Mustafa Özcan

Sevenlere ve sevilenlere dair

Sevmek müzik gibi gönül dilidir. Dışarıdan katı kalpli görülen, sanılan nice kimse aslında yufka yüreklidir. Söz gelimi Abdulkadir Geylani gibi Hanbeli alimlerinden ve meşayıhlarından yani sufilerinden olan Hace Ebu Abdullah el- Ensari el-Herevi'de Hanbelilik kisvesi altında ince bir yürek taşımaktadır. İbnü'l Kayyım tasavvuf konusunda hem Gazali'den hem de Hace Ebu Abdullah el-Herevi'den etkilenmiş, el almıştır. Zemmu'l Kelam kitabı çok meşhurdur. Bu kitap kelamcıların yöntemine karşı bir tezdir. Mütekellim zümresine yani Eş'ari ve Maturidi anlayışına bir reddiyedir. Menazi'l es Sairin kitabı ise tasavvuf alanında Hanbeli yaklaşımına dair örneklerden birisidir. İbni Teymiye'nin talebelerinden İbnü'l Kayyım el Cevziyye kitabı, 'Medâricü's-sâlikîn' başlığıyla şerh etmiştir.

İnceliklerle bezeli tasavvufa dair eseri olan Hace Ebu Abdullah el Ensari el Herevi'nin aşka dair de bir eseri var mıdır?

Son günlerde Nizamü'l Mülk'ün Siyasetname adlı eserini okuyorum. Politika kitabı demektir. Kendi tecrübelerini ve tarihin siyasi tecrübelerini bu kitapta toplamış ve hülasa etmiştir. Kitap tarihin aynası gibidir. Kitap Muhammed Rıza Pehlevi'nin eşi Şah Banu'nun katkılarıyla basılmıştır ( Bünyad Ferhengi İran: Riyaset İftihari Ulya Hazreti Ferah Pehlevi Şah Banu ve Niyabet-i Riaset Eşref Pehlevi). Kitabın aslı Farsça olup bilahare Arapçaya çevrilmiştir. Tercümesini ve notlandırmasını Prof. Es Seyyid Muhammed el-Azzavi gerçekleştirmiş. Kitabın önsüzünde en az iki yerde Hace Ebu Abdullah El-Ensari el-Herevi'nin Yusuf ile Züleyha'ya dair bir kitap yazdığından söz edilmektedir. Önsözün iki yerinde şair-sufi lakabıyla anılan Heratlı Hace Ebu Abdullah el-Ensari'nin Yusuf ile Zeliha adlı bir kitabı kaleme aldığını beyan etmektedir. Kitabın isminden de anlaşılacağı gibi hayatını bekar olarak tamamlayan İbni Teymiye'nin bile rehber aldığı Hace Ebu Abdullah sevenlere ve sevilenlere dair bir eser kaleme alıyor. Kur'an, Yusuf ile Zeliha veya Züleyha kıssasına ahsenu'l kasas adını vermektedir. Kıssaların en güzelidir. Kıssa yüksek bir gazaliyat içerir.

Sırr Giridi Paşa ve benzerleri de Ahsenu'l Kasas adıyla kıssaya ilgi ve alaka göstermişler ve konuya hasr- ı himmet etmişlerdir. Orta okul sıralarında biraz Osmanlıca ile ilgilendiğim için bazen evlerde kıyıda köşede kalmış kitapları bulup bana getirirlerdi. Bunlardan birisi de Sırrı Giridi Paşa'nın Ahsenü'l Kasas adlı kitabıydı. Yusuf ile Zeliha kıssası. Yine Hafız Divanını; dilinden anlamayan veya dili yabancı gelen bir yaşlı kitapçıya kitabı geri iade etmişti veya 'ilgisine verin' diye tembih etmişti. Hacı Hasan Kırım da 'kitabın dilinden sen anlarsın' diye bana vermişti. Kitabı elimden düşürememiştim. El kitabı haline gelmişti. Şirazlı Hafız'ın dünyasında kaybolmuştum. Sahi, doktor iyi olacak hastanın ayağına gelirmiş.

Mütercim Es Seyyid Muhammed el-Azzavi bu bilgiye veya kanıya nereden ulaşmış? Bilemiyorum. Ama başka kaynaklarda Yusuf ile Zeliha kıssasına dair kitap kesinlikle Hace Ebu Abdullah el Ensari el Herevi'ye nispet edilmiyor. Bu alanda Molla Cami ile Herevi arasında zaman zaman iltibaslar vaki oluyor. " Aslen bir Nakşibendî şeyhi olan İranlı mutasavvıf ve şair Abdurrahman-ı Câmî'nin 883 (1478) yılında Ali Şîr Nevâî'nin isteği üzerine kaleme aldığı Farsça eserin tam adı Nefeḥâtü'l-üns min ḥażarâti'l-ḳuds'tür. Eserin aslı, Muhammed b. Hüseyin es-Sülemî'nin ilk sûfî tabakat kitaplarından olan Ṭabaḳātü'ṣ-ṣûfiyye'sine dayanır. Hâce Abdullah-ı Herevî aynı adı taşıyan kitabını bu eseri tercüme edip yeni biyografiler ekleyerek oluşturmuş, Câmî de Farsça'nın Herat lehçesiyle yazıldığı için anlaşılması zor olan bu tercümeyi sadeleştirip kendi dönemine kadar yetişen sûfîlerin biyografisini de ekleyerek yeniden telif etmiştir. "Mukaddemât ve Usûl" başlığını taşıyan giriş bölümünden sonra Herevî'nin çağdaşı oldukları halde onun tarafından söz konusu edilmeyen sûfîlerin biyografilerini anlatarak eserine başlayan Câmî kendi zamanına kadar yaşamış olan sûfîlerin tamamını Nefeḥât'a almaya çalışmıştır. Esas itibariyle Herevî'nin eserini takip etmekle beraber onun tevhid, mârifet, tasavvuf, hakikat gibi konularda yaptığı açıklamaları, dua ve münâcâtlarını esere almamıştır. (*)" Anlaşılacağı gibi tasavvuf konusunda Herevi ile Molla Cami arasında meşrep farkı bulunmaktadır. Yine buradan anlaşıldığı gibi Hace Abdullah el Ensari el Herevi, Molla Cami'nin öncü şahsiyetlerinden birisidir.

İkisi arasındaki iltibas alanlarından birisi de Yusuf ile Zeliha kıssasına dair yazılan bir risaledir. Siyasetname'nin Arapça mütercimi es Seyyid Muhammed el Azzavi eserinin en az iki yerinde ( S. 4, 18) Yusuf ile Zeliha kıssasını Hace Ebu Abdullah el Ensari el Herevi'ye mal etmektedir. Bununla birlikte es Seyyid Muhammed El- Azzavi'nin dışında teracim veya biyografi yazarları kitabı Hace Ebu Abdillah'a mal etmiyorlar. Biyografi yazarları Yusuf ile Zeliha kitabını Molla Abdurrahman Cami'ye mal ediyorlar. Hanbeli olması nedeniyle Hace Ebu Abdullah için kaba saba bir adam tanımı kullanmayacağım. Lakin Yusuf ile Zeliha kıssası Molla (Abdurrahman) Cami'nin anlayışına veya tarzına, kalemine daha uygundur. Doğu bilgeliğine ve işleyiş biçimine Molla Cami daha yakın duruyor. Onun Baharistan gibi kitapları da bu alana yatkınlığını ortaya koymaktadır.

'Sufi bakış açısıyla Yusuf ile Zeliha kıssası' olarak da anılan ve ele alınan Molla Cami'nin bu kitabı ya da ilgili kıssa bir rüya ile başlıyor. Daha karşılaşmadan yani sevgileri ten alemine düşmeden düş alemine iniyor. Zeliha önce alemlerin güzeli; güzellik abidesi Hazreti Yusuf'u rüyasında görüyor. Rüyasında gördüğü ve gönlünü kaptırdığı, tutulduğu tayfı hayalini hiç bırakmıyor ve bu tutku Zelihayı bitap düşürüyor. Ailesi cinnet geçirdiğini düşünerek kendisini hapsediyorlar. Rüyalar kabusa dönüşüyor ve hayatının tadını tuzunu alıp götürüyor. Bir yıl sonra düşünde ikinci defa gördüğü Yusuf kendisini 'Aziz-i Mısır' olarak tanıtıyor. Böylece kıssaların en güzelinin fasılları da akıp gidiyor. Geride, tarihin en güzel gıram ve hiyam hikayesini insanlığa armağan bırakıyor. Onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine.

Batı'da Endülüs'te inadına Zahiriliği sürdüren İbn Hazm da kendisinden hiç beklenmeyen bir biçimde Güvercin Gerdanlığını (Tavku'l hamame) adlı eserini kaleme alıyor. Kitabı sevenlere ve sevilenlere adıyor.

Neden İbn Hazm aşıklara bigane kalamıyor? Buraya akılla yol bulunamaz. O yol çile çekmeye amade, teslim olanların yoludur. Su inbisat kanunuyla nasıl kayaları delip geçiyorsa aşk da cazibe kanunuyla gönülleri delip, akıp geçiyor.

Bu incelikler bazılarına kaba gelebilir. İbni Arabi 'bizim dilimizden anlamayanlar kitaplarımızdan uzak dursunlar, yaklaşmasınlar' buyurmuş. Bu aşk diline yabancı olanlar da yabancı ortamlarda kaybolup gitmesinler.

*https://islamansiklopedisi.org.tr/nefehatul-uns

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.