Mustafa Özcan

Aldatıcı yıllar

Hadiste aldatıcı yıllardan bahsedilmektedir. Bu yıllarda emin ve güvenilir insan hain veya güvenilmez muamelesi görecek, damgası yiyecek; güvenilmez adam da güvenilir adam kabul edilecektir. Kısaca, insanların ayarı bozulacak şer hayır, hayır da şer olarak telakki edilecektir. Şimdi aldatıcı yılların tam ortasından geçmekteyiz. Göstergeler bunu gösteriyor. Sözgelimi şimdi birçok Arap yazarın da kaleme aldığı gibi artık ihanet, bakış açısı haline gelmiş, ihanetin anlamı buharlaşmıştır. Hadiste ifade edilen aldatıcı yıllara 'uçucu yıllar' da deniliyor. Pandemi süreciyle birlikte tüy dikti. Hayatımızda "sıdk" anlamını kaybetmiş yerini yalan rüzgarları almıştır. Siyasetçi zümresi en çok yalana başvuran zümre olarak kabul edilmekte veya temayüz etmektedir. Dürüst ve sadık adam, sıfatının aksiyle muamele görmektedir. Sadık kazip, kazip ise sadık muamelesi görmektedir. Bir de kamuda etkin olan kişiler ve kimseler ruvaybide/değersiz kişi cinsinden olacaktır. Eskilerin ifadesiyle mealiye'l umur değil de sefasifi'l umur olarak değerlendirilen boş şeylerle meşgul olurlar. Kısaca bu dönemde değerler kümesi altüst olmuş ve değerlendirmeler de buna göre olmaktadır.

İlgili hadis aynen şöyledir: " 'İnsanlara öyle aldatıcı yıllar gelecek ki; o zaman yalancılar doğrulanacak, doğru sözlüler de yalanlanacaklardır. O zaman hainlere güvenilecek, güvenilir olanlar da ihanetle suçlanacaklardır. İşte o zaman Ruveybida konuşacaktır.' Dediler ki: 'Ruveybida da nedir?', buyurdu ki: 'Hiçbir işe yaramaz, değersiz kişidir; ama kamusal alanda konuşur veya tüm insanları ilgilendiren meselelerde konuşur!' (İbni Mace) Hadisin günümüzdeki sağlamasına bakalım. Kim kimi ihanetle suçluyor?

Hafız Esat'ın tercümanı, Beşşar Esat'ın bakanı ve danışmanı Büseyne Şaban, ülkesinde açlık veya yokluktan şikayet edenlerin, bahsedenlerin yabancıların ajanı olduklarını ileri sürmüştür. Halbuki, İran'dan Rusya'ya yabancıları ülkeye davet eden bizzat rejimin kendisidir. Lakin rejimin kötü idaresi yüzünden mahrumiyet çekenleri ve bunu da dile getirenleri ajan/hain olarak suçlamaktadır, Büseyne Şaban'a' veya Suriye'nin milli Şaban'ına cevap veren Müslüman Kardeşler Suriye kolu üyelerinden Züheyr Salim de karşı cevap olarak şunu söylemektedir: Ajanlar ve uşaklar acıkmaz!

İhanetin bakış açısı haline geldiği günümüzde hain ile sadığı ayırt etmek oldukça müphem hale gelmiştir.

Hain-sadık muhakeme ve muvazenelerine bir örnek de Filistin'den! Son sıralarda Mahmut Abbas'ın yerine Hüseyin Şeyh diye birisinin atanacağı daha dorusu Mahmut Abbas'ın, yerine onu istihlaf edeceği konuşulmaktadır. İsrail'e, güvenlik koordinasyonu adı altında taşeronluk yapmaktadır. Nablus'ta gün ortasında öldürülen üç gencin sorumluluğunun bir kısmı da Abbas-Hüseyin Şeyh ikilisine aittir. Resmen İsrail ile işbirliği içinde olmasına rağmen Hüseyin Şeyh de bir twitter mesajında işgal yanlısı ajanlardan ve işgal uşaklarından bahsetmekte, aklınca onları yermektedir. Halbuki bu Twitter mesajını yazdığı süre içinde üç defa duraklıyor. Bunun sebebi de İsrail güvenlik koordinasyonu irtibat subayı tarafından aranmakta olması gösterilmektedir. Bir twitter mesaj yazıncaya kadar üç kez aranmıştır. Adam ihanet çemberinde, vazifesi üzerinde vatan kahramanlarını ihanetle suçlamaktadır. Bu durumda ihanet gibi ajanlık da bakış açınsa göre değişkenlik arz etmektedir.

ABD'nin eski Suriye koordinatörü James Jeffrey de benzeri bir söz etmiş. IŞİD mensuplarının rejimin kontrol ettiği bölgede cirit attıklarını, yuvalandıklarını, gizlendiklerini söylemiş. Ama bir de mazeret eklemiş, bunun nedenini rejimin cılızlığına bağlamış. IŞİD mensuplarına diş geçiremiyormuş! James Jeffrey şöyle söyleseydi belki makbul olurdu: Rejim güçleri uyuşturucu trafiğini idare etmekten dolayı fırsat bulamıyor ya da elleri ermiyor olabilir. Suriye rejimi, uyuşturucu trafiğiyle uğraşırken meseleyi Rusya ile İran güçlerine havale edebilirdi! Bunun yerine rejimin yerine geçen Jeffrey mazeret üretiyor. Nifak diye işte buna denir.

Bir başka örnek de Almanya'dan… Son sıralarda başımıza "Doğrucu Davut" kesilen veya suret-i haktan görünen Alman Kanalı DW bünyesinden beş çalışanını işten atmış. Sebebi, bunların olaylarda İsrail bakış açısını değil kendi bakış açılarını yansıtmaları veya yeğlemeleri! İsrail anlatımını veya rivayetini teğet geçmeleri! Bütün kabahatleri bu! Suriye, Ürdün ve Filistin'den beş basın mensubu bu suretle işten atılmış. Altıncısı da atmaya gerek kalmadan kendiliğinden istifasını takdim etmiş. Almanya ya da bazı kurumları anlaşılan mankurtlaşmış! İsrail'den daha fazla İsrailcilik yapmakla meşguller! Hüseyin Şeyh işsiz kalırsa DW'ye transfer etsinler. Tam aradıkları adam, Mahmut Abbas da olur ama o biraz yaşlı kalır!

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.