Eğlence mutluluk mudur?
Toplumda son yıllarda yaygınlaşan bir görüş hep gündemde: "Ancak eğlenmekle mutlu olunur". Bu yüzden, başta televizyon kanalları olmak üzere birçok kişi ve kurum hep "vur patlasın çal oynasın" tarzında eğlenceler düzenlemekte. "Huzurevlerindeki yaşlıların mutluluğunu" gösteren fotoğraf ve görüntülerde, ihtiyarların gürültülü müzik eşliğinde karşılıklı göbek atarak mutlu oldukları mesajı verilir. Bu yapmacık mutluluk tablosu için, mutsuzluktan yakınan bir hastam şöyle demişti: "Hep eğlenip gülersem, mutlu olacağımı sanırdım."
Maalesef çoğu insan, bu hastam gibi mutlulukla eğlencenin aynı şeyler olduğunu ve birbirinden ayrılamayacaklarını zanneder. Onlara mutlu insanların bulunduğu bir sahneyi düşünmelerini söylerseniz, gözlerinin önüne herkesin kahkahalarla gülerek oynadığı ve kadeh kaldırdığı bir tablo gelecektir.
Hâlbuki hakiki mutluluk tablosunda; sözgelimi otuz yıldır evli olan ve çocuklarını büyüten, gülümseyen bir çift veya güzel bir kitap okuyan ya da insanları bilgi ve tecrübelerinden yararlandıran bilge bir kişi vb. rengârenk, sayısız tablolar vardır.
Günümüzde insanlar, eğlenceye şartlandırılmakta ve tek hedef olarak onlara "maddi doyum" gösterilmektedir. Reklamlar da bunun teşvikçisidir: Neşesizsek falanca kolayı, sıkıntılıysak filanca kahveyi içmemiz telkin edilir. Yani mutsuzluğun kimyevi maddelerle giderileceği konusu işlenir. Koca karısını, baba çocuklarını mutlu etmek için maddeyi kullanır: Harçlık verir, hediye alır veya maddi başka bir şeyle onları avutur.
İşte bu sebeple toplum, giderek daha çok eğlence vaat eden şeylere yönelmektedir. Oysaki bunlar, insanlara mutluluk getirmediği gibi, çoğu zaman iyi bir eğlence bile sağlamaz. Bu sefer kişi başka eğlenceler arar. Bir gecedeki partide yeterince eğlenemedi veya daha mutlu olamadıysa, demek ki doğru partiye gitmemiştir. Gelecek sefere daha seçkin, daha eğlenceli ve daha neşeli insanların bulunduğu bir partiye gidip, harika zaman geçireceğine inanır. Bu düşünceyi yürütenlerin aklında daima çok eğlenen, dolayısıyla mutlu olduğu zannedilen kişiler vardır. Ve eğlence, zamanla bir saplantı haline gelir.
Mutluluk farklıdır
Eğlence ile mutluluk aynı şeyler değildir. Eğlence mutluluk getirmediği gibi, çoğu zaman onunla ters bile düşer. Bu iki temel kavram farklıdır. Eğlence geçicidir, mutluluk ise süregelen bir duygudur. Eğlence, bir anlık keyiftir (hazdır). Kişi bir yandan eğlenirken, bir yandan da içinde huzursuzluk, tedirginlik, mutsuzluk duyabilir. Çoğunlukla da böyledir. Mutluluk ise o an ve sonrasında da süren iç huzurudur, içten taşan sevinç halidir.
"Reader's Digest" adlı tanınmış derginin bir sayısında, mutluluk ve keyif arasındaki farkı Dennis Prager şöyle izah etmiştir: "Eğlence (haz), bir faaliyet süresince hissettiğimiz şeydir. Mutluluk ise bir faaliyetin ardından hissedilen duygudur. Daha derin, daha kalıcı bir histir." Ona göre, lunaparka veya bir maça gitmek, sinema ya da televizyon seyretmek, eğlence faaliyetleridir. Bu tip faaliyetler bizim rahatlamamızı, geçici bir süre için problemlerimizi unutmamızı ve hatta belki de gülmemizi sağlar, fakat mutluluk getirmezler. Çünkü bu tür fiillerin olumlu tesirleri, eğlence bitince sona erer. Eğer biz kendimizden memnun değilsek, hiçbir zaman mutlu olamayız. Mutluluk, bir tavır ve fikirdir.
Yine Prager, "Zorlukların ve hüznün yer almadığı eğlenceli bir hayatın mutluluk demek olduğuna inanan insanların, gerçek mutluluğu yakalama şanslarının oldukça düşük olduğunu" belirtmekte ve şöyle devam etmektedir: "Eğer eğlence ve haz mutlulukla eşdeğer olsaydı, acı da mutsuzlukla eşdeğer olurdu. Fakat aslına bakılırsa bunun tam tersi geçerlidir. Mutluluğa sebep olan şeyler çoğunlukla içlerinde acıyı barındırırlar."
Annelik gibi mutluluk veren bir olayın acı ile başlaması dikkat çekicidir.
Kur'an'da, her zorluğun arkasında bir ferahlık ama mutlaka bir ferahlık geleceğinin ifade edilmesi böyle bir hikmete binaendir.
Öğretici bir film veya zevkli bir spor müsabakası seyretmek, insanı mutlu etmez. Bu tip eğlenceler mantıklı bir şekilde kullanıldığında bizi rahatlatır, zihnimizi problemlerden uzaklaştırarak veya güldürerek mutluluğun sağlanmasına yardımcı olabilir. Ancak dozu biraz kaçırıldığında, geriye sıkıntılarını bırakır ve huzursuzluk kaynağı olurlar.
Bazı insanlar, sıkıntı ve mutsuzluklarını yemek yemeyle geçiştirebileceklerini zannederler. Fakat bu yüzeysel mutlulukları, ayna karşısına geçtiklerinde veya tartıldıklarında sıkıntıya dönüşür.
Karşılaşılan üzüntü ve problemlerin, beyni içki veya başka şeylerle uyuşturmakla giderileceğini zannedenler de her zaman yanılır. Bu yolu deneyenler, ertesi sabah sersem gibi kalktıklarında, problemlerinin aynen devam ettiğini görerek mutsuzlukla birlikte ümitsizliğe de düşerler. Bu durumda yaptıkları şey, içki veya uyuşturucu dozunun artırılmasıdır. Her yeni doz, en az eskisi kadar, hatta eskisinden kuvvetli olmalıdır. Çoğu kimse için, ılımlı dozlarda eğlence yeterince heyecan vermez. Özellikle, eğlence ile mutluluğu bir tutanlar için ılımlı eğlenceler, ılımlı mutluluk aramak kadar saçma gelebilir.
Sinema ve sahne sanatçıları, şaşaalı ve eğlenceli bir hayatın kimseye mutluluk getirmediğinin örneğidirler. Bayan sanatçıların "evimin hanımı olmayı isterdim" tarzındaki ifadeleri veya yaşlılıklarında onlarla yapılan röportajlar, görünüşte eğlenceli geçmiş gibi görünen hayatlarının aslında ne kadar kederli olduğunu ilan etmektedir.
Bilinen bir hikâyedir, mutsuzluktan yakınan hastasına psikiyatri hekimi; "Şu karşıki sirkte bir palyaço var, ona git çok eğleneceksin. Böylelikle mutsuzluğunu atarsın." tavsiyesinde bulunur. Bunun üzerine hasta boynunu büker ve şöyle der: "Sözünü ettiğiniz palyaço benim."
Peki, mutluluk getiren eğlenme şekli yok mudur? Elbette vardır: Sevdikleriyle muhabbet ve sohbet etmek, arkadaşları veya aile fertleriyle yapılan piknik ve gezmeler, kitap okuma ve belgesel filmler vs. Bunlar belki yoğun ve gösterişli eğlenceler gibi görünmeyebilir ama zevklidir, mutluluk verir. Aynı zamanda kişinin gelişimine büyük katkıda bulunur.
Sonuç olarak eğlencenin doğru anlaşılması lazımdır. Mutlu etmeyen sahte eğlenceler ancak vakit kaybettirir ve zamanımızdan çalarlar. Bunun böyle olduğunu kabul etmek, aynı zamanda israfa da engeldir. Çünkü şaşaalı eğlencelerle mutlu olduğu zannedilen insanların öyle olmadığı bilinir.
Günümüzde insanların geçmişe göre daha az mutlu olduğu; intihar, aile geçimsizliği, boşanma, alkol, uyuşturucu kullanımı, psikolojik rahatsızlıklar gibi olayların artışından belli olmaktadır.
Batı dünyasındaki mutsuzluk, daha da belirgindir. Zevkçiliğe (hedonizm) odaklanmış bu toplumlarda özellikle genç insanlar arasında yaygın olan uyuşturucu, alkol kullanımı ve intihar girişimleri, her geçen gün daha da artmaktadır. Birçok insan için alkol, uyuşturucu, müstehcen yayınlar ve kumar, haz veren denemelerdir. Fakat bunlar kısa bir süre içerisinde alışkanlığa yol açar ve insanların mutlu olma şansını yok eder. Coleridge adlı fikir adamı: "Mutluluk sadece iffet ve doğruluk üzerine kurulur" derken, büyük bir hakikate işaret etmektedir.
"Eğlence çılgınların mutluluğu, mutluluk ise akıllıların eğlencesidir." Barley Marevilly
"Mutluluğa giden en yanlış yollar dünya zevklerine bağlı kalmak, eğlence düşkünü olmak, yüksek sosyete hayatı sürmektir." Arthur Schopenhaure
Prof. Dr. Sefa Saygılı
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Hayatın anlamı (01.09.2023)
- Mutluluk aranır mı? (22.08.2023)
- Panik atak soruları – II (17.08.2023)
- Panik atak soruları (14.08.2023)
- Yaşadığı yüzyılın en büyük matematikçisi: Birûnî (973-1051) (07.08.2023)
- İrlandalı doğa filozofu; kimyager, fizikçi ve kâşif: Robert Boyle (04.08.2023)
- Yaz sıcağında bizi serinleten, vücudumuzu temizleyen gıda: Karpuz (31.07.2023)
- Karma eğitim vazgeçilmez mi? (24.07.2023)