Yazılım ahlâkı ve âfâkı
Eskiden beri, insanlar, daima; işlerini daha kolay, daha hızlı, daha verimli, daha kaliteli hale getirecek yollar ve yöntemler bulma isteği ve ihtiyacı hissetmişler. Hiçbir şeyi yoktan var etmemişler, edememişler; ama mevcudu keşfetmiş, mümkünü icat etmiş, muhtemelin peşinden gitmişler.
Bilim ve teknoloji; bu niyetlerin ve gayretlerin sonucu olarak gelişmiş. Adına "medeniyet" dediğimiz yaşama merkezleri ve modelleri; bu sayede oluşmuş.
Ancak, temel insani değerlerin denetimi altında olmayan buluşlar; genellikle felaket getirmişler. Gücü ve imkânı, kontrolsüz ve kuralsız kullananlar; huzuru ve güveni yok edip bitirmişler.
Son yıllarda, yazılım sektöründe; baş döndürecek ve takibi imkânsız denecek derecede hızlı gelişmeler var. Başta örgün ve yaygın eğitim kurumları olmak üzere; her yerde, herkes, kodlama öğreniyorlar ve öğretiyorlar.
Kullanım alanları ve oranları; zincirleme ilişki ve iletişim içinde, katlanarak büyüyor. Kişisel, kurumsal, toplumsal hayatımız; dijital dünyanın kontrolü altına giriyor.
Giderek, insan aklını ve iradesini; yazılım ve donanım denklemlerinden oluşan, elektro-mekanik sistemlere devrediyoruz. Aklını ve ruhunu arkasında bırakan bedenler gibi; kendimizi boşa çıkaracak ve boşluğa düşürecek şekilde, korkutucu ve ürkütücü bir sona doğru gidiyoruz.
AKILI ROBOTLAR
İnsanların işlerini kolaylaştıracak yahut tamamen devralacak otomatik makinalar düşünme ve tasarlama konusunda; ilk adımı, Müslüman bilim adamı El Cezerî atmış. On ikinci yüz yılda, robotik biliminin altyapısını oluşturarak; otomatik saat, otomatik hizmetçi, otomatik müzik aletleri yapmış.
Şimdilerde, işi ilerlettik; insana benzeyen, insan gibi hareket eden akıllı robotlar yapacak hale geldik. Yapay zekâ alanındaki gelişmeler sayesinde; öğretilenleri yapmanın ve yerine getirmenin ötesine geçirip, yeni şeyler öğrenme kabiliyeti ve kapasitesi de verdik.
Artık, hayatın bütün alanlarında ve konularında; en basitinden en mükemmeline kadar, robot yapma ve istihdam etme yarışı içine girmiş bulunuyoruz. Kişiler, kurumlar, ülkeler, toplumlar olarak; işlerimizi otomatiğe bağladığımız yahut robotlara havale ettiğimiz oranda gurur duyuyoruz.
Görünen o ki; yakın bir gelecekte, bütün işlerde ve işletmelerde, insanların yerlerini robotlar alacaklar. Yazılımıyla, donanımıyla, bütün bu bilimsel ve teknolojik çalışmaların sahibi yahut mucidi olanlar; ununu eleyip eleğini asanlar gibi, toptan emekliye ayrılacaklar.
AHLAKSIZ "HACKER"LAR
Yazılım dünyasının kodları ve komutları; en uzak mesafelere bile, ışık hızı ile ulaşıyor. Emre âmâde askerler yahut ajanlar gibi; duvarları yıkıyor, sınırları aşıyor.
Hayatımız öylesine şeffaf hale geldi, hal ve gidişimiz o kadar ortalığa döküldü ki; artık özel alandan, sırdan, sınırdan söz edemiyoruz. Birilerinin takibi ve tasallutu altında olmaksızın; hiçbir yana ve yöne gidemiyoruz.
Ayrıca, sahanın ve sektörün; azgın ve amansız hırsızları, yolsuzları, ahlaksızları var. Ne zaman, nereden ve nasıl girip çıkacakları bilinmeyen siyah şapkalı hackerlar; bize ait olan her şeyi, hiçbir kutsal tanımadan alıyorlar, çalıyorlar.
Sattıkları yahut savurdukları belgeler ve bilgiler; kişileri ve kurumları, ülkeleri ve toplumları, sarsacak ve sallayacak sonuçlar doğurabiliyor. İktidar savaşlarının en etkili silahı haline gelip; düşmanını yahut rakibini can evinden vurabiliyor.
Sistematik bir kontrol ve denetim olmadığı için; sahanın ve sektörün aktörleri, sarhoş ve ayyaş şehir magandaları gibi, rastgele, sağa sola ateş açabiliyorlar. Ehliyetsiz ve emniyetsiz sürücü misali; trafiğe çıkıp, yollara tehlike saçabiliyorlar.
Gıda, ilaç, temizlik, kozmetik sektörlerini kimyasal silaha dönüştürerek insanlık aleyhine kullanmakta sakınca görmeyen zihniyet; büyük ölçüde, yazılım sektörünün de içinde ve başında. Tüm zamanlarda ve mekânlarda, kılcal damarlarımıza kadar giren kodlar ve komutlar aracılığıyla; hayatımızı kontrol altına alıp, kendi habis emelleri doğrultusunda yönetmenin peşinde.
Sonuç olarak, bu işin bir âfâkı var; hayaller ve onları hayata geçirme çabaları, yerlerden ve göklerden daha sınırsız. Fakat, bir ahlâkı yok; gidişat, korkunç derecede serseri ve sorumsuz.
Çocuklara ve gençlere, yazılım dünyasının kodlarını ve komutlarını öğretirken; kültür ve medeniyet dünyamızın, doğrularını ve değerlerini de öğretmeliyiz. Onları, kendileri ve çevreleri için; beyazı (iyiliği) besleyecek bir anlayışa ve işleyişe yöneltmeliyiz.
Zekeriya Erdim
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Eğitim amaç mı araç mı? (25.07.2018)
- Eğitim bursları kimlere, nasıl verilmeli? (21.07.2018)
- Güçlü aile, güçlü toplum (18.07.2018)
- Sivil eğitim şûrası (14.07.2018)
- Yeni Milli Eğitim Bakanı’ndan beklenenler (11.07.2018)
- Sanatın matematiği, matematiğin sanatı (07.07.2018)
- Fuat Sezgin Hoca’nın milletimize mirası (04.07.2018)
- En büyük anket (30.06.2018)