Mustafa Özcan

Arafat konuşması/tuhfesi!

Bazı yıllarda Arafat'ta yaptığı müessir ve etkili konuşmalarıyla hatırlanan Mısırlı selefilerin ileri gelenlerinden Muhammed Hassan, 1445 hicri yılı haccında da bu geleneğini bozmamıştır. Arafat Dağı'nda tenzihi ilahiyi Eş'ari teviliyle anladığına dair önemli bir açıklama yaptı. Sözleri arasında doğrudan İmam Eş'ari'ye bir atıf yoktu keza Eş'arilik ifadesi geçmiyordu lakin konuşması Eş'ariliğin bir nevi mahiyeti ve teyidi idi. Bu konuşması akla Ebu Hamid bin Merzuk'un kaleme aldığı Beraatül Eşariyyin kitabını getiriyor.

Allah'ı tecsim veya tahayyuza düşmeden yani ona mekan ve zaman ve yön isnat etmeden anlamanın gereğinden bahsediyordu. Zahiri naslar üzerinden yaratanı yaratılmışların seviyesine veya makamına düşürmek onu edilgen durumuna sokmaktır. Hem de zaman ve mekana ebediyet veya ezeliyet mertebesi atfetme zorunluluğu doğar. Kıdemiyet durumu belirsiz bir hale gelir. Halbuki o faalun lima yürid'dir. Tevhit anlayışıyla alakalı olarak kısaca şunları söylüyor: Allah ile ilgili aklına ne geliyorsa gerçek onun hilafınadır. La tücessim: Allah'ı cisim olarak algılama! La tuhassis: Yaratanı maddi surete büründürme. Er Rahmanu ala arşi's teva. Haber verdiği gibi arşa istiva etmiştir. Bu muradı veçhiledir. Kastettiği anlamdadır. Hulul ve intikalden beri ve münezzeh bir istivadır. Maddi/mahsus bir varlık olmadığından arş onu taşımaz. Ne de kürsiye sırtını verir veya yaslanır, dayanır. Arş ve yüklenenleri, kürsi ve azameti hepsi lütfü kudretiyle taşınmaktadır.

Vehhabilik veya onun soft veya daha haşin kolları olan Selefilik mertebeleri doğrudan mücessime fırkasına girmese de onunla içli dışlıdır. Ona yaklaşan yönleri vardır. İbni Teymiye fıkıh ve siyasette kimi çarpıklıklarına rağmen yed-i tula sahibidir. Kapsayıcıdır. Moğollara karşı yalın kılıç mücadele etmiştir. Kelam noktasında ise bıçak sırtı muhataralı bir mesleği vardır. Kimileri onun Kerrami anlayışından etkilendiğini ifade eder.

Müstakil selefi şahsiyetlerden Muhammed Hassan fazla detaya girmeden ve tecsimi reddederek tenzihte karar kılıyor. Tenzihte elbette Cehmiye gibi nasları reddetmiyor. Lakin kimi selefiler tevili inkar sayıyorlar. Sıkıntı burada düğümleniyor. Vehhabi veya selefiler ise tenzihi, haberi veya fiili sıfatları olduğu gibi -tevilsiz- ispatta görüyorlar. Bazen mufavvıda denilen yani hakikatini Allah'a havale edenleri bile paylıyorlar. Anlam üzerine tekel kuruyorlar. Anlamada Allah'ı bile devre dışı bırakıyorlar! Teşbihi akla getiren ispatta karar kılıyorlar. Muhammed Hassan ise bu anlayışı reddediyor ve Eş'arilerin anlayışına geri dönüyor. Bu Vehhabiliğin çözülüşünü de gösteriyor.

Son dönemde Mısır'da selefilik dalgası yayılmış ve ortamı tamamen istila etmiştir. Lakin Arap Baharı sonrasında zikzaklarla birlikte bir kırılma dönemine girmiştir. Bu kırılmayı ihtilaf üretme şebekesi olarak da anılan Şeyh Rebii el Mednali de itiraf etmektedir. Bir mektubunda suret-i hakka bürünerek şöyle demektedir: "Selefilik anlayışı ve daveti gerilemekte ve kabuğuna çekilmektedir. Zira eslafın hikmetinden bahusus Peygamberin hikmetinden uzaklaşmıştır. Onun ahlakından, merhamet ve rıfk ve yumuşaklığından uzaklaşmıştır. Bir işe rıfk veya yumuşaklık bulaşır ve karışırsa, onu güzelleştirir ve süsler. Şiddet bulaşırsa da o işi çirkin hale getirir. Yumuşaklıktan hoşlanmayanlar Hazreti Peygamberi bile haşa 'sululukla' suçlayabilirler." Nitekim bunlarla ilgili hapiste gün sayan Selman Avde şöyle demiştir: Keşke bu güruh bizi Asr-ı Saadet döneminde olduğu münafıklar statüsünde değerlendirse! En azından biraz masun ve dokunulmaz kalırdık. Heyhat.

Türkiye'de kimileri sınırın altını hep Vehhabi sayarken daraltılmış Vehhabilik anlayışı ise Riyad'da bile sadece birkaç Vehhabi kaldığından yakınmaktadır. Bu aforozcular ve küfürbazlar sermayeyi tükettiler. Söz gelimi Mısır'daki liderleri Muhammed Said Raslan küfürle karışık konuşmaktadır. Önüne gelene en galiz ifadelerle saldırmaktadır. Riyad'a inzimamen İmam Muhammed Bin Suud Üniversitesi'nde de ancak birkaç Vehhabi kalıntısı bulunduğunu söylemektedirler. Üsluptan kaybediyorlar. Üslup da hakikatlerini aksettiriyor! Mitoz bölünme örneğindeki gibi çoğaldıkça aralarında bölünüyorlar. Bu açıdan Türkiye'deki bazı çevrelerin Vehhabi tehlikesini büyütmeleri, durumdan vazife çıkarma ve onlar üzerinden varlıklarını kıymetlendirme çabası gibi gözükmektedir. Bu arada akıldan çıkarılmaması gereken bir husus da şudur. Ehli Sünnet üzerine en fazla titizlenenler, vurguda bulunanlar en fazla ihtilaf ve tefrikayı körükleyenlerdir. Türkiye'de Cübbeli Ahmet Hoca gibiler en fazla Ehli sünnet ifadesi üzerinde dururken Vehhabiler veya Selefiler arasında Camiye veya Medhaliler gibi en uçlar da bu kavram üzerinde durmakta ve meseleleri kaşıyarak tefrika konusu üretmektedirler. Habbeyi kubbe yapmaktadırlar. Bunun için hep başkalarına odaklanmak yerine biraz da kendimize odaklanmalıyız.

Müfrit Vehhabiler Eş'ari ve Maturidileri sıfatları inkar eden Cehmiyye sınıfına sokmaktadırlar. Muhammed Hassan da teşbini ispat yerine teville veya tefviz ile tenzihi ispat ederek aynı mesleğin anlayışına geri dönmüştür. Umulur ki ayrılan yolların yeniden kavuşmasına, buluşmasına hizmet eder. Burada inkar yok sadece anlayış farkı vardır.

Selefiler böğründe yaşadıkları Ezher'de Eş'ariliğin okutulmasına sıcak bakmazlar ve Maturidi ve Eş'ariliği Ehli sünnete en yakın mezhep olarak sayarlar veya telakki ederlerdi. Sünnilerin Şia içinde Zeydileri en yakın mezhep saymaları gibi. Muhammed Hassan bunun böyle olmadığını Arafat konuşmasıyla, tuhfesiyle ortaya koymuştur. Arafat konuşması üzerine Şam Futhulislam çıkışlı Abdulkadir el Hüseyin Muhammed Hassan'ın Vehhabiliğin, Kerramiye ve Teymiyeciliğin tecsim yolundan saptığını, ayrıldığını söylemektedir.

Gerçek, akılla naklin buluşma noktasındadır. Nakil aşkın akıl ise pusuladır.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.