Yükseköğretimde “boş kontenjan olgusu” ne anlama gelmektedir?
Ek yerleştirme sonuçları açıklandı. Üniversite doluluk oranları artmadı aksine düştü. Diğer bir ifadeyle üniversitelerde boş kalan kontenjanlar arttı. Eğitim daire şeklinde işlemektedir ve bir bütündür. Yükseköğretim; okul öncesi, ilkokul ve ortaöğretimin de dâhil olduğu Türkiye'deki eğitim sürecinin bir kesitidir. Bu kesitler boş kontenjan olgusunun oluşumunu etkilemektedir. Yine Yükseköğretimin yatay ilişkide bulunduğu unsurlar da bu oluşumda etkili olabilir.
2018 YILI YKS İLK VE EK YERLEŞTİRME SAYISAL VERİLERİ
Kaynak: ÖSYM 2018 YKS Yerleştirme Sonuçlarına İlişkin Sayısal Veriler
Bu tabloya göre devlet üniversitelerinin 384.448 lisans kontenjanın ek yerleştirmeler sonunda da 86.400'ü boş kalmıştır. Bu oldukça yüksek bir oran olup 5 yıllık süreç içerisinde lisans düzeyinde boş kontenjan sayısı sürekli artmaktadır.
Ek yerleştirmeler sonunda Vakıf üniversitelerinde 85.722 olan kontenjanın 26.614'ü boş kalmıştır.
Devlet üniversiteleri ön lisans programlarında ise geçen sene boş kalan bölümlerin kapatılması ve ön lisans programına giriş şartlarının yeniden düzenlemesi sonuçlara etki etmiştir. 279.231 olan kontenjanda ek yerleştirmeler sonrası da dâhil 45.240 boş kalmıştır. Bu aynı zamanda geçen sene alınan kararı ciddi anlamda tartışmaya açmaktadır.
Ek yerleştirmeler sonrası Vakıf üniversitelerinin 70.785 olan kontenjanın 10.535'i boş kalmıştır.
Devlet üniversitelerinde lisans ve ön lisansta boş kalan toplam kontenjan sayısı ise 131.640'tır.
Türk Yükseköğretiminde Devlet ve Vakıf üniversiteleri dâhil ek yerleştirme sonrası lisans ve ön lisans programlarında toplam boş kalan kontenjan sayısı ise 168.775'tir.
Türk Yüksek Öğretiminde "boş kontenjan" konusu sayısal olarak artarak devam etmektedir. Artık bir olgu haline gelmiştir. Gelecek perspektifi çizebilmek ve sıhhatli kararlar alabilmek için "boş kontenjan olgusunun" ne anlama geldiğinin iyi anlaşılması faydalıdır.
1-) Öncelikle öğrencilerin ve Türk toplumunun algı veya gerçeklik düzeyinde boş kalan yerlerde eğitimin kalitesine dair güvensizliklerini göstermektedir. Öğrenciler boş kalan yerlerden mezun olduklarında niteliklerinin gelişebileceğini, rekabet edebileceklerini ve böylece başarılı bir gelecek inşa edebileceklerini düşünmemektedir. Kontenjanları boş kalan programların sundukları beceri, kazanım ve donanımların seviyesi düşük algılanmaktadır. Boş kontenjan olgusu zorunlu olarak "Yükseköğretimde kalite" konusunu gündemde tutacaktır.
2-) Üniversiteye yerleşme imkânının sunulmasına rağmen adayların tercih etmemesi önümüzdeki yıllarda talebin daha da artacağı anlamına gelmektedir. Çünkü bu sene devlet ve vakıf üniversiteleri lisans programlarında dolmayan 113.014 ve ön lisans programlarındaki 55.775 kontenjana gelecek sene tekrar başvurulacaktır. Diğer bir ifadeyle başvuran sayısı azaltılamamakta aksine giderek artmaktadır. Nitekim 5 yıllık trend de bunu açıkça göstermektedir.
3-)Boş kontenjan olgusu mali kaynakların verimli kullanılamayıp israf edildiğine işaret etmektedir. Devlet, boş kalan kontenjanlar için de öğrenci olmamasına rağmen yaklaşık aynı masrafı yapmaktadır. YÖK'ün açıkladığı bilgilere göre 2017 yılı için öğrenci başı yıllık maliyeti 9.000 TL civarıdır. Bu durumda lisans ve ön lisans programlarında boş kalan toplam 131.640 kişilik kapasitenin kullanılmamasından dolayı yaklaşık 1 milyar 184 milyon 760 bin lira karşılığı mali değerden istifade edilememektedir. Atıl bir kapasite bulunmaktadır. Özellikle öğretim üyesi sayısının eğitim kalitesinin önemli göstergelerden biridir. Bu noktada büyük üniversitelerde cari olarak girip doktorasını bitirip uzun yıllar bekleyen araştırma görevlileri ile devletin yatırım yapıp doktorasını tamamlattığı ve belli bölgelerde büyük ihtiyaç varken sistemde yerini alamamış ÖYP'li akademisyenlerin Türk Yükseköğretim sistemine katılamaması büyük bir kayıptır. İleri sürülen mali gerekçeler boş kontenjan olgusu ile ortaya mali değer kaybı ile karşılaştırıldığında anlamsızlaşmaktadır. Diğer bir ifade ile mali gerekçelerin ikna ediciliği buharlaşmaktadır. YÖK'ün doktorasını bitirenleri özellikle öğretim üyesi az olan üniversitelere yerleştirecek model geliştirmesi çok faydalıdır. YÖK doktorasını bitiren araştırma görevlilerine isteğe bağlı olarak bir ekran üzerinden 3 ile 5 yıllığına Dr. öğretim üyesi olarak çalışmak için 10 ile 20 üniversiteden tercih hakkı sunabilir. Benzer modeller doktor, savcı ve hâkim atamalarında başarıyla uygulanmaktadır.
4-)Boş kontenjan olgusu aynı zamanda yurt dışına beyin göçü ve döviz kaybı anlamına gelmektedir. Çünkü Türk Yükseköğretimini olgu veya algı düzeyinde yeterince kaliteli bulmayan veya kaliteli gördükleri yerlere yerleşemeyen mali imkânı olan öğrenciler tercihte bulunmayıp yurt dışı imkânlarına yönelmektedir. Özellikle Fen Lisesi mezunlarındaki yüksek yerleşmeme oranları da bunu teyit etmektedir. Hâlbuki yeni ekonomik programda nitelikli insan kaynağına özel atıflar bulunmaktadır.
5-)Boş kontenjan olgusu Yükseköğretimde ülkenin ihtiyaç duyduğu insan kaynağı ile üniversitelerde var olan programların iyi planlanamadığına işaret etmektedir. Mesela eğitim fakültelerine verilen kontenjan bunun tipik bir örneğidir. Hali hazırda "yüksek sayıda atanamayan öğretmen" bulunurken eğitim fakültelerinin lisans düzeyindeki kontenjanlarının fazlalığı plansızlığa işaret etmektedir. Hâlbuki var olan öğretmenlerin sürekli gelişim perspektifiyle daha da iyi olmaları için eğitimlere ihtiyaçları vardır. Eğitim fakülteleri öğretmenlere hizmet sunacak lisansüstü programlara veya sertifika programlarına yönlendirilebilir.
6-)Boş kontenjan olgusu bölüm programlarının yeterince hızlı bir şekilde güncellenemediğine işaret etmektedir. Değişim hızından dolayı meslekler ve mesleklerin istediği beceriler de hızlı değişmektedir. Tüm dünya bu sorunla karşı karşıyadır. Mesleklerin talep ettiği becerilere uygun bir şekilde bölüm programlarının revize edilebilmesi ihtiyacı doğmaktadır. Özellikle mesleğe insan kaynağı yetiştiren teknoloji, mühendislik, dişçilik ve meslek yüksekokulları gibi alanlarda bu durum kaçınılmazdır. Hâlihazırdaki durum rektör, dekan ve bölüm başkanlarının eğitim programlarının güncellenmesi konusunda yeterince yol alamadığına işaret edebilir.
"Boş kontenjan olgusunun" 5 yıllık trendler halinde üniversite, fakülte ve program bazlı ayrıntılı analizine ihtiyaç vardır. Böylece konunun yerel ve küresel sebepleri daha rahat anlaşılıp etkili çözüm ve politikalar geliştirilebilir.
Prof. Dr. Atilla Arkan
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kimler öğretmen eğitmeni olabilir? (28.09.2018)
- Sürekli gelişim eğitimlerindeki eğitmenlerin profili (27.09.2018)
- Türkiye’de öğretmen eğitmeni sorunu (25.09.2018)
- Teknoloji, eğitim ve gelecek (22.09.2018)
- İktidarın gelecek yol haritası (19.08.2018)
- 6'ncı Olağan AK Parti Kongresi ve Geleceğe Hazırlık (18.08.2018)
- Manevi danışmanlık hizmeti ve insan kaynağı ihtiyacı (10.08.2018)
- Liseye geçiş sınavları ve yerleştirmeler: Sınavsız liseye geçiş mümkün mü? (09.08.2018)