Mustafa Özcan

Melheme-i Kübra’ya doğru

Merhum Mehmet Şevket Eygi uyarı kabilinden sık sık Melheme'den veya Melheme-i Kübra'dan bahsederdi. Bu, kıyamet alametleri arasında ve sahnesinde asimetrik ve benzersiz bir savaşa tekabül eder. Şimdi kimse onun ayak seslerini okuyarak Melheme'yi aklına getirmiyor. Ya da nadiren buna vurgu yapılıyor. Daha ziyade konu etrafında üçüncü dünya savaşından ve belirtilerinden bahsediliyor.

Üçüncü Dünya Savaşı İslami kaynaklarda Melheme-i Kübra olarak geçiyor. Bir nevi ahirzaman destanı. Melhame-i Kübra, İslam eskatolojisine göre ahir zamanda gerçekleşecek apokaliptik bir büyük savaştır. Melhame i-Kübra'nın insanlık tarihinin en acımasız savaşı olacağı tahmin ediliyor. Genellikle Hıristiyan eskatolojisindeki Armageddon savaşına tekabül eder ve Deccal'in ortaya çıkmasından hemen önce gerçekleşir.

Ahmet Bin Hanbel 'destan edebiyatının aslı astara yoktur' derken mazidekilere atıfta bulunuyor olmalı. Ahir zamanda yaşanacak mehleme ise daha ziyade Suriye ile Filistin toprakları üzerinde vuku bulacak. Suriyeli emekli general Ahmet Rahhal Suriye'nin yeni dönemde veya savaşta İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Polonya'nın vaziyetine benzeyeceğini söylüyor. Doğu ile Batı çekişmesi arasında kalır. Adeta çizmeler arasında öğütülür ve çiğnenir. Şimdi bunun fasılları yaşanıyor.

Hakikaten de bölge diken üzerinde ve savaş bulutları dört bir tarafını sarmaya başladı. Büyük ihtimalle 2025- 2026 ve 2027 yılları bölgede savaş yılları olacaktır. Belki 2028 yılı Melheme-i Kübra'nın final yılı olabilir. 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan Aksa Tufanı dönüşerek melheme haline geliyor. Ezher çıkışlı biri olarak ahir zaman konularını yorumlayan isimlerden Tamir İbrahim, Aksa Tufanı sıralarında kayda aldığı bir sohbetinde bu olayların sonunun Mehdi'nin zuhuruyla taçlanacağını söylemiştir. Yeni bir kaydında da, Netanyahu'nun 1984 yılında İsrail'i BM'de temsil ettiği sıralarda Ukrayna asıllı bir hahamın kendisine şöyle bir kehanette bulunduğunu aktarıyor: Sen vakti geldiğinde Kudüs'ün anahtarlarını beklediğimiz Mesih'e devredeceksin, teslim edeceksin. Dolayısıyla Netanyahu meseleyi dini bir mesele olarak algılıyor. Kendisinin İsrail'in son başbakanı olacağına inanıyor. Bu durumda karşımıza iki ihtimal çıkıyor. Ya Müslümanların inandığı gibi olayların sonunda Mehdi zuhur edecek ve Netanyahu ve İsrail'i tasfiye edecek ya da Netanyahu bayrağı bekledikleri Mesih'e teslim edecek ( ). Bu olaylar aynı zamanda olgular üzerinden İslam veya Yahudilik ve Hıristiyanlığın doğruluğunun da testi olacaktır. Olaya bu zaviyeden bakanlardan birisi de Mescid-i Aksa yorumcularından Halit el Mağribi'dir. O da Netanyahu'nun İsrail'in son başbakanı olacağını haber vermektedir. Netanyahu savaş bahanesiyle seçimleri geciktirebildiği kadar geciktirmek istiyor. Seçimler yapılsa bile Soli Özel'in Ruşen Çakır'la konuşmasında vurguladığı gibi daha önce Netanyahu'yu seçenler kurallarını bozmayabilirler. Yapılacak yeni seçimlerde de duruşlarını bozmaz ve oylarını Netanyahu'ya verebilirler. Dolayısıyla sokaktaki aleyhtar göstericiler İsrail'in istikametini değiştiremeyebilir.

Şiiler ise önümüzdeki süreçte inkisara uğrayabilir, siyasi olarak başsız kalabilirler. Dolayısıyla birleşik cephe olarak da anılan İran-Hizbullah-Hamas ittifakı da tarihe karışabilir. Zaten Heniye'nin İran'da şaibeli bir biçimde öldürülmesiyle birlikte bu ittifakın çatırdama ve sarsılma emareleri geçirdiğini söyleyebiliriz. Şii-Hamas ittifakı Mehleme-i Kübra'da Müslümanlarla Hıristiyanların ittifakına benzetilebilir. Cübeyr İbni Nüfeyr rivayet ediyor: "Peygamberimizden işittim. Şöyle buyurdular: Rumlarla/Batılılarla güvenli bir sulh akdedeceksiniz. Arkanızda ve peşinizde olan bir düşmana karşı ortak mukabelede bulunacaksınız. Zafer kazanacak ve ganimet elde edeceksiniz. Selamete erecek ve geri döneceksiniz. Merci Zitulul (Tepeler Çayırı) denilen bölgeye indiğinizde Hıristiyan bir adam Haçı kaldıracak ve 'Haç kazandı' diyecek. Bunun üzerine kızan bir Müslüman haçı kıracak. İşte bu anda Batılılar kalleşlik edecek ve melheme için toplanacaklar."

Soğuk savaş sonrasında ve Afganistan'da böyle olmuştur. Batılılar ortakları olan Müslümanlara kalleşlik yapmıştır. Suriye'de de böyle olmuştur. ABD, İran ve Rusya herkesi memnun etmiş sadece Sünni Müslümanlara sırtını dönmüştür. IŞİD gibi şaibeli unsurlar üzerinden Sünni omurgayı zayıflatmıştır. Müslümanlarla Batılılar arasındaki ittifakın kalleşlikle sona ermesi gibi Heniye'nin İran'da gaddarca öldürülmesi de bugün yarın Şiistan ile Hamas arasında bağlantının sona ereceğinin habercisidir. Bir iki yıl içinde bu durum netleşecektir. Beşşar Esat yerinden kımıldamadan Netenyahu yerinden sökülmeyecektir. Suriye-Filistin tek ve ortak cephedir. Bu cepheyi karıştıran birliğini bozan İran ve ortaklarıdır.

Şii blok ve bileşenleri bir iki seneye kalmaz darmadağın olacaktır. Daha doğrusu Şii kitleler başlarındakilerle yollarını ayıracaklar. Esat'ın sonu ile birlikte Şii kampı tarihe karışacaktır. Mesih bekleyen Netanyahu ile birlikte de Siyonist-Haçlı ittifakı tarihe karışacaktır. İslam'ın ikinci zuhuru ve Müslümanların kararlılığıyla birlikte sadece bölgeye değil dünyaya da adalet ve sulh gelecektir. Bölgeyi ve dünyayı zor yıllar bekliyor.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.