Arama

Mustafa Özcan
Haziran 18, 2024
Netanyahu ve hergelesi

Fransa'da Kral 14. Louis 'devlet benim' sözüyle meşhur olmuştur. L'État, c'est moi ("Devlet, benim cismimdir.", "Devlet, benim.") sözü, Navarra ve Fransa Hükümdarı XIV. Louis'e atfedilen doğruluğu şüpheye mahal veren bir sözdür. İddiaya göre, Louis bu sözü 13 Nisan 1655'te Fransa Parlamentosu'nun toplanmasından önce sarf etmiştir. Belki anonim bir sözdür ve anonim olarak da kullanılmaktadır.

Nitekim bazı devlet adamları devlet ile icracısını ve yöneticisini karıştırıyorlar. Bu nedenle de geçmişte maksadı aşan bir biçimde devlet ricaline 'zillullah fi'l ard' demişlerdir. Yani tanrının yeryüzündeki gölgesi. Yani bir nevi avatar. Bu söylem genel olarak bütün kültürlere sinmiş bir haldedir. Nitekim Süleyman Demirel de cumhurbaşkanı olduğu dönemde "Dinar Depremi" sonrası bölgeye ulaştığında gecikmeyle ilgili tepkiler üzerine ve devlet nerede avazları karşısında insiyaki olarak 'devlet benim. İşte geldim, huzurlarınızdayım' demiştir. İsrail'de de Netanyahu kendisini devlet sanıyor. Bir süre sonra tanrı olduğunu bile hükmedebilir, varsayabilir. İsrail toplumunun cehaletinden yararlanan Netanyahu ve ailesi yaptıklarına tüy dikti. Nitekim homurdanmalar eşliğinde kalabalıklar 'daha bu adama ne kadar daha tahammül edeceğiz?' şeklinde sızlanmalarda bulunuyor. 'Bildik bileli başımızda ve yakamızdan düşmüyor, gitmek bilmiyor' diyorlar. Galiba İsrail'i de beraberinde götürecek. Kesin kararlı. Bunlar balçık karakterli liderler zümresini temsil ederler. Zeytinyağı gibi hep üste çıkarlar. Pes etmezler. Tek silahları komplodur. Bu tip musallat liderler halkın aymazlığı ve vurdumduymazlığına karşı, cezaen vifaka türü uygun bir karşılık olur. Netanyahu yıkım adamıdır. İsrail onun eliyle yıkılacaktır. Blair gibi altı kızarmayan teflon liderlerdendir. Netanyahu ve eylemleri bana oldum olası eski siyaset bilimcilerden ve siyasetçilerden merhum Mümtaz Soysal'ı hatırlatır. Bir yazısının başlığı, 'vuruşarak çekilmek' idi.

Netanyahu da tarih sahnesinden vuruşarak çekilecek. Daha doğrusu onun eliyde İsrail vuruşa vuruşa can verecek ve tarihi zeminini kaybedecek. Bir varmış bir yokmuş olacaktır. Bir de Yeir adında bir oğlu var ki 'Deli Yeir' dense sezadır. Evlere şenlik, deli mi deli! Anneyi saymazsak baba-oğul birbirinden daha kaçıklar. Kah Amerikan idaresini hainlikle suçlar kah Türkiye'yi PKK ile terbiye etmeye kalkışır. Afacan deseniz, değil. Ondan daha ötesi! Sopası uzundur, dünyayı dolaşır! Anlayacağınız eli uzundur. Her şeye bir komplo teorisi uydurur.

7 Ekim Aksa Tufanı eylemini babasına karşı devlet içi bir komplo olarak nitelendiriyor! Herkes suçlu bir tek ak pak olan babasıdır. Babasının bütün dünyayı suçlaması gibi o da önüne geleni ihanetle suçluyor. Son süreçte İç İstihbarat Teşkilatı Shin Beth (Şabak) ve orduyu da suçladı. Onlar 7 Ekim eyleminde kulaklarının üzerine yatmışlar! Haberleri varken habersiz görünmüşler! Babasını faka bastırmışlar! Son olaylarda ise ordu Netanyahu'nun talimatları dinlememiş ve Netanyahu'ya gizli bir darbe yapmış. Doğrudur. Artık İsrail'de kimse kimseyi tanımıyor, dinlemiyor. Düzen düzensizliğe dönüştü, inkilap etti. Netanyahu da yolsuzluklarını örtebilmek için Yüksek Mahkeme'nin yetkilerini budamaya kalkışmıştı!

Şöyle demek mümkün: Bölünmüş İsrail dünyayı da bölüyor. İsrail'in parçalarının sağa sola dağılması dünyayı da yeniden yekpare hale getirecektir. İsrail'in ölümü dünyanın dirilişi olacaktır. Bunun için de hadiste taşlar ağaçlar onlara karşı dile gelecek deniliyor. Az kaldı... İsrail hiçbir zaman sonuna bu kadar yaklaşmamıştı. Artık dağınıklığı ve perişanlığı daha fazla gizlenemiyor!

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN