HDP destekçisi Türklerin sessizliği
Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önüne ilkin 22 Ağustos'ta Hacire Akar isimli 70 yaşındaki Anne geldi. Çekiçle girişteki bir camı kırdı. Çok sembolik bir hareketti. Bütün sahte imajları yerle bir eden imgesel gücü yüksek bir davranıştı.
Bazı olaylar için kullanılan "kırılma noktası" tanımlamasını tam olarak karşılayan bir eylemdi.
O çekiç darbesi ile duyulan ses o kadar etkiliydi ki ancak Semih Kaplanoğlu filmlerinden bir sahneyi çekip alsanız imgesel değeri o kadar yüksek olabilirdi.
Bu sesi Türkiye unutmayacak ama bence HDP ve PKK asla unutmayacak. Unutamayacak.
O ses yıllar boyunca bir korkulu rüya olarak hafızalarına işleyecek.
Bu çekiç darbesinin Türkiye'nin PKK terörü ile mücadelesine Kürtlerin verdiği destek bakımından şimdiden tarihe altın harflerle geçtiği kesin.
Türkler ve Kürtler arasında üretilmek istenen sosyolojik fay hatları oyununu da bir kez daha bozmuş oldu bu eylem.
Anne, oğlunun HDP aracılığıyla PKK'ya kaçırıldığını, buna isyan ettiğini, çocuğunun geri getirilmesini istedi. 3-4 gün sonunda direnişi etkili oldu ve oğlu geri geldi.
Aradan bir hafta geçmişti ki bu kez başka annelerin de sesi yükselmeye başladı.
Anne cesareti bir kelebek etkisi oluşturmuştu.
30 Ağustos'ta Remziye Akkoyun isimli anne HDP Diyarbakır il binasının önünde oturma eylemine başladı. Sonra ona diğerleri katıldı. Yürekleri yangın yerine dönmüş Babalar geldi kapıya. Şu anda 13 aile çocuklarının geri gönderilmesi için bina önündeki oturma eylemini sürdürüyor.
Açıklamalarında yer verdikleri HDP iddiaları çok güçlü. Her bir cümlenin üstüne gidilmesi gerekiyor. Bunlardan birinde vurgulanan "HDP Kandildir" ifadesi bölgenin dinamikleri içinde değerlendirildiğinde önemli bir boşluğu dolduruyor.
Annelerin çığlığı PKK zulmü karşısında Kürtlerin vicdanını temsil ediyor.
Anneler direndikçe PKK'nın da HDP'nin de Kürtler üzerindeki baskısı zayıflayacak. Buna kuşku yok.
AK Parti nefretinden PKK'ya sessizler
Fakat aynı şeyi HDP destekçisi Türkler için söylemek zor. PKK 30-40 yıldır Kürt çocuklarını dağa kaçırtırken çatışmalarda binlerce Türk çocuğunu da şehit etti.
Evlatlarımızı kanlı pusulara düşürdü.
Hala Türkiye için en büyük ulusal tehditlerin başında PKK terörü geliyor.
PKK'nın sıktığı kurşunlardan dolayı kentlerimize şehitler gelmeye devam ediyor.
Buna rağmen Cihangir solcuları başta olmak üzere, çevresel konular ve hayvan hakları gibi meselelerde anında duyarlılık gösteren şarkıcı, oyuncu, tiyatrocu vs. isimler bir sessizliğe gömülmüş durumdalar.
Kuzuların sessizliğini oynuyorlar.
İnsan gerçekten hayret ediyor.
Bu analara destek açıklamasının PKK ile mücadelede ne büyük bir psikolojik destek anlamına geldiğinin farkındalar. Bu yüzden susuyorlar.
90'lı yıllarda yani AK Parti'nin olmadığı süreçte benzeri isimlerin hem de haksız yere Ahmet Kaya'ya yaptıkları linçi hatırlayalım.
Şimdiyse AK Parti hükümetine muhalefetlerinden ve nefretlerinden dolayı bir basit açıklama yapmaktan bile kaçınıyorlar. Belki de korkuyorlar.
AK Parti nefretinin terör örgütünü sahada zayıflatacak bir açıklamayı dahi engelliyor olması nasıl bir ideolojik kıskaca girdiklerinin göstergesi.
CHP çevrelerindeki sessizlik de benzer bir manzara oluşturuyor.
Bunları görünce 7 Haziran 2015 seçimlerinden önce sık sık Bölgeden İstanbul'a gelip giden bir Kürt arkadaşın "Bazı Türklerdeki bu HDP sempatisini anlayamıyorum" ifadesi geldi aklıma.
Aslında anlaşılmayacak bir şey yok ortada. CHP ve HDP, AK Parti'ye karşı "kazan kazan" stratejisini sürdürüyor. PKK da HDP kontenjanından sürecin içinde. Bunlara aynı mahallede sosyalleşen diğer sanatçı, oyuncu, tiyatrocu gibi bileşenler de ekleniyor.
Sessizliğin nedeni bu.
PKK'ya karşı isyanları karşısında Kürt analara verilecek desteğin uzun vadede Türkiye'nin birliğinin ve beraberliğinin hanesine kazanç olarak yazılabileceğiyle ilgilenmiyor bu çevreler.
Bu yüzden işin ucunda ülkeye kan banyosu yaptırmış katliamların yeri konumundaki PKK bile olsa sessiz kalıyorlar.
PKK'ya toplumsal düzlemde ve sahada zarar verecek bir konuda bile AK Parti nefretinden dolayı sessiz kalıyorlar.
Ülkenin milli menfaatlerinden anaların acılarından bu kadar uzaktalar.
Duyarlılıkları partizanlığa tümüyle kurban gitmiş ve körelmiş.
AK Parti nefreti bu ölçüde sarıp sarmalamış bu çevrelerin nutkunu.
Yazık…
Yusuf Özkır
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- CHP’nin sahipsiz reklamı (04.09.2019)
- AB İdlib’i göremiyor, yardım edilmeli (01.09.2019)
- Yeni bir kamu diplomasisi inşa ediliyor (29.08.2019)
- Kürt annenin feryadı: “HDP katliam yeridir, zalimlerin mekânıdır, baskının merkezidir” (24.08.2019)
- Dönemin Genelkurmay Başkanı keşke özür dileseydi (21.08.2019)
- AK Parti’nin başarısı: Vesayetle mücadele ve kalkınma hamleleri (17.08.2019)
- Afişteki 'zaman' karakteri kimin tercihi? (14.08.2019)
- Bu 3 reklamı yazmasam olmazdı (10.08.2019)