Yusuf Özkır

Türkçe +90 ve Independent

Türkiye'de "Türkçe" yayın yapmaya başlayan yabancı medya kuruluşları bakımından son yıllar hareketli geçiyor. Nisan 2019 bu anlamda kritik bir dönemeç olarak zikredilebilir. Önce 15 Nisan'da The Independent internet gazetesi olarak "Türkçe" yayınlarına başladı. Arkasından

Dört devletin dört ayrı yayın organı birleşerek 29 Nisan'da "+90" adıyla Türkçe YouTube kanalını faaliyete soktu.

Bu yayın organlarının dışında Türkiye'de "Türkçe" yayın yapan medya kuruluşları arasında BBC Türkçe, Voice Of America, Deutsche Welle, Sputnik ve Şarkul El-Avsat internet gazeteleri yer alıyordu. Ayrıca Rudaw, İran Devlet Ajansı, CRI Türk ve Türkçe yayın yapan FOX televizyonunu da bu listeye eklemek gerekir.

Türkiye'den İngilizce yayın yapan medya kuruluşları ile birlikte düşünüldüğünde Türkiye'nin küresel medya ilgisi bakımından "ayrıcalıklı" yerlerden birisi olduğu görülüyor.

Neden Türkiye?

Görüldüğü gibi yabancı medya gruplarının Türkiye konusundaki iştahında azalmanın aksine önemli bir artma var. İlginç bir şekilde başta ABD olmak üzere Avrupa ülkelerinin siyasal anlamda Türkiye eleştirisinin ve Türkiye'yi baskılama çabalarının arttığı bir süreçte aynı ülkelere ait medya kuruluşlarının Türkiye ilgisi hep artma eğiliminde oldu. Bunu bazen İngilizce yayınlarını kuvvetlendirerek ortaya koydular bazen de ya internet sitesi üzerinden ya da radyodan yayın yapan yeni mecralar oluşturarak yaptılar. Dolayısıyla burada "baskılama" süreci ile eş zamanlı gelişen bu yeniden yapılanma durumunu birbirine karşıt şeyler olarak değil birbirini besleyen dinamikler olarak tanımlamak abartı olmasa gerekir.

Yine de temel gerekçelerden bir diğeri olarak ve biraz da iyi niyetli bir şekilde küreselleşme sürecinin etkili olduğu vurgulanabilir. Sınırların giderek esnemeye başladığı ve o meşhur anlatıyla dünyanın küresel bir köye dönüştüğü bir zaman diliminde farklı ulusların diğer ülkelere olan ilgisinde artma eğilimi görülüyor. Bunun birkaç nedeni olabilir. Birincisi gerçekten o ülkede ne olup bittiği konusunda iyi niyeti koruyarak izleyicilere haber sunabilmek çabasıdır. İkincisi o ülke ile olan politik ilişkilerde kendi ülkesi lehine propaganda yapmaktır. Salt öteki ülkeler söz konusu olduğunda yapılan propaganda bir şekilde anlaşılabilir bir yaklaşım olarak algılanabilir. Üçüncü gerekçe ise yayın yapılan ülkenin iç politikasını şekillendirecek bir tutumun benimsenmesidir. İlgili ülkedeki siyasi taraflardan birini diğerinin önüne geçirerek mesaj üretmek yayını yapan kuruluşu hem sınırlandırı hem de iç dengeler bağlamında pozisyon almaya zorlayabilir. Bu tercihin bir karşı maliyet üretme ihtimalinin olabileceği ise sürekli akıda tutulmalıdır.

İngiliz-Rus-Suudi Etkisi

Nisan ayında yayına başlayan bu iki medya kuruluşunun genel yayın politikası kuşkusuz merak ediliyor. Belirli işaretler görülmeye başlanmış olsa da temel hatlarıyla bakıldığında bu durumun gazeteciliği etkileyen temel faktörlerle koşut olacağını öngörebilmek mümkündür. Bu yüzden ilk akla gelen sahiplik yapısı ve sermaye ortaklıklarıdır. Mesela İngilizlerin ünlü gazetesi The Independent tarafından başlatılan Türkçe yayınları büyük ölçüde arkasındaki ana yapıyla ilişkili bir şekilde değerlendirmek gerekir. Gazete bilindiği üzere İngiltere'de 1986 yılında yayına başlayan ve sol ağırlıklı yayın yapan bir gazetedir. Kurumsal kimliği doğal olarak İngiliz kültürü ve İngiliz düşünce yapısı tarafından şekillendirilmiştir. Genellikle her kurumda olduğu gibi burada da kurucu iradenin ürettiği dinamiklerin etkisini yayınlarda görmek mümkündür. Fakat ilginç bir şekilde gazetenin sermaye yapısı küreselleşmenin izlerini taşıyor. Bu yönüyle biraz karmaşık gibi görünse de aslında zamanın küresel ruhuna uygundur. Çünkü gazete Ruslar tarafından satın alınmış. Yani sermayesi Ruslara ait. Türkçe satış sürecinin arkasında da Rusların olduğu satış sürecindeki ikili ilişkiden okunabiliyor.

Dolayısıyla The Independent Türkçenin kurulması, Rus işadamı Alexander Lebedev'in sahibi olduğu Independent Digital News & Media Limited (İDML) ile Suudi Arabistan Araştırma ve Pazarlama Grubu (SRMG) bünyesinde bulunan Media Arabia arasında imzalanan lisans anlaşması çerçevesinde gerçekleşti. Yani Ruslar sahibi oldukları İngiliz gazetesinin dijital yayın haklarını dört dil (Türkçe, Arapça, Farsça ve Urduca) bağlamında Suudilere satmış durumda. Gazetenin yayın politikasını etkileyecek olan etkenler açısından bakıldığında toplamda en az üç farklı siyasi entitenin dokunduğu bir medya mecrası olarak The Independent Türkçe'ye bakmak gerekir. Devlet-sermaye ve medya arasındaki ilişkinin hiyerarşik işleyişinden hareketle bunun kaçınılmaz olduğu diğer örneklere bakılarak irdelenebilir.

Yayın hayatına başlanırken gazeteciliğin evrensel ilkelerinin öne çıkartılarak "perdeleme" yapılması artık bir geleneğe dönüştüğü için yadırgamamak gerekiyor. Bunun üstünde kimsenin durduğu da yok zaten. Fakat kritik siyasi olaylar sırasında takınılacak olan yayın politikası kamuoyuna açıklanan ilkelerin ne kadar gerçek ne kadar perdeleme olduğunu daha net şekilde ortaya çıkartacaktır.

Tarafsızlık Vurgusu

29 Nisan'da küresel medyanın dört önemli devlet kuruluşu ortak bir platform oluşturarak YouTube kanalı üzerinden sektöre girdi. "+90" adıyla tanıtımı yapılan platformda Almanya devletinin yayın organı Deutsche Welle (DW), İngiltere devletinin yayın organı BBC, Fransa devletinin yayın organı France 24 (F24) ve ABD'nin yayın organı Voice of America (VOA) bulunuyor. 18 aylık bir hazırlıktan sonra proje hayata geçirilmiş. Almanya'nın öncülüğünde kamuoyuna kendini tanıtan kuruluşun sloganını "tarafsız gündeme bağlan" ifadesi ve ilkesini ise "ifade ve medya özgürlüğünü güçlendirmek" yaklaşımı oluşturuyor. Sadece sloganın kendisi bile yayın politikası hakkında şüphe duymak için yeterlidir. Ortaklardan tamamının bir devlet aygıtı olması ve şu ana kadarki yayınlarında ülkelerinin dış politika çizgisi ve ulusal çıkarları ile uyumlu olmaları kamuoyuna açıklanan sloganı tümüyle açığa düşürmektedir. ABD'nin Irak ve Afganistan'daki işgalci politikalarını meşrulaştırma işlevini sırtlayan bir yayın organı "BBC'nin tarafsızlığı İngiliz çıkarlarının başladığı yerde biter" anlayışına sahip diğer yayın organının Türkiye'ye tarafsız yayıncılık vaat etmesi Kurt'la kuzunun hikayesi gibi bir şeye benziyor. Çinliler birine kızdığı zaman beddua niyetine "ilginç zamanlarda yaşayasın" dermiş. Sanırım öyle bir his uyandırıyor bu dört kanalın "tarafsız" yayıncılık vurgusu.

Yusuf Özkır

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.