Tahran ile Tel Aviv arasında bir muvazaa ya da hesaplı karşılık verme hattı mı var? Öyle görünüyor. İsrail darbelerden sakınmıyor. Düşük profilli vuruşlar yapmıyor. İptidaen yani rövanş veya misilleme amacı taşımadan fütursuzca ve çılgınca belirli ve muayyen İran hedeflerine saldırıyor. Lakin buna karşılık Tahran hattı çok hesaplı hareket ediyor tırmandırma şeridine geçmekten kaçınıyor. Nafile olarak cepheyi soğutmaya çalışıyor. Karşılık vermekten maksadı taraftarlarına 'ölmedik ayaktayız' mesajı vermekten ibaret. Mecdel Şems kurbanlarının intikamı olarak (!) İsrail Hizbullah askeri kanadından Fuat Şükrü'yü füzelerle vurarak enkaz yığını arasına gömdü. Ardından da hala nasıl olduğu bilinmeyen bir biçimde Tahran'da cülüs kutlamalarına katılan İsmail Heniye ve bir korumasını öldürdü. Nasıl öldürdü ve neyle öldürdü hala sır ve muamma.
Mecdel Şems hadisesine gelecek olursak, Hizbullah aynı seri içinde yaklaşık İsrail'e 40 füze atıyor. Hiçbiri Yahudi sivillerin kılına bile zarar vermiyor. Peki, verseydi ne olurdu? Toptan bir savaş baş gösterirdi. Lakin işgal altındaki Suriye toprağı Golan Tepelerinde yer alan Mecdel Şems Dürzi köyüne fırlattıkları füze yaklaşık olarak 12 Dürzi çocuğunun ölümüne yol açıyor. Hizbullah bu füzelerin kaynağının Hizbullah olmadığını söylüyor hatları karıştırmak için İsrail'in yaptığını ileri sürüyor. Kimi Hizbullah daileri şunu söylüyorlar: Hizbullah Müslümanları neden hedef alsın? Bunun cevabı hala öğrenmedilerse şudur: Eşeğini dövemeyen semerini döver. Yahudi sivilleri hedef alamayan Hizbullah gölgeler savaşında Müslüman kimseleri hedef alır. Nitekim 2011 yılından beri Suriye'deki Sünnileri öldürmeye devam ediyor. Esat için denilen onlar için de geçerlidir: Esedün ala şabihi naamatün ala a'daih. Halkına aslan düşmanlarına deve kuşu! Hasan Nasrallan 44 gün devam eden 2006 kapışmasıyla alakalı olarak pişmanlık ve nedamet getirmiştir. Başa dönebilseydim yaptığımı yapmazdım demiştir (lev iistakbeltü min emri ma istedbertühu). Beyrut Limanındaki patlamayı ne üzerine alabilmiş ne de İsrail'i suçlayabilmiştir. Ortada bırakmıştır. Mahir Şerefüdddin gibi Dürzi yorumcular Hizbullah'ın hem Suriye'de hem de Suriye'den koparılma işgal altındaki Golan Tepelerinde Suriyelileri öldürmeye devam ettiğini ifade etmektedir. (https://www.youtube. com/watch?v=oCyFtuTNu-Y&t=452s) İsrail'den çekindiği için Hizbullah ve İran kampı düşük profilli karşılık veriyor. Ya da hesaplı karşılık vermektedir. Araplar buna muvazaa diyorlar. Lakin tek taraflı bir muvazaa. Yoksa İsrail hesapsız vuruyor. İran ve ortakları ya sineye çekiyor ya da yasak savma kabilinden bazı kısıtlı karşılık verme gösterisinde bulunuyorlar. İsrail ise Hizbullah'ın savaşmak istemediğini bildiği için sürekli olarak çıtayı yükseltiyor ve aracılarla birlikte Hizbullah'a sivillerin kırmızı çizgileri olduğu mesajını gönderiyor. Suriye rejimi için rövanş vakti hiç gelmedi, gelmeyecek. Acaba Hüsnü Mahalli gibi rejim yandaşları bu konuda ne buyururlar? Yüreklerini soğutamayan taraftarlar şimdi İsmail Heniye'nin kanının yerde kalmaması için İran'dan bir karşılık lütfetmesini bekliyorlar! Nitekim Beşşar'dan ders almış olan İran'ın BM Temsilcisi vakti zamanı geldiğinde İran'ın karşılık vereceğini söyledi. Onlar cevap vermeden İsrail kesintisiz ataklarına devam ediyor. Suriye, Yemen ve Irak'ta İran mezalimine ses çıkarmayan kitleler İran'dan İsrail karşısında duyarlı bir şey bekliyor! İran hesaplı olmasaydı dediğini yapardı. Şimdi de 'elinde nükleer silahlar olsaydı İsrail'e gününü gösterirdi' diyorlar. Züğürt tesellisi! Ya da nükleer silahlar edinene kadar rövanşı beklememizi istiyorlar. Hamas'ın elinde nükleer silahlar mı var?
İsmail Heniye'nin şehadetinden itibaren sosyal medyada İran uzmanlarını takip ediyorum. Pasdaran'ın kontrolü altındaki bölgede yağdan kıl çeker gibi yapılan bu suikast nasıl durdurulamaz diye soruyorlar. Hepsinin ortak kanaati burada bir muvazaanın hattının olmasıdır. Bölgede ihanet çemberi yükseliyor. Nedeni ahlaki çöküntüdür. Ahlaki çöküntünün nedeni de kötü ve gayri adil idarelerdir. Zemin ahlaksızlıkla çürümüş bulunuyor. Dolayısıyla İran'da gönüllü ve gönülsüz İsrail ile işbirliği yapacak çok miktarda unsur bulunuyor. Bazı muhalifler hatta yandaş görünenler bile gönüllerini böyle serinletiyor olabilirler! İran rejiminin en iyi bildiği şey halkını ve bölge halkını dövmektir.
Afganistan ve bölge uzmanı Ahmet Muvaffak Zeydan ev sahibi ülkenin Heniye'nin öldürülmesinde İsrail ile muvazaa yapmış olabileceğini ifade ediyor. İran, Heniye adına intikam almaya değer bulur mu? Heniye ile birlikte İran ne kaybetti? İntikam alacak olsaydı İmad Muğniye ile Kasım Süleymani'nin intikamını almaz mıydı?
Heniye'nin son gününde (30 Temmuz 2024) ev sahipleri ve konukları Merg Ber İsrail/kahrolsun İsrail sloganı atıyorlar. İsrail kahrolsun diyorlar ve gecesinde İsmail Heniye suikastla kahrolası İsrail tarafından öldürülüyor! Hilmi Esmer cephede Hamas'ı yenemeyenlerin ucuz bir zafer gösterisi olarak İsmail Heniye'yi vurduklarını aktarıyor. Bu suretle Netanyahu başarısızlıklarını örtmeye çalışıyor.
Firas Sakkal ise dokunaklı bir ileti paylaşıyor. Şöyle yazıyor: Müslüman olduğu için Heniye'yi sevmiştik. Mücahit olduğu için destekledik. Esat ile Kasım Süleymani'yi övdüğü için buruklaşmış, üzülmüş ve eleştirmiştik. Muhasara altında olduğu için kurtuluşları için dualar etmiştik. Siyonist düşman ile Arap kampı arasında sıkışıp kaldığı için hallerine acımıştık. Kutlamalar için İran'a gidişini yüreğimiz yanık ve kırık bir biçimde seyretmiştik. Son olarak İsrail-Mecusi hattında gaddarca öldürülüşünü esefle karşıladık!
Raid Salah ile birlikte Filistin'in en önemli hatibi Kemal Hatip bu cinayetin İran'daki etkili çevrelerin muvazaasıyla işlendiğini ifade etmiştir. Heniye İran'da kaldığı 36 saat içinde öldürüldü. Mısırlı Cemal Sultan da aynı kanaati paylaşıyor. İran'ın Filistin halkından özür dilemesi gerektiğini söylüyor. Adil Hanif Davud da bin yıl önce yaşanan Moğol-Haçlı ittifak döngüsünün günümüzde Şii Siyonist Haçlı ittifakı suretine büründüğünü dile getiriyor. Ebu Basir Tartusi ise İran'ın mafya gibi hareket ettiğini Heniye'yi öldürdükten sonra cenazesinde yürüdüğünü hatırlatıyor!
Muvazaa hattında Sünni dünyaya karşı suikastçılar ya da Şii fedailer ile (The Assassins) Haşhaşi ittifakı yaşanıyor. İsrail baştan beri suikastlarla yoluna devam ediyor. 1948 yılında BM arabulucusu Bernadotte'u öldürerek süreci başlatmışlardı. Hizbullah-Suriye hattı da haşhaşiler koridoru olarak biliniyor. Hem kaptegon/haşhaş üretiyor hem de suikast düzenliyorlar.
Feyza Gümüşlüoğlu'nun mesajıyla bu fasla son verelim: Heniye, uzun yıllardır ikamet ettiği Katar ya da Türkiye'de değil İran'da suikasta uğradı. Bu bile başlı başına çok şey söylüyor. Helikopter kazasından sonra bir kez daha İran'ın ne kadar kağıttan bir kaplan olduğunu gördük. Güvenlik zaafı dışında, İsrail'in İran'da ne denli aktif olduğu da tekrar görülmüş oldu. Tahran daha ne kadar aşağılanabilir, galiba dibi yok…
1/8/2024 günü de İsrail'in Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki askeri sorumlusu Muhammed Deif(Dayf) öldürüldüğü ileri sürüldü. Lakin Hamas haberi doğrulamaktan veya tekzip etmekten kaçındı.
Kıyamet savaşı çoktan başladı. Bu savaşta önce sahteler tasfiye olacak. Haçlı- Fatimiler hattında olduğu gibi.
Mustafa Özcan