Mustafa Özcan

Bayağılaşma çağı, bayağıların çağı!

Yaşadığımız çağa basit insanlar çağı da diyebiliriz. Konfor ve rahatlık bayağılığı beraberinde getirmektedir. İbn-i Haldun da sosyal yasalarında ve Mukaddimesi'nde oburluk ve doyumsuzluğa işaret etmiştir. Her çağın kendisine göre hastalıkları bulunur. Yüzyılımızda bu hastalıklardan veya illetlerden birisi odaklanma sorunudur. Bayağılaşma sorunu da bunlardan birisidir. Bayağılaşma kültürü yaygınlaştığı için kimileri bu trende dikkat çekmek zorunda kalmıştır. Kitap seviyesinde konu ele alınmıştır. Bunlardan birisi Ahmet Bin Yusuf es Seyyid'in kaleme aldığı 'Bayağılaşma Eğilimine Karşı Direnmek/ Mukavemetü't tefahe' adını taşımaktadır. Nitekim Paris Üniversitesi'nde eğitim görmüş Kanada asıllı Fransız Alain Deneault "Vasatlığın İktidarı" başlığıyla dilimize kazandırılan kitabında bu konuyu irdelemektedir. Vasatlığın iktidarında ya da bu düzende her şey baş aşağıya doğru akmaktadır. Eskilerin ortaya koyduğu muhkem yapılar çözülmektedir. Alain Deneault ezcümle söylemek istediklerini şöyle sıralamaktadır: "Vasatlığın muktedirleri ya da bayağılar korusu bugünlerde zafer kazanmış durumdalar. Zira ortalıkta önlerini kesecek başka bir dalga/trend bulunmuyor. Hak ve değerler zamanı geride kaldı. Bayağılar her şeye hakim oldular. Adeta her güzelliğin üzerine çöktüler." Alain Deneault, bayağılar zümresinin günümüzde hayatın bütün alanlarına hakim olduklarını ifade ediyor.

Niceliğin egemenliğinden bayağılığın egemenliğine.

Yazar Alain Deneault, modern toplumlara egemen olan bayağılaşmanın ve sathiliğin/ yüzeyselliğin köklü ve ciddi fikir ve değerleri önüne katarak yıktığını ifade ediyor. Her şeyin magazinleştiği bir dönemden geçiyoruz. Bayağı ve sathi kimseleri şöyle tanımlıyor: "Hiçbir çaba sarf etmeden şöhret basamaklarını tırmanır ve paraya ulaşır. İkbal yaverleri olur. Karşılığında kültür ve maarif yoksunudurlar. Temel meseleler yerine şöhret ve para elde etmeye yeltenir ve odaklanırlar."

Şimdi küresel tahta oturmaya çalışan Trump ya da Biden bu kalıba girmiyor mu?

Nitekim hadislerde ruveybide kavramından bahsediyor. Bu tam da Alain Deneault'nun varmak istediği istikameti gösteriyor ve ona tercüman oluyor. Ruveybide, devlet işlerinde istihdam edilen bayağı insanları (ferdi ve küme) ifade ediyor. Kısaca çağımız basit ve bayağı insanların kümeleştikleri ve bir araya geldikleri ve buluştukları bir çağa işaret ediyor. Birleşik kaplar teorisindeki gibi bütün alanlarda ve katmanlar da aynı cins yetersiz insanları görüyorsunuz.

Konuyla ilgili doğrudan veya dolaylı hadisler de sıradan insanların da kabuk yığınlarından ibaret olacağını ifade ediliyor. Baştan aşağıya ya da tepeden tırnağa hep aynı sınıf insanlar. Hüsaletu'n nas… Gazze'de olduğu gibi acıların ayyuka çıktığı dönemin en mutlu insanları bu tip insanlar olacaktır. Kainat ağlarken gülebilen bu insanlara hadis diliyle 'luke ibni luke/alçak oğlu alçak' denmektedir.

Dönemin en hakir insanları baş olacaklardır. Ayakların baş olduğu bir çağda yaşıyoruz. Başların ayak ayakların baş olduğu bir dönemin içinden geçiyoruz. Sahih-i Müslim'de yer alan bir hadiste baldırı çıplak ve çoban kimselerin apartman/gökdelen dikecekleri haber veriliyor. Demek ki her düzeyde bir irtifa kaybı yaşıyoruz. Apartmanlar, gökdelenler yükselirken insanlar alçalıyor.

Alain Deneault'nun dilimize "Vasatlığın İktidarı" olarak çevrilen kitabında, vasat insanların, kurnaz insanların basını ve serveti ele geçirerek kontrol alanlarını genişlettikleri ve sathi kültürlerini yaydıkları ifade ediyor. Bu da eleştirel düşünceye ket vurmaktır.

Nitekim Aliya İzzetbegoviç şöyle söyler: "Ben olsam Müslüman Doğu'daki tüm mekteplere eleştirel düşünme dersi koyardım. Batı'nın aksine Doğu, bu acımasız mektepten geçmemiştir ve birçok zaafın kaynağı budur." Batı medeniyetinin gelişmesinin temelinde eleştirel düşünce yatar. Biz ise onlara hain gözüyle bakıyoruz

Vasat insanların hakim olduğu sistem zamanla çöker. Ahlaksızlık ve mali ahlaksızlık olan yolsuzluk yayılır. Demokratik kurumlar zayıflar. Nitekim Batı'da da bu kurumların Soğuk Savaş sonrasında hızlı bir şekilde gerilediğini ve çökmenin eşiğine geldiğini görebiliyoruz. İktidara populist trendler hakim oluyor. Bu illetlere karşı Kanada asıllı Fransız yazar Alain Deneault çare olarak bir demek fikir sunuyor. Bağımsız kültürü desteklemek. Eleştirel düşünceyi aktif hale getirmek. Etkin siyasal katılım sağlamak. Katılım dairesini genişletmek.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.