Jean - Paul Sartre (1905-1980)
Bunalım çağının ürünü bir filozof olan Sartre; gençliğe inançsızlık ve hedefsizlik aşıladı. "Hayat boştur, saçmadır" diyordu. Bir ara çok geniş taraftarı varken bugün o da diğer filozoflar gibi unutulmaya yüz tutmuştur.
Fransız yazar ve filozofudur. 1905'te Paris'te doğdu. Ailesi orta tabakaya mensuptu. Kendini bildiği zaman, babasını kaybetmişti. Çocukluk yıllarının hikâyesi olan "Kelimeler" adlı kitabında, "Öksüz bir çocuk oluşumdan memnunum. Yoksa babamın gölgesi bütün hayatımı karartabilirdi" diye yazmıştır.
Evde babası yoktu, ama genç annesinden başka biri Katolik, diğeri Protestan olan iki büyükanne vardı. Bunların dinî tartışmaları(*), Sartre'ı Hristiyanlıktan soğutan amillerin başında gelir.
Ana-oğul sık sık parka giderler, küçük Jean-Paul orada oynayan çocukları uzaktan seyrederdi. Çünkü çirkin ve yalnız biriydi. Çocuksuz, arkadaşsız, oyunsuz bir dünyası vardı ve bu dünya büyükbabanın tıka basa kitapla dolu çalışma odasıyla sınırlıydı. Sartre, burada devamlı okurdu.
Sartre, 1964 yılında verilen Nobel ödülünü reddetti. Bu onun ilk reddi değildi. Hatta hayatı, peş peşe sıralanmış retlerden ibarettir denilebilir. Reddettikleri arasında Tanrı'yı, kurulu düzenlerin topunu, bu arada aileyi, klâsik anlamıyla edebiyatçıyı, filozofu, aksiyon adamını, sayısız dostlukları, zümreleri, partileri, kalıplaşmış düşünceleri sayabiliriz.
J.P. Sartre, egzistansiyalizm (varoluşçuluk) felsefesinin ateist (tanrıtanımaz) kolunun önde gelenidir. Varoluşçuluk nedir denilirse, bu soruya net bir karşılık vermek mümkün değildir. Sözgelişi, Weil'e göre bir bunalım, Mounier'ye göre umutsuzluk, Hamelin'e göre bunaltı, Banfi'ye göre kötümserlik, Wah'a göre başkaldırış, Marcel'e göre özgürlük, Lukacs'a göre idealizm, Benda'ya göre akıldışıcılık (irrasyonalizm), Foulquie'ye göre saçmalık felsefesidir.
Bu tariflerin hepsi aslında varoluşçuluğun belli bir yanına işaret etmektedir. Üstelik abartarak, büyüterek…
Sartre felsefesinin üzerinde en fazla durduğu şey, insanın kendi mesuliyetini bulması imkânını ona vermeye çalışmaktır ve Tanrı fikrinin reddi, işte bu temel görüş çerçevesinde bir sebep kazanmaktadır:
"…Zira biz kesinlikle sadece insanların bulunduğu bir plânda yer almaktayız. Dostoyevski Tanrı mevcut değil ise, her şeye cevaz vardır diye yazmıştı. Bu egzistansiyalizmin hareket noktasıdır. Aslında Tanrı yoksa her şey serbesttir ve bunun neticesi olarak da insan terk edilmiştir, çünkü ne kendisinde ne de kendi dışında bağlanacak bir imkân bulamamaktadır."
Görüldüğü gibi Tanrı'yı reddeden Sartre, insanı tam bir boşluk ve terk edilmişliğe itmektedir. Yaşamakta olduğu dünyaya ve kendisine ait her şeyin sorumluluğunu kendi omuzlarında hissedecek olan insan; suç, günah, pişmanlık, tövbe, af ve rızanın söz konusu olamayacağı Tanrısız bir hürriyet içinde mutlak yalnızlık ve huzursuzluğu aynı anda yaşayacaktır.
Dindar bir insanla Sartre'ın tasvirini yapmakta olduğu ateizmin salikinin aynı dünyaya bakış açısı birbirinden oldukça farklıdır. Biri, Müteal ve mükemmel bir Tanrı varlığı kudretinin tecellisinden ibaret olan dünya plânını bu kudretin bir temaşa imkânı olarak ele alırken, diğeri aynı sahneyi arkasında ve temelinde hiçbir sebep ve mana bulunmadığından bir bunalım ve ümitsizlik kaynağı olarak değerlendirir ve bunu bunaltı hissiyle ifade eder.
Saçma'nın zaferi
Sartre felsefesinde, ateizmin ortaya koyduğu bir hususiyet olarak her şeyi "saçma"lığa mahkûm eder. Dünya ve onunla alış-veriş halindeki insan, ikisi de her türlü mecburiyetten ve gayeden uzak, tamamen manasız birer yığın halindedir. İnsan varlığı, işte bu gereksizlik, bu saçmalık karşısında bir dehşete düşme hali, yani bunaltı hissiyle belirlenmektedir. "Var olduğum için dehşet içindeyim. Var olmak nefret ve iğrençlik veriyor."
Sartre, ölümü saçmalığın zaferi olarak değerlendirir. "Doğmuş olduğumuz saçma ve öleceğimiz saçmadır."
Sartre sosyalizm ve komünizme övgüler yağdırmıştır. "İnsanlığın aşılmaz ufku" olarak ilan ettiği komünizm, ölümünden çok değil, birkaç yıl sonra bütün dünyada gürültüyle yıkıldı.
İşin ilginci, Fransa'nın yüz akı olarak savunulan ve bir zamanlar ülkemizdekiler dâhil, pek çok ileri ve geri ülke aydınları tarafından göklere çıkarılan Sartre, bu sözünü üstelik de Stalin ve Mao'nun vahşi cinayetlerini işlemeye devam ettikleri sırada söylemişti.
Komünizme taraftar oluşu ve dini reddedişi dikkate alınarak Sartre, materyalist sanılmamalıdır. Fransız filozofa göre, materyalizm insanı bir nesne olarak ele almakla, onun şerefini zedelemiştir. Diyordu ki, "Materyalizm ferdin kendi de dâhil olmak üzere, bütün insanları onları bir masayı, bir iskemleyi veya bir taşı husule getiren vasıf ve olaylardan ayırma durumu olmaksızın, objeler gibi telâkki eder, yani önceden tayin edilmiş bir reaksiyonlar bütünü olarak ele alır. Biz ise, işte madde hükmünden ayrı bir değerler bütünü olarak, insanî hâkimiyeti tesis etmek istiyoruz."
Varoluşçuluk ve Sartre, şiddetle eleştirilmiştir. Marksistlerden Katoliklere kadar pek çok zümre bu felsefeyi yerden yere vurmuşlardır. Bunlar şöyle özetlenebilir:
1 - Sartre'ın varoluşçuluğu çelişik ve tutarsız bir felsefedir. Çünkü bu felsefede birbirine aykırı ne ararsanız bulabilirsiniz. Bir yandan idealizmle maddeciliği içine alır, öbür yandan her ikisini de iter. Bir çeşit seçmeciliktir, yamalı bohçadır, sistem değildir.
2 - Sartre'ın varoluşçuluğu eski ve yanlış bir felsefedir. Çünkü bilime, gerçeğe, gelişmeye, gerekirciliğe (determinizm) sırt çevirir. Tarihle, hayatla, toplumla, kitlelerle bağlarını koparır. Sosyal sorumluluktan, siyasal eylemden kaçar. Daha doğrusu insanı aklıyla değil nefsiyle hareket eden bir yaşayışa çağırır. Son çözümde de bir çeşit akıldışılığa, metafiziğe ve skolastiğe bağlar.
Dinsiz görünür ama Marksist dine bağnazca yapışmış, bilime sırtını çevirmiş bir fanatiktir.
3 - Sartre'ın varoluşçuluğu dinin ve ahlâkın dışındadır. Ahirete inanmadığı için insanı boşluk içinde, dayanıksız bırakır. Tükenmez bir ümitsizlik aşılar.
Sartre'ın ölümü
Sartre, yaşadığı sürece büyük ün kazandı. 1964'te Nobel ödülü ona layık görüldü. Gerçekten kitapları renkli, çeşitli ve bir hazineydi. Eşine az rastlanır bir diyalektik gücüne sahipti. Keskin ve yaman bir tartışmacıydı. Usta bir tiyatro yazarı, çok yetenekli bir romancı, eşsiz bir eleştirmendi. Ama Sartre bu çok yönlü kabiliyetiyle "her şey saçma, her fiil mantıksız" diyordu. Ona göre hayat saçmaydı, ölüm saçmaydı.
Sartre'ın düşünceleri, çağının, kendini olduğu kadar da ideal ve amaçlarını kaybetmiş gibi görünen gençliğinin bir çeşit dini oldu, insanın manevî büyüklüğünü sıfıra indirmek isteyen inkârcılıkla anarşizmin yayılmasına hizmet etti.
"Boş bir göğün altında meydana çıkan bir hayat, gülünç bir şeydir. Bu, hiçbir anlam ifade etmiyor." diyordu. "Herhangi bir hayatın hikâyesi bir başarısızlığın hikâyesidir" yine onun sözüydü.
Bunları söyleyen Sartre'nın 1980'de saçmalıklarla doldurduğu hayatı son buldu.
"Ölüm, bütün bekleyişlerin ardından gelmiş ve onları durdurmuştu, kıpırtısız ve dilsiz kalmıştı bekleyişler, amaçsız, anlamsız. Sanki beklenmiş bir şey yoktu."
Savaş sonrası gençliğinin önderi ve varoluşçuluğun papası sayılıyordu. Şimdi giderek etkisi azalmakta, artık tarihteki sayısız filozoflardan biri haline gelmektedir.
(*) Hristiyanlar arasında mezhep çatışmaları o kadar şiddetliydi ki 1618-1648 yılları arasındaki sırf mezhep ayrılıkları yüzünden çıkan otuz yıl savaşlarında binlerce kişi hayatını kaybetmiştir.
Prof. Dr. Sefa Saygılı
KAYNAKLAR
(1) J.P. Sartre Ateizminin Doğurduğu Problemler, Prof. Dr. Kenan Gürsoy, Akçağ Yay.
(2) Çağdaş Felsefe, Prof. Bedia Akarsu, M.E.B. Yay.
(3) Varoluşçuluk - Existansializm, J.P. Sartre, Yazko Yay.
(4) Jean - Paul Sartre ve Marksizm, Roger Garaudy, Sosyal Yay.
(5) Akıl Çağı, Jean Paul Sartre, Cem Yay.
(6) Ekzistans ve Felsefe Üzerine Görüşler, Prof. Dr. Kenan Gürsoy, Akçağ Yay.
(7) Çağdaş Filozoflar, Arthur Nübscher, Tur Yay.
(8) Saygılı Yosma, Jean - Paul Sartre. Ataç K.
(9) Din ve Fikir Hareketleri Ansiklopedisi, Risale Yay.
(10) Felsefi Doktrinler Sözlüğü, Prof. Dr. S. Hayri Bolay, Akçağ Yay.
(11) Felsefe Sözlüğü, Orhan Hançerlioğlu, Remzi Kit.
(12) Necip Fazıl ve Jean Paul Sartre, Cemal Aydın, Yeni Şafak'tan.
(13) Filozoflar Ansiklopedisi, Cemil Sena, Remzi Yay.
(14) Sartre Sartre'ı Anlatıyor. Yapı Kredi Y.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Afet psikolojisi ve psikolojik yardım: Depremle nasıl başa çıkabiliriz? (09.02.2023)
- Grigori Yefimoviç Rasputin (1870-1917) (06.02.2023)
- Sahtekarların saltanatı (02.02.2023)
- Sabatay Sevi (1626-1676) (30.01.2023)
- Evlilikte eşlerin birbirinden beklenti ve ihtiyaçları nelerdir? (25.01.2023)
- Emile Durkheim (22.01.2023)
- Yaşlanmayı nasıl geciktirebiliriz ve telomer teorisi (11.01.2023)
- Fitne ve bozguncu: Abdullah Bin SEBE (03.01.2023)