüksek Heyet Başkanlığı görevinden ayrıldı, istifasını verdi. Lübnan'da ayran kabartmalarına rağmen Suriye muhaliflerine yönelik telkinleri Esat konusunda 'katı/solid' bir tutum içinde olmadıkları gösteriyor. Bölgesel anlamda İran ve Hizbullah konusunda çok gürültü çıkarmasına rağmen bunu sistematik bir politikaya çevirecek mekanizma üretme konusunda isteksiz, yayalar. Bu, hamarat ve gayret gerektirir. Bunu yapmadıklarından da sözel çabaları geri tepiyor, sahada işlemiyor. Bu alanda Suriye muhalefetini ciddi olarak destekleyebilirlerdi ama bunu da yapmamışlardır. Muhalefetin kefesinin ağır basması için ciddi bir politika üretmemiş ve gayrette bulunmamışlardır. Şimdi ise bütün güçleriyle muhalefeti yumuşatmaya ve rejim ile aynı dalga boyuna getirmeye çalışıyorlar. Esat'a ayar vermeye kalkışan kalmadı herkes Esat'ın bekası namına muhalefete ayar çekmeye kalkışıyor. Suudi Arabistan anlaşılan Esat'ın bekasıyla alakalı olarak İran meselesini ön şart olmaktan çıkarmış. Oysa ki, İsrail Adalet Bakanı Ayelet Shaked, İsrail namına Esat'ın iktidarda kalmasının ön şarta bağlıyor bu da İran ile askeri bağlarını koparması. En azından, Kunaytıra ve Suriye'nin İsrail'e bakan bölümünün, cephesinin İran ve milislerinden arındırılması.

Bununla birlikte İsrail'in işi şansa bırakma veya başkalarının iradesine ipotek etme gibi bir niyeti yok. Hedeflerini gerçekleştirmek için gerekli altyapıyı ve araçlarını üretiyor. Bu nedenle ABD kuzeyde Türkiye'ye karşı Kürtlerden oluşan bir tampon bölge kurmaya çalışırken İsrail de güneyde bir Dürzi tamponu peşinde koşuyor. İsrail bu hususta mahir. 1982 yılında Beyrut işgalinden sonra Lübnan'ın güneyinde bir tampon bölge ihdas etmiş ve burasının güvenliğini de askeri taşeronu Antony Lahd'a emanet etmiştir. Güney Lübnan Ordusu adıyla, açılımıyla kendisine bağlı bir lejyoner güç kurmuştur. İsrail Suudi Arabistan gibi değil bir kartı kaybettiğinde başka bir kart edinmeye çalışıyor. Zira İsrail bir ailenin bekasıyla veya bir iktidarın bekasıyla değil bir devletin bekasıyla ilgileniyor. Bunun için işi sıkı tutuyor.

*

İsrail ile Suudi Arabistan Suriye'ye Moskova penceresinden baksalar da henüz Moskova Suriye'ye onların penceresinden bakmıyor. Yani İran kartından vazgeçmiyor. Lavrov'un sözlerinden de anlaşıldığı gibi, İran ve Hizbullah'ın Suriye'deki varlığını rejimden icazetli olduğu müddetçe meşru görüyor. Sanki Suriye'nin ve ötesinde halkının tapusu rejime ait. Halk rejimi değil de sanki rejim halkı üretiyor! Halbuki, işine gelmese rejimi, Babrak Karmal gibilerine yaptığı gibi bir gün de alaşağı eder. Madem rejimlere bu kadar sadık öyleyse niye Ukrayna'da aynı saygıyı göstermedi? Bu çerçevede Moskova, ABD'nin bölgede yaklaşık 13 kadar üs bulundurmasına karşılık Türkiye'nin Cebel-i Berekat mevkiinde kurmak istediği askeri üsse karşı çıkıyor ve bunun meşruiyetini sorguluyor. Neymiş? Türkiye İran ekseni veya milisleri gibi Esat rejiminden icazetli değilmiş! Türkiye'nin Cebel-i Berekat'ta üs kurması meşru olmuyor da Crablus ve Bap'a girmesi nasıl meşru oluyor? Bunu IŞİD ile mücadeleye bağlayabilirler. Ama bu meşruiyet tartışmasını dindirmeye yetmez. Ayrıca, Rusya neye göre Esat'a meşruiyet atfediyor ve yine neye göre muhaliflerin meşruiyetini sorguluyor? İşgalci tartışmasının ikinci ayağı ise terör tartışmasıyla ilgilidir. Buna göre Suriye'de teröristler kimlerdir? Meşruiyeti Esat belirlediği gibi terörist tanımını da yaftasını da o mu belirliyor? PKK/PYD'nin IŞİD'i terörist olarak belirlemesi gibi!

Kısaca Rusya'nın kriterlerine göre Suriye'de Esat rejimine çalışırsan meşrusun çalışmazsan değilsin! Bu kadar basit. Basitlik Rusya kriterlerinden geliyor! Bu hattan devreye giren Suriye rejimi ise Türkiye'yi sıkıştırıyor ve şu mesajı veriyor: Tanı beni, tanıyayım seni! Bu oyunlarla Esat'ı adem-i meşruiyet çizgisinden meşruiyet çizgisine taşımak istiyorlar. Bunlar Esat'ı iktidarda tutma oyunları. Yıllardan beri başta ABD olmak üzere uluslararası camia tarafından muhaliflere aynı telkinler yapıldı. 'Geniş katılama önem verin, birleşin' diyerek bünyeyi yumuşattılar ve birliği dağıttılar. George Orwell'ın 1984 romanında işlediği gibi, birlik diye diye birliği yok ettiler. Bu nedenle de artık hariçteki görüşmelerin hiçbirisi Suriye halkının beklentilerine karşılık vermiyor. İşte bu noktada Müzakereler İçin Yüksek Komisyonu Başkanı Riyad Hicap İkinci Riyad Konferansı öncesinde istifasını verdi. Bu istifa çoktandır bekleniyordu. Yerine ise oynak ve hiçbir sabitesi olmayan ve geçmişi karanlık olan Ahmet Cerbe'nin getirileceği dillendiriliyordu. Eski Başbakan Riyad Hicap sabitelere vurgu yaparak istifasını vermiştir. Bu önemli bir vurgudur. Zira aşındırılmak istenen bu sabitelerdir. Bu sabitelerin başında, Suriye'nin toprak bütünlüğü, rejimden ve yabancı işgalcilerden kurtulması vardır. Esat ülkesinin tek kamburu iken yabancıları davet ederek kamburu ikiye çıkarmıştır.

Bu itibarla, Suriyeli muhalifler Esat gitmedikçe İran ve Rusya'nın kalacağına vurgu yapıyorlar. Türevlere değil esasa odaklanmak gerekiyor. Suudi Arabistan Riyad Hicap'a Saad Hariri'ye yaptığı muameleyi yapmıştır. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı İkinci Riyad Konferansından evvel Riyad Hicap ile temaslarını kesmiştir. Yani istenmeyen adam ilan etmiştir.

Ayrıca,Riyad Hicap ile birlikte hareket eden muhalifler de Kadri Cemil gibi Esat yanlılarının temsil ettiği muhalefetin Moskova ayağının, kolunun muhalif organlardan dışlanmasını istiyorlar. Zira Moskova Platformu rejimin muhalefetin içine sızdırdığı muhalefeti etkisizleştirme amaçlı işbirlikçi ve asalaklardan müteşekkil. İktidar muhalefetin içine de sızarak içini boşaltıyor. Hatta beşinci taburun güçlenmesiyle birlikte 'muhalefet içinde' Esat karşıtlarının azınlığa düşme ihtimali bile var. Moskova Platformu muhalefeti çevreleme politikasıdır. Böylece Esat, baba Esat dönemindeki gibi bir vitrin muhalefeti üretmeye çalışıyor. Yeni bir İlerici Cephe vücuda getirilecektir. Rejim Moskova ile birlikte uyumlu biçimde eski oyunlarını tekrarlıyor.

Riyad Hicap'ın, İkinci Riyad Konferansının arifesinde istifasıyla eş zamanlı olarak Esat birden Soçi'de belirdi, oraya damladı. Uluslararası alanda birinci hamisi Putin ile bir araya geldi.

Belli ki, 22 Kasım'da (2017) yapılacak olan üçlü Soçi zirvesinden evvel Putin ile birlikte yol haritasını belirlemeye çalışıyor. Zira çanlar onun için çalıyor, Antalya'daki toplantının ardından Esat durumu şansa bırakmıyor ve Putin ile Soçi'de yapılacak görüşmelerdeki siyasi çözümle ilgili gündeme ilişkin meseleleri teati ediyor. Esat'ın gitmesi/kalması konusunda Türkiye'nin dışında pek de oralı olan yok. Hatta Mevlüt Çavuşoğlu siyasi çözüm bağlamında anayasanın değişmesinden ve başkanlık seçiminden bahsetti. Moskova değişimin anayasal çerçevede (!) olmasını istiyor. Yani 2019 yılına kadar Esat'la devam edilecek; Moskova'nın vizyonuna göre bu tarihte yapılacak seçimlerde Esat yeniden aday olabilecek. Devlet avantajlarıyla boşaltılmış Suriye'de 2019 seçimlerini de Esat'ın kazanmasının önünde bir engel yok. Tarafsız gözlemciler palavra. Moskova rejimin kimyasal silah kullanmasına baranda olurken, çanak tutarken seçimlerin nezahetini mi düşünecek? Muhalefete tek teselli olarak geniş katılımlı bir hükümet vaat ediliyor, modeli sunuluyor. Geniş katılımlı hükümet ölenleri geri getirecek mi? Moskova'nın vizyonu bu.

Türkiye Suriye konusunda Batı kampında değil, Soçi kampında ise ikiye karşı bir. 18 yıldan beri iktidarda olan işlevsel ve butik lider Beşşar, dış güçlerin yardımıyla babasının iktidar skorunu egale etmeye çalışıyor

Vakit kazana kazana Esat'ı iktidarda bırakacaklar. Ama ilahi plan ne diyor: Feyesbiku aleyhi'l kitab. Beşeri planlar suya düşer ve yazgı öne çıkar. Kitap onları geçer. Dinle yarışılmaz dinle yarışan yenilir. Keza kitapla/yazgıyla yarışılmaz kitap/yazgı hesapları altüst eder.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN