Mustafa Özcan

Ekberilik’ten İbrahimiliğe!

İslam dünyasının gevşemesinden mütevellit herkes üzerinde hesaplar yapıyor. Bazen de bunu fiili duruma döküyor, üzerine çöküyor, çullanıyor.

Bu hesaplardan birisi de Hindistan'a ait. Modi ve fanatik Hindular, Hint topraklarında yerel Müslümanlara göz açtırmazken gözlerini Arap Yarımadasına dikmiş durumda. BAE'deki azınlık Hinduların haklarını gözetlemek, korumak bahanesiyle Hindistan Parlamentosunun bir yasa tasarısı hazırlandığı ileri sürülüyor. Bazı değerlendirmelere göre İsrail'deki aşırı dinci partiler de Arap Yarımadasını Hindistan ile paylaşmayı tasarlıyor. Bir zamanlar Hadramut gibi bölgeler Hindistan'a açılma, uzanma köprüsü, atlama taşı görevi görmüştür. Şimdi ise tersi bir süreç ve güzergah söz konusu. Hindular genişleme siyasetiyle birlikte Arap Yarımadasına uzanmak istiyor. Bu tezlerin bir kısmı uçuk ve komplo teorisi seviyesinde kalsa da İslam dünyasının direnç noktaları giderek zayıflıyor. Bu da karşı tarafın cüretini artırıyor. Hindistan'a karşı İslam dünyasının batı kapılarını İran mı koruyacak? Ne gezer! İmkanı olsa o da yağmaya ve paylaşmaya katılır. Suudi Arabistan ise Saddam'ın sonundan ders çıkarmadan diğer Körfez ülkelerinin aleyhinde olarak genişlemeye ve yayılmaya yelteniyor. Durumu müsait görse Katar'a yapmak istediğini Kuveyt'e ve sair ülkelere de yapacaktır. Halbuki kendisi bir başına İran'la bile baş edebilecek durumda değil! Muhammed bin Zayid sanki Arap aleminin harabından sorumlu bir kişilik sergiliyor. Nahda/Kalkınma Barajını yapmasında Etiyopya'ya müzahir oluyor. Böylece Mısır'ın nefes borusunu kesiyor. Yine Sisi'yi destekleyerek Mısır halkını cezalandırıyor. Suriye rejimini destekleyerek Suriye halkını ağlatıyor. Sudan'da paralı asker veya Sudan Wagner'i ve Prigojin'i olan Hamidti'yi destekleyerek bu ülkenin kahır çekmesine neden oluyor. Yemen'de yine bölücülüğü kışkırtıyor. Sokotra Adasına el koyduğu yetmiyormuş gibi Güney Yemen ile Kuzey Yemen'in ayrışmasına da katkı sunuyor.

Filistinlilere karşı Siyonistleri destekliyor. Onun ötesinde İbrahimizm veya İbrahimilik adında İslam'ı yeni bir din ile değiştirmek istiyor. Günümüz İmam Rabbani dönemindeki hale çok benziyor. O dönemde en büyük tehlikelerden birisi Hinduizm denizinde kayık gibi sallandığını farz eden Ekber Şah'ın İslam'ın yerine başka bir dini ikame etme arzusudur. İslam'ın bin yıl sonra yetkinliğini yitirdiğini ve kaybettiğini varsayarak Din-i İlahi adında ortak ve eklektik bir din kurgulaması veya uydurmasıdır. Garpta Mısır'da Suyuti, Şarkta Hindistan'da ise İmam Rabbani karşı duruşu temsil ediyor, sergiliyor. İmam Rabbani sıla ve köprü teziyle yani İslamiyet'in yetkinliğinin kıyamete kadar baki olduğunu söylüyor; tali olarak ikinci bin yıla kazasız belasız bir biçimde uzanacağı inancını muhafaza ediyor. İmam Rabbani sıla pozisyonuyla hem ilk bin yılı ikinci bin yıla bağlıyor hem de tasavvuf ile şeriat arasında köprü kuruyor. Tezini bunun üzerine bina ediyor. Bu mücadelenin sonu hem İslamiyet'in yetkinliğini ve zaferini ortaya koyuyor hem de İmam Rabbani'yi çağın kahramanı haline getiriyor.

Hindistan tarihinin en ilginç dönemlerinden biri olarak kabul edilen Ekber Şah Devri'nde (1556-1604) kurulan Din-i İlahi (Çıla), bu dönemin en çok göze çarpan ve araştırılan konusu olarak biliniyor. Hindistan tarihinde derin izler bırakan Din-i İlahi, Hindistan toplumunu ayrıştıran köklü farklılıkları ortadan kaldırma amacıyla doğarken dinlerin sentezi biçimine bürünmüştür. Din-i İlahi, her millet için ortak noktalar içeren ve ana noktaları kendisinde toplayan bir anlayıştı. Müslüman ve Hinduları birbirlerine yaklaştırma maksadıyla kurulan bu din, dönemin Müslüman âlimleri tarafından kabul edilmemiş, sert şekilde eleştirilmiştir. Bu dinin taraftarları son derece sınırlı olmuş, uygulamada başarılı olamamıştır. Din-i İlahi ile İslamiyet, Hinduizm, Hıristiyanlık, Zerdüştlük ve Yahudilik ile Budizmi bir araya getirilmiştir. Din-i İlahi farklı inançları ve buluşmazları buluşturarak hepsini bir potada toplamıştır. Çok dinli ve kültürlü Hint toplumunda Müslüman, Hindu, Hristiyan ve diğer din mensupları arasındaki kavga ve çekişmeler bu yolla sona erdirilmek istenmiştir. Ekber Şah, Din-i İlahi'nin maddi ve manevi önderi sayılırken kendisini aynı zamanda halife ilan etmiştir.

Dîn-i İlâhî'nin, sayıları hiçbir zaman yirmiyi aşmayan taraftarının "Allahü ekber" ifadesini "Ekber tanrıdır" anlamına gelecek şekilde kullanmaları İslâm âlimleri ve Müslümanlar tarafından nefretle karşılanmıştır.

Güncel zeminde İbrahimilik veya İbrahimizm ise İslamiyet üzerine Yahudilik ve Hıristiyanlık yükseltisini barındırmaktadır. Onların damgasını taşımaktadır. Halbuki siyam ikizi olan hak ile İslam 'ya'lu vela yu'la aleyh' bir pozisyondadır. Kimse hakkı ve İslam'ı gölgeleyemez.

Bugün de Muhammed bin Zayid, Ekber Şah'ın bıraktığı yerden hareket ediyor. Siyonizm ve ortaklarıyla birlikte İslamiyet'in altını, zeminini oymak istiyor. Bu fesat kumkuması içinde Arabistan harabistana çevirdiler. Eski korsan bir ülkenin varisi olan Muhammed bin Zayid ise Din-i İlahiyi/Çıla'yı güncelleyerek İbrahimilik veya İbrahimizm rüzgarı estirmek ve bu kalıpta eskiyi yeniden üretmek ve İslam'ın yerine yeni bir din geçirmek istiyor. Müslümanların gevşekliklerini üzerlerinden atmaları gerekir. Üzerlerine çökmüş ölü toprağından sıyrılmaları iktiza eder. Yoksa düşmanlarının tuzaklarına düşmekten kurtulamazlar. Kimsenin şüphesi olmasın, bu pasiflik düşman kampın iştahını daha da açacaktır.

Kur'an bize düşmanlarımıza karşı yol gösteriyor: Vela tehinu fi ibtiğai'l kavm!

Nisa Suresi 104: Düşmanınız olan o kavmi, toparlanmalarına fırsat vermeden takip etmekte (tepelemekte) gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da sizin gibi acı çekiyorlar. Üstelik siz Allah'tan, onların ummadıkları şeyleri umuyorsunuz. Allah, hakkıyla bilen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.