Cumhurbaşkanımız fevri mi?
Türk medyasının amiral gemisinde uzun yıllar başyazarlık yapan, en büyük saplantısı laikliği savunmak adına din hürriyetine takan, bu bahaneyle hayatının uzun bölümünü darbecilere akıl verip siyasetçilere ayar çekerek geçiren kişi kendine ancak Perinçek'in gazetesinde yer bulabilmiş.
Daha yakınlara kadar onu HDP ve FETÖ'ye verdiği destekle tanıyorduk. Öyle ki bir yandan PKK sempatizanlarıyla yan yana yürüdü, diğer yandan FETÖ'cüleri aklamak için Ekrem Dumanlı ile basın toplantısı yapmak dâhil elinden geleni yaptı.
Şimdi bu zat Cumhurbaşkanımızın Almanya'daki seçimler hakkında gayet isabetli sözlerinden yola çıkarak onun fevri bir kişiliğe sahip olduğunu iddia etmiş.
İnternete baktığınızda bu tanımlamayı sık kullandığını görüyoruz. Acaba Sayın Cumhurbaşkanımız bu başyazar eskisinin dediği gibi fevri bir kişiliğe mi sahiptir? Bunu değerlendirmek istiyorum.
Önce fevri kişinin tarifine bakalım:
"Birdenbire düşünmeden yapan."
TDK Sözlüğünde fevri kelimesi böyle tanımlandıktan sonra Atila İlhan'dan alıntılanan bir sözle izah edilmiş: "Bir kere fevri, hemen parlar, kızınca dünyayı görmez."
Sayın cumhurbaşkanımızın sözlerinde, burada tarif edilen bir fevriliğinin kesinlikle bulunmadığı gayet rahatlıkla söyleyebiliriz. Üstelik günde birkaç saatini kameralar karşısında geçirmesini de hesaba katarsak geçmişinde de fevri denecek söz ve davranışlarının olmadığını biliyoruz.
Bazı durumlarda muhatabına gereken cevabı hemen verdiği görmekteyiz, ancak bu davranışı fevrilik değil lafı gediğine oturtup hak edene ağzının payını verdiğini görüyoruz. Bu onun hazır cevap olmasındandır ve güzel, gerekli bir hasletidir.
Alman politikacıların Sayın Cumhurbaşkanımızın tepkisine yol açan yaptıklarından bir kaçına bakalım: Daha son başkanlık referandumunda açıktan hayır oyu için çağrılarda bulundular, Türkiye'ye karşı dürüst olmayan tavırlar içine girdiler, FETÖ ve PKK'ya hamilik yaptılar ve yapmakta devam ediyorlar, ülkemizden kaçan teröristlere kucak açtılar, onlardan bazılarını bizzat medya temsilcilerinin önünde ağırladılar.
Şimdi bunları yapan Almanya'ya Cumhurbaşkanımızın haklı ve yerinde tepkisine 'fevrilik' demek haksızlıktır ve önyargılı sözlerdir.
Psikiyatride bir kimseye fevri kişilikte denilebilmesi için üç belirtinin olması gerekir:
*Sorulan soru tamamlanmadan cevap verme
*Sırasını beklemekte zorlanma
*Başkalarını sık sık sözünü kesme.
Sayın Cumhurbaşkanımız uzun yıllardır kamuoyunun ve kameraların karşısındadır. Bu sayılanların hiç biri onda yoktur, gayet soğukkanlılıkla ve sakin bir şekilde görevini yürütmektedir. Şimdiye kadar kendini ve ülkemizi zor duruma düşüren ani bir sözü veya tavrı olmamıştır.
Peki, Cumhurbaşkanımıza fevri olmak hezeyanını savuran sayın başyazar böyle midir? Sert ve indi suçlamalarla kaleme aldığı başyazılarında gereksiz, doğru olmayan iddialarla fevri sözleri sayılamayacak kadar fazladır. 2010 yılında Ak Partililer ve iktidar için "Analarını bile satarlar" tarzında iğrenç ve çirkin hezeyanlar savurmuş, bu yüzden gazetesinden kovulmuştu. Daha sonra ise "Cümleyi o şekilde yazmam yanlıştı, insanları rencide ettim" tarzında bir açıklamada bulunmuştu. Üstelik onun fevriliği konuşmasını bırakın yazısında boy göstermiştir.
Görülüyor ki eski başyazar kendi fevri kişiliğini Sayın Cumhurbaşkanımıza yansıtmaktadır. Sadece fevri olsa neyse aynı zamanda ön yargılı, ideolojik saplantılı ve çirkin küfürlü yazıları olan birinden böyle hükümler duymak şaşırtıcı değildir.
Prof. Dr. Sefa Saygılı
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Mehdi Patlaması (19.08.2017)
- Ruhumuz beynimizin neresinde? (15.08.2017)
- Pigmeler Maymun-İnsan Arası Canlılar Mı? (11.08.2017)
- Beynimizin Yüzde Kaçını Kullanıyoruz? (08.08.2017)
- Robotlar Dünyayı Ele Geçirebilirler Mi? (29.07.2017)
- Deve İdrarı Meselesi (25.07.2017)
- Günümüzün Zombileri (22.07.2017)
- Suriyeli Kadın Cinayeti ve Psikopatlar (17.07.2017)