Mustafa Özcan

Netanyahu’nun kıyamet savaşı

7 Ekim 2023 tarihinde Aksa Tufanı baskını sırasında Hamas'ın stoklarında veya silah envanterinde 15-20 bin Kassam füzesi olduğu tahmin ediliyordu. Bunların büyük kısmını kullanmış ve tüketmiş olmalı. Hizbullah'ın elinde ise Katyuşa ve çeşitli evsafta 150 bin civarında füze olduğu tahmin ediliyor. Bu ise Demir Kubbe'yi işlemez ve çalışmaz hale getirebilir. Demir Kubbe bu kadar yükü kaldıramayabilir. Netanyahu savaşı başlattı ama bitiremiyor. Hem kendisini hem de İsrail'i savaşın esiri haline getirdi. Peki, çaresi nedir? Samson seçeneğine başvurmak. Biz buna şimdi Netanyahu seçeneği de diyoruz. Diğer seçenekleri neredeyse tüketmiş durumda. Nükleer silahları kullanmak veya en azından kullanma tehdidinde bulunmak. Putin'in Ukrayna ve Batı karşısında yaptığını Netanyahu da Hizbullah ve İran ve ortakları karşısında yapabilir. İsrailli generaller savaşı durdurmaktan yana Netanyahu ise siyasi kariyerini kurtarmanın peşinde. Generaller en azından bazı rehinelerin kurtarılması karşılığında bir ateşkes antlaşmasına varılmasını istiyorlar. Bu, Hamas'ı ayakta tutsa bile buna değer! Zira İsrail yorgun savaşçı haline gelmiş bulunuyor. Hatta yeni yedekleri orduya kazandırmada başarısız kalıyorlar. Kısaca, amiyane tabirle İsrail için deniz bitti. Netanyahu, savunma ve genelkurmay başkanı ise bu savaşı şahsi savaşları olarak görüyorlar. Bu da onları savaşın peşinden gitmeye zorluyor. Bunun sorumlusu da şüphesiz bugüne kadar Bibi'yi devre dışı bırakmakta başarısız kalan İsrail halkıdır. Bu tip musallat tipli liderler teflon gibi hep üste çıkarlar. Geldiklerinde bir daha gitmiyorlar. Yüzeyde kalmayı başarıyorlar. Kalıcılıklarını her vesile ile inşa etmeye çalışıyorlar.

Netanyahu siyaseten ayakta kalabilmek için savaştan medet umdu. Lakin savaşın seyri istediği kıvamda gitmedi. Hamas'ı sökemedi ve siyasi bir çözüm getiremedi. Mesele tıkandı. Hatta Refah sınır bölgesinden Hamas'ı sökmenin alacağı sürenin iki yılı bulabileceği söylenirken güney cephesinde zafer ilan etmeye hazırlanan Netanyahu ileriye doğru kaçarak savaşta ikinci perdeyi açmak ve Lübnan'ı cehenneme çevirmek istiyor. Yapılması durumunda Netanyahu'nun zafer ilanı George Bush'un Irak'a yönelik savaşın 20 Mart 2003'te başlamasından 40 gün sonra USS Lincoln uçak gemisinden,'Mission Accomplished/Görev Tamam' pankartının önünde savaşın bittiğini ilan eden zafer konuşmasına benzer. Halbuki savaş 8 yıl daha sürecekti.

Lübnan cephesinde kestirmeden hızlı ve kolay bir zafer elde etmek istiyor. Bu ancak kara savaşını göz ardı eden bir seçenekle, baskın harp teknikleriyle mümkün olabilir. Burada toprak işgali planlanmadığından güneydeki gibi bir kara savaşından ziyade belki taktik veya nükleer bir savaş düşünüyor olabilir. Zira kuzeyde toprak talebi yok sadece Hizbullah'ı ezmek ve etkisiz hale getirmek istiyor. Bunun için de yüksek düzeyli ateş gücüne ihtiyacı var. İçinden Hizbullah'ın vereceği askeri karşılık ve cevabı bir nükleer atakla karşılamayı geçiriyor olabilir. Nitekim İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, Netanyahu'nun kuzey bölgesine yaptığı gezinin BM'nin uyardığı bir kıyamet savaşı provası niteliği taşıdığını söylemiştir. (https://qoshe.com/the-times-of-israel/toi-staff/herzog-netanyahu-tour-north-as-un-warns-of-apocalyptic-war-with-hezbollah/174165093)

Böylece kendisine göre iki cephede de ilerleme kaydettiğini göstermek istiyor. Netanyahu'nun nükleer seçeneğe başvurması CNN Türk gibi basın organlarında kıyamet savaşı olarak işlenmiştir. (https://www.youtube.com/watch?v=5fEeiWyQiRY)

Netanyahu kendi tabanına veya halkına da hızlı bir zafer sunmak zorunda. Askeri zafer siyasi zaferi de beraberinde getirecektir. En azından umudu o yöndedir. Böylece kendini kuşatan büyük bir çıkmazdan, vartadan kurtulacağını varsayıyor. Kısaca, Netanyahu'nun seçeneği geçmişte Samson seçeneği olarak bilinen bir seçenek. Şu anlama geliyor: Sadece düşmanları değil, çeşitli başkentlerin bile nükleer silahlarla vurulmasını öngören bir senaryo. İsmini tapınağın sütunlarını devirerek kendini ve onu esir almaya gelen binlerce Filistinliyi enkaz altında bırakan Samson'dan almıştır. Araplar bunu 'aleyye ve ala adai/hem kendime hem de düşmanlarıma' şeklinde ifade ediyor. Eğer cehenneme gideceksem beraberimde bir nebze bölgeyi de dünyayı da götürüm havasında. Bu da onun hasta ruhlu birisi olduğunu ortaya koyuyor!

Bu elbette çılgınlık olur. Lakin seçeneksiz kalması halinde bu çılgınlığa başvurabilir mi? Yoksa blöf olarak kalır mı? Geçmişte bu yönde analizler yapılmıştı. Nitekim tarihi süreçte İsrail'in en kötü seçeneği 'akrep refleksi' benzetmesiyle ifade edilmiştir. Bilindiği gibi akrepler bir yangın ortasında kaldıklarında kendilerini sokarak hayatlarına son verirler. Netanyahu da yangın çemberinde kalmış bir akrebi andırıyor! Seçeneksiz kaldığında Samson seçeneğini devreye sokabilir ya da akrep refleksine başvurması ihtimali göz ardı edilemez.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.